Hide and seek translate Turkish
780 parallel translation
Won't you ever stop playing hide and seek with us? Go on.
Bizimle saklambaç oynamayı hiç bırakmayacak mısın?
Are we playing hide and seek?
Saklambaç mı oynuyoruz?
I ain't playing no hide and seek, child.
Saklambaç oynayacak vaktim yok evlat.
In the deadly game of hide and seek,
Ölümcül saklambaç oyununda...
Let's play hide and seek.
Saklambaç oynayalım.
No, you play hide and seek with us
Hayır, bizimle saklambaç oynayacaktın
We can play hide and seek.
Mesela, saklambaç oynayabiliriz.
Hide-and-seek. You can play too.
Saklambaç da oynayabilirsiniz.
I'm not going to sit here for another 14 hours playing hide-and-seek with her.
Burada bir 14 saat daha oturup onunla saklambaç oynamayacağım.
- Or maybe hide-and-seek, huh?
- Ya da saklambaç.
It's a sort of hide-and-seek.
Bir tür saklambaç oyunu.
- Yes, hide-and-seek.
- Evet, saklanbaç!
With no place to hide in Japan, Yoshitsune took six retainers dressed as monks and went to seek the aid of Hidehira Fujiwara.
Japonya'da saklanacak yer kalmamıştı, Yotshitsune altı hizmetkarını yanına aldı... keşiş kılığına girerek Hidehira Fujiwara'nın yardımını almak için yollara koyuldular.
- Hide-and-seek in the dark.
- Karanlıkta saklambaç.
Phillipe, who did you play hide-and-seek with?
Hiç kimse! - Phillipe. - Kimle saklambaç oynadın?
We can't spend our lives playing hide-and-seek.
Hayatımızı saklambaç oynayarak geçiremeyiz.
I'm tired of hit-and-run. I'm sick of diplomatic hide-and-seek.
Bu vur kaçtan da, diplomatik saklambaçtan da çok yoruldum.
- Would you like to play hide-and-seek?
- Saklambaç oynamak ister misin?
What were you up to, playing hide-and-seek?
peki neden saklambaç oynuyorsun?
I can't see Delassalle playing hide-and-seek.
Delassalle'i saklambaç oynarken görmedim.
This party's turning into a game of hide-and-seek.
- Bu parti saklambaca dönmeye başladı.
I've had enough of these sewers and this shitty game of hide-and-seek!
Bu kanallardan ve boktan saklambaç oyunundan bıktım!
- Did you hide-and-seek more?
- Başka sakladığın şişe var mı?
I've been playing hide-and-seek ever since the train left New York.
Tren New York'tan ayrıldığından beri saklambaç oynuyorum.
But if he went out, we'd play hide-and-seek all over the house.
Ama o yokken saklambaç oynardık.
You hide, and I'll seek.
Siz saklanın, bende arıyayım.
Let's play hide-and-seek
Hadi saklambaç oynayalım.
Hide-and-seek?
Saklambaç mı?
Playing hide-and-seek
Saklambaç oynuyorum.
Playing hide-and-seek Didn't he come here?
Saklambaç oynuyorduk. Buraya gelmedi mi?
WE PLAY HIDE-AND-SEEK.
Biz Saklan-Ve-Ara oyunu oynuyoruz.
- I know hide-and-seek.
Ben saklambaç bilirim.
That's a great idea! Hide-and-seek!
Saklambaç oynamak, mükemmel bir fikir.
Pretend this is hide-and-seek.
Saklambaç oynuyormuşuz gibi yapalım.
Good. We'll play hide-and-seek.
Öyleyse, saklambaç oynayalım.
claude and I got a game we wanna play. It's called hide-and-seek.
Claude ve ben oynayacağımız bir oyun bulduk ; "Saklambaç"
Hide-and-seek?
- Saklambaç mı?
- Hide-and-seek?
- Saklambaç mı?
But this little game of hide-and-seek, far from protecting my cherished solitude, introduced an element of drama and uncertainty into it.
Bu minik saklambaç oyunu kalbimde yaşattığım yalnızlığımı bir kenara iterek içime biraz drama biraz da şüphe tohumları serpmişti.
Wasted a whole day playing hide-and-seek with a crazy kraut!
Bütün gün deli bir Almanla saklambaç oynadım.
Now, you may go hide in the forest, anywhere you like, and I shall seek.
Şimdi git ormanda saklan ve ben seni arayacağım.
- Let's play hide-and-seek.
- Haydi saklambaç oynayalım.
Cookie, let's see. You said you played hide-and-seek with your papa and a lady.
Cookie söyle bakayım, bana baban ve bir kadınla saklambaç oynadığını söyledin.
Cookie, was Miss Becker here when you played hide-and-seek?
Siz saklambaç oynarken Bayan Becker burada mıydı?
- Hyde White? - l've heard of hide-and-seek before... ... but I've never heard of Hyde White.
- Daha önce Saklambaç'ı duymuştum fakat Hyde White'ı hiç duymadım.
Remember when we played hide-and-seek?
Saklambaç oynadığımız günleri hatırlıyor musun?
The little devil playing hide-and-seek has grown up.
Saklambaç oynayan küçük şeytanlar büyüyor.
Do you know how to play Hide-and-seek?
Saklambaç bilir misin?
Playing hide-and-seek
# Saklambaç oynuyor #
In order to spice up our games of hide-and-seek... she would turn off all the lights... which would invariably make the baby howl.
Saklambaç oyunumuzu ilginçleştirmek için ışığı kapatması, şüphesiz bebeğin ağlamasına neden olacaktı.
- Hide-and-seek!
- Saklambaç!