How's the job translate Turkish
337 parallel translation
- How'd the man get his job?
- Adam bu işi nasıl almış?
If you ask me, I believe he's the son of the man who owns them. How would you like a job selling fruit, Stevie?
Bana soracak olursan kendisi bu zincirin sahibinin oğlu.
- How's the new job?
- Yeni işin nasıl?
If I'm good enough to hold down the job when there's trouble, how come the city fathers didn't trust me with it permanently?
Bela çıktığında işimi yeterince iyi yaparsam şehrin ileri gelenleri bana sürekli olarak güvenebilirler, değil mi?
That's how come you got the job.
İşe niye alındın sanıyorsun?
How's the new job going?
Yeni işin nasıl gidiyor?
Well, that's how I found the job.
Yani, işimi gazeteden bulmuştum.
Since I'm already involved, how about if I do the job in his place?
Madem bu işe bulaşmışım burda iş yapmama ne dersin?
Ill explain how the job's to be done.
İşin detaylarını anlatacağım.
I think about it a lot... on every job... about how, when it's over... I'll come home and the three of us will get to know one another.
Bunu çok düşünüyorum her işe çıkışımda iş biter bitmez eve döneceğimi ve birbirimizi daha iyi tanıyacağımızı kuruyorum kafamda.
As weekly duty officer, it's my job to find out how the tragedy occurred.
Haftalık nöbetçi subayı olarak, bu trajedinin nasıl gerçekleştiğini bulmak benim işim.
About the notebook, the loans, Smokey's death, how Zeke got his job.
Defter, krediler, Smokey'nin ölümü, Zeke'in işini nasıl aldığıyla ilgili.
How's the job?
İş nasıl gidiyor?
Forget it. I'm just trying to tell you how to get the job done.
Unut bunu, ben sadece çalışıyorum.
Chuck, how's the job search going?
Chuck, iş araman nasıl gidiyor?
So, Chuck, how's the job search going?
Peki, Chuck, iş aramak nasıl gidiyor?
- That's how you do the job, remember?
- Çalışma yöntemi bu, unuttun mu?
That ´ s how I got the job.
İşi böyle aldım.
How's the job?
İşler nasıl?
There's the private sector... but look how bad the job market is.
Özel sektör var... -... ama iş piyasası çok kötü.
It's gonna be a great job, and you'll be surprised at just how quickly the day goes by.
Çok güzel bir iş olacak ve günün ne kadar çabuk geçtiğine hayret edeceksin.
Tell me how the job's going.
İşler nasıl gidiyor?
How's the job going?
İş nasıl gidiyor?
- How's the job?
- İş nasıl?
So how's the job situation going?
İş ile ilgili durumun nasıl?
Harvey's promotional whiz kid, Ira Lowenstein has been given the job of figuring out how to keep baseball going.
Harvey'in, tanıtım sihirbazı Ira Lowenstein'a beyzbolun nasıl sürdürülebileceğini bulma görevi verildi.
When God spoke to the devil about how faithful Job was the devil argued that it was only God's protective hedge around him that kept him pure.
Tanrı şeytanla, konuşurken, Eyüp'ün ne kadar inançlı olduğunu söylediğinde şeytan şöyle dedi : Onu saf tutan şey, Tanrı'nın, sahip olduğu her şeyi koruyan çitidir.
Here comes the speech about how he's just doing his job by following orders.
Şimdi de söz sırası ; bu adamın öylece emirleri uygulamasında.
How's the job search?
İş bulabildin mi?
You know it's funny how you always assumed you'd get the job.
Biliyor musun... bu çok komik, bu işi senin alacağın düşünülüyordu hep.
How's the new job?
Yeni iş nasıl? Nasıl?
Well, if we're making exceptions for a job well-done... how about a kiss, like in the movies?
Eğer iyi yapılmış bir iş için istisnalar yapabiliyorsak... bir öpücüğe ne dersin, tıpkı filmlerdeki gibi?
And that's how it came to pass that on the second-to-last day of the job the convict crew that tarred the factory roof in the spring of'49 wound up sitting in a row at 10 : 00 in the morning drinking icy-cold beer, courtesy of the hardest screw that ever walked a turn at Shawshank State Prison.
İşte böyle, işin ikinci gününden son gününe kadar işler böyle sürdü 1949 yılının baharında fabrika çatısını ziftleyen mahkum tayfası sabahın 10'unda sıraya dizilerek buz gibi soğuk bira içiyor, Shawshank Eyaleti Hapisanesinin gelmiş geçmiş en katı gardiyanının nezaketi.
- How's the job going, Bob?
İŞ nasıl gidiyor Bob?
Before I'm on the job, I like to give my undercarriage... a bit of a how's-your-father.
İşe başlamadan önce benim iniş takımlarını açsak nasıl olur? Sadece şaka yapıyorum Vanessa.
How's the job? OK.
İş nasıl gidiyor?
If I were in your shoes, I wouldn't ask what the job is, but rather how good the pay is For someone like you the pay's what matters. A job is a job
Eğer, senin yerinde olsaydım iş nedir, diye sormazdım senin gibi birisi için ne kadar alacağın önemli.
Now, the defense counsel did a lovely job of trying to confuse the witness rattle him, see how much water he could make him drink.
Tabii, savunma avukatı tanığın kafasını karıştırmaya çalışarak sık boğaz ederek iyi bir iş çıkardı. Bakın ona ne kadar su içirdi.
It's how you do the job.
Sorun işini nasıl yaptığın.
Now, you gave me permission to handle this thing... and I'm doing the best job I know how... with limited resources and not a hell of a lot of cooperation.
Bu işi bana teslim ettiniz ve beni yetkilendirdiniz ve ben de işimi kısıtlı imkânlara ve sizin kösteğinize rağmen en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.
Dr. Guggenheim, I don't want to tell you how to do your job, but, the fact is, no matter how hard I try, I still might flunk another class.
Dr. Guggenheim Size işinizi öğretmek gibi olmasın, ama gerçek şu ki, ne kadar çabalasam da, sınıfımı geçeceğimin bir garantisi yok.
Well, how's the job search going?
Araştırma nasıl gidiyor?
So how's the job search going?
Ee... İş görüşmeleri nasıl gidiyor?
How's the job?
- İşin nasıl?
- What? ! Talking about how we'd be on top if the defense would do their job.
Savunma işini yapmayı bilse, kazanırmışız.
- So how's the job going?
- İşin nasıl?
How's the job going?
- Bunun dışında işin nasıl?
The worst thing about this is how you misrepresented yourself to get this job.
En kötü yanı, işi kapmak için kendini farklı tanıtmış olman.
So, how's that job of yours taking tolls on the bridge?
Köprüden geçiş parası aldığın işin nasıl gidiyor?
Nine months aboard the S-33, doing the best Job I know how.
S-33'ün güvertesinde 9 ay geçirdim, En iyi işi çıkardım.
Half of knowing how to do time is gettin'the right job.
İş, hapishane hayatının ve gerçeğinin yarısıdır.
how's the ankle 16
how's the weather 17
how's the knee 18
how's the wife 28
how's the family 56
how's the patient 43
how's the 63
how's the arm 43
how's the hand 21
how's the head 24
how's the weather 17
how's the knee 18
how's the wife 28
how's the family 56
how's the patient 43
how's the 63
how's the arm 43
how's the hand 21
how's the head 24
how's the baby 73
how's the shoulder 23
how's the food 29
how's the pain 22
how's the water 28
how's the kid 25
how's the girl 21
how's the leg 53
how's the investigation going 17
how's the case going 23
how's the shoulder 23
how's the food 29
how's the pain 22
how's the water 28
how's the kid 25
how's the girl 21
how's the leg 53
how's the investigation going 17
how's the case going 23
the job 92
the job is yours 18
jobs 131
jobe 86
job well done 45
job done 60
how's your mum 19
how's your day going 43
how's it going so far 18
how's it going over there 27
the job is yours 18
jobs 131
jobe 86
job well done 45
job done 60
how's your mum 19
how's your day going 43
how's it going so far 18
how's it going over there 27
how's it going 3026
how's everything 95
how's everything going 48
how's it hanging 125
how's your day 20
how's your mom doing 17
how's your family 33
how's your health 20
how's your hand 46
how's it going there 22
how's everything 95
how's everything going 48
how's it hanging 125
how's your day 20
how's your mom doing 17
how's your family 33
how's your health 20
how's your hand 46
how's it going there 22