English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hus

Hus translate Turkish

149 parallel translation
My name is Louise Carey, my hus...
İsmim Louise Carey, kocamın...
" Anita G., born April 2, 1937, unemployed, no fixed abode, single, with no prior convictions, appears before the Braunschweig Court as she is duly suspected of having had the intention to take and carry away movable property, when she took a cardigan belonging to Angelika Hus with everything in it from her locker.
" Anita G., 2 Nisan 1937 doğumlu, işsiz, sabit bir ikameti yok, bekar, sabıkası yok, cebindeki her şey de dahil olmak üzere, Angelika Hus'a ait bir hırkayı alarak başkasına ait olan taşınabilir bir malı alıp götürmeyi amaçladığı şüphesiyle Braunschweig mahkemesi huzurunda bulunmaktadır.
I can tell that my hus -
Benim koc- -
Hus - Hussein.
Hüs - Hüseyin.
Though he promised Hus safety, he told the cardinals not to believe Hus and to burn him.
Hus'a güvenliği için söz vermesine rağmen kardinallere, ona inanmamalarını ve yakmalarını söyledi.
Hus could've saved himself if he'd recanted, and signed what they wanted.
Hus sözünü geri alsaydı ve istedikleri şeyi imzalasaydı kellesini kurtarabilirdi.
It is Jan Hus - the most famous of Czechs.
O Jan Hus, Çeklerin en ünlü insanı.
Remember Hus died for the Truth.
Unutma ki Hus, doğruluk için öldü.
We're suffering like Hus!
Hus gibi acı çekiyoruz!
- "Hus-bands"?
- "Ko-ca"?
She's already lost one hus...
Zaten ilk kocasını kaybetti.
They call for Hus, for the avenging spirit to carve outjustice.
Adaleti sağlaması için intikam ruhu olan Huse'u çağırırlar.
This spirit warrior - Hus, you called him - has killed innocent people.
Huse adındaki bu savaşçı ruh masum insanları öldürüyor.
So Hus wasn't kidding about vengeance.
Huse intikam aldığını söylerken şaka yapmıyormuş.
Hus won't stop.
Huse durmayacak.
Sell me the birch twigs.
Bana huş dalları sat.
And, boys, when you get to Birch City... look in on my little granddaughter, will you?
Ve Huş Şehri'ne giderseniz... küçük torunumu ziyaret edin, olur mu?
He's trying to tell us it's home in Birch City.
Huş Şehri'nde olduğunu söylemeye çalışıyor.
Tanya was buried without honors under a birch tree outside the village.
Tanya köyün dışında bir huş ağacının altına bir şeref payesi olmadan gömüldü.
And the thinnest little birch tree, it'll bend over dancing... and spring right back up again on its two little feet.
Ve en incesinden küçük bir huş ağacı bile dans eder gibi eğilecek iki küçük ayağı üzerinde tekrar doğrulacaktır.
Birch breaks too easily to be of much use.
Bu huş ağaçlarının dalı kolayca kırılacaktır.
Heat the bath-house. I'll fetch birch twigs
Banyoyu yak Ben huş sürgünü getireceğim
A birdhouse on a birch!
Bir huş üzerinde bir kuş evi!
A birch, and a birdhouse!
Bir huş ve bir kuş evi!
A birch tree is growing on the altar
Bir huş ağacı sunak üzerinde büyüyor.
There were two beautiful birch trees right outside our house.
İki tane güzel huş ağacı vardı evimizin bahçesinde.
Hanabe Lycaenidae, Birch Blue,
Hanabe Lycaenidae, Mavi Huş Kelebeği.
I leaned against the bark of birch
" Huş ağacının gövdesine yaslandım,
THE BIRCH WOOD
HUŞ AĞACI
He said she should stay in the birch wood.
O huş ağacının altında kalmalı dedi.
She liked this birch wood, the forests, the spring.
O ilkbahardan, ormandan ve huş ağacından hoşlanıyordu.
She lies there, under the birches, It's better for her...
Orada yatıyor, huş ağacının altında, onun için daha iyi...
I just feel there's someone there, among the birches.
Sadece orada, huş ağacının altında birisi olduğunu hissediyorum.
You'll bury me in the birch wood.
Beni de huş ağacına gömeceksin.
When I plant a little birch tree and then see...
Küçük bir huş ağacı diktiğimde ve sonra baktığımda -
- Silver Birch.
- Beyaz huş ağacı.
Not far from where I live there's a pond and birch trees.
Kaldığım yere yakın bir göl ve huş ağaçları var.
Trees of birch gently wave as they pass
* Huş ağaçları saygıdan dallarını eğiyorlar. *
Yet I would die if I never returned to Russia if I never again saw my homeland the birches, the air of my childhood
Yine de eğer asla Rusya'ya dönmezsem ölürüm eğer bir kez daha anavatanımı göremezsem huş ağaçlarını, çocukluğumun havasını.
He was also thinking of birches for the dales where, he told me, there was moisture just below the surface of the soil.
Demesine bakılırsa, toprak yüzeyinin hemen altında nem olan vadiler için de huş ağaçları düşünüyordu.
He showed me handsome groves of 5-year-old birches Planted in 1915, the year I was fighting at the battle of Verdun.
Beş senelik huş ağaçlarının mebzul filizlerini gösterdi Verdun Muhaberesi'nde vuruşmakta olduğum 1915 senesi ekilmişlerdi.
This is a yellow birch.
Bu bir sarı huş ağacı.
Maybe I want some birch beer.
Belki de biraz huş ağacı birası istiyorum.
You got birch beer?
Huş ağacı birası var mı?
No, we don't have no birch beer.
Hayır, huş ağacı biramız yok.
Examples of which are the birch, hazel and cucumber.
Örnekleri huş ağacı, fındık ağacı ve salatalıktır.
Sliver birch.
- Huş ağacı.
Sliver birch? Mm.
- Huş ağacı mı?
Captain Courageous Children's Book of Verses and things like that, so I'd sit down under the trees, in the birch leaves and the spruce needles, all by myself.
Korkusuz Kaptan, çocuk şiirleri kitapları falan. Ben de ağaçların altında huş yaprakları ve alaçam iğnelerinin içinde kendi kendime kitap okurdum.
It's a big park with lots of trees- - oaks, birches, ash trees, poplars, beeches, olive trees... lime, apricot and pomegranate trees.
Burası büyük bir park, içinde bir sürü ağaçları - meşesi, huş, dişbudak ağaçları, gürgen, kayın, zeytin ağaçları... Iimon, kayısı ve nar ağaçları olan.
This is... It's a birch branch.
- Huş ağacı dalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]