Hurt him translate Turkish
4,158 parallel translation
It's going to hurt him, Earl.
Canı yanacak, Earl.
That's why you have to hurt him for me.
Bu yüzden benim yerime sen söylemelisin.
You will hurt him for me.
Benim için onu sen inciteceksin.
You have to hurt him, that's what the courier would do.
Ona zarar vermen gerek. Kurye böyle yapardı.
I hurt him so bad.
Onu çok kötü incittim.
Even if he knew about Sam, which he didn't, he would not have hurt him.
Sam'i bilse bile, hiç bilmedi, ona zarar vermezdi.
I mean, you shot him, and you hurt him, and he's still coming at us?
Demek istediğim, vurdun, yaraladın, ama hala peşimizden geliyor değil mi?
They said they'd hurt him, but he wasn't afraid.
Ona zarar vereceklerini söylediler ama korkmuyordu.
Please, don't hurt him!
Lütfen ona zarar vermeyin.
I won't hurt him.
Ona zarar vermeyeceğim.
Remember, the aim shouldn't be to hurt him, just incapacitate him a little.
Unutma amaç onu incitmek değil bir süreliğine hareket edemez hale getirmek.
I saw you hurt him.
Ona zarar verdiğinizi gördüm.
Don't let him hurt himself. And we'll try and fend them off as best we can.
Kendine zarar vermesin.
Tie him so he doesn't hurt himself.
Bağla şunu. Kendine zarar vermesin.
Now I want to hurt him back with some long, hot conversation.
Uzun ve ateşli bir konuşmayla ben de onun kalbini kırmak istiyorum.
Please don't hurt him.
Lütfen ona zarar verme.
If you're going to hurt him, I want to be here to help him.
Onu inciteceksen kalıp ona yardım etmek istiyorum.
Someone must have robbed him and maybe even hurt him, too.
Biri onu soymuş olabilir, hatta belki de zarar verdi
You may have hurt him, but you can also heal him with your blood.
Onu incitmiş olabilirsin ama aynı zamanda kanınla onu iyileştirebilirsin de.
I never meant to hurt him.
Asla onu incitmek istemedim.
His friends say your boys can hurt him in there.
Arkadaşları, orada sizin çocukların ona zarar verebileceğini söylediler.
Don't hurt him!
Ona zarar verme!
And that's what will eventually... hurt him.
Bu da ona sonunda acı verecek.
Proof that I'm never, never gonna let anything or anyone ever hurt him.
Hiç bir zaman, hem de hiçbir zaman hiçbir şeyin veya hiç kimsenin ona zarar vermesine izin vermeyeceğimin kanıtı.
With Henry's heart, I... I don't know if we can hurt him.
Henry'nin kalbi ondayken ona zarar verebilir miyiz bilemiyorum.
If he can bleed, we can hurt him.
Eğer kanayabiliyorsa, ona zarar verebiliriz demektir.
And if we can hurt him, we can kill him.
Ve ona zarar verebiliyorsak, onu öldürebiliriz.
- Stop! I won't let you hurt him!
O'na zarar vermene izin vermicem!
Hurt him, I will destroy the one thing in this world you care about.
Ona zarar verirsen dünyada değer verdiğin tek şeyi yok ederim.
I'll hurt him intentionally.
- Ben onu kasten inciteceğim ama.
Did Tommy have any enemies, someone that might want to hurt him?
Tommy'nin ona zarar vermek isteyecek düşmanları var mıydı?
If it's hard to control him, then you can hurt him.
Onunla başa çıkmak zor gelirse, canını yakabilirsiniz.
What the king doesn't know won't hurt him.
Kralın bilmediği şey ona zarar vermez.
- Don't hurt him!
- Ona zarar verme!
Elliot Butler hired Turbo to get close to Danny and seduce him and expose him as a cheat and hurt his campaign.
Elliot Butler, Turbo'yu Danny'e yaklaşması ve tahrik etmesi için tuttu böylece seçim kampanyasına zarar verecekti.
Our unsub could have shot his victims anywhere, but he chose the heart, suggesting that he's been hurt by somebody close to him who's clearly the center of his rage.
Şüphelimiz kurbanını her yerinden vurabilirdi, ama kalbini seçiyor, açıkça öfkesinin merkezinde yer alan ona yakın biri tarafından incitildiğini sanıyoruz.
Oh, so you're gonna let him die because he hurt your feelings?
Duygularını incittiği için ölmesine izin mi vereceksin?
If I punch him, will it hurt me?
Ona vurursam, canım yanar mı?
I take care of him so he doesn't have to hurt anyone else.
Ben ona bakarım, artık başkasının canını yakmak zorunda kalmaz.
Or worse, hurt my father. I do not want to see him get hurt.
Veya daha kötüsü, babamın canı yansın istemiyorum.
Wouldn't hurt to talk to him.
- Konuşmanın zararı olmaz.
I've traded one monster for another, but I am not going to let him hurt us anymore.
Bir canavarı başka bir canavarla takas etmişim ama onun bize bir daha asla zarar vermesine izin vermeyeceğim.
No one was hurt, damage was minor, but it cost him his career.
Kimse yaralanmamış zarar çok azmış ama bu onun kariyerine mal olmuş.
Let him out! No one gets hurt!
Serbest bırak, kimse zarar görmez.
I made a bad call. I should have let you walk away, but I never would have pushed you towards him if I thought that you'd end up hurt.
Kötü bir karar verdim gitmeniz izin vermeliydim fakat incineceğinizi düşünseydim sizi asla ona göndermezsim
Tell him I won't hurt you.
- Sana zarar vermeyeceğimi söyle ona.
Frankly, since Moray has hurt both you and me, Clara, our sympathies go, do they not, to the woman who loves him now?
Açıkçası, Moray ikimizi de kırdığı için Clara acıma duygumuz onu şu an seven kadın için olmaz mı?
I guess it wouldn't hurt to contact him.
Onunla görüşsem kimseye zarar gelmez herhalde.
To marry this man. I'm not going into this blindly, And I won't let him hurt me.
Bu işe körlemesine girmiyorum, ve bana zarar vermesine izin vermeyeceğim.
They will pursue him to the ends of the earth, driven by the anger and hurt of those that have been wronged.
Kendisine hata yapılan kişilerin öfkesi ve acısıyla onu dünyanın sonuna kadar takip ederler.
If Ah Reum had gotten hurt, I would've beat that bastard to death. I would've beat him senseless.
Ah Reum'u incitseydi 5 godzilla gücünde ki yumruğumla onu öldüresiye döverdim.