I'm free to go translate Turkish
227 parallel translation
I thank you for your free advice, but I must ask you to go.
Tavsiyenize teşekkür ederim ama sizden gitmenizi istemek zorundayım.
I was held for questioning, I was questioned, and they just said "Miss Shelley, you are free to go."
Sorgu için buradaydım, sorgulandım gidebilirsiniz dediler.
I'm free to go wherever I want.
Nereye istersem oraya giderim.
I guess I'm free to go then.
Sanırım, o halde özgürüm.
Father, if I could get free to go with you and after my first game I may be do you know my salary?
Peder, ilk maçımdan sonra sizinle birlikte gelebilirdim ama maaşımı biliyor musunuz?
He wanted me free because he knew that if I got the ring my pledge to go to my father would take precedence over the pledge I gave you here.
Serbest kalmamı istedi cünkü, yüzügü ele geçirdiğim taktirde babamı ele geçirdikleri anlayacak, yardım edebilmek için Kamelotan kaçmak zorunda kalacaktım.
I thought we'd finish our work, our people would go free. And we would have a number of years still to live.
İşimizi bitereceğimizi düşünüyordum, halkımız özgür kalacaktı ve bizim yaşayacak birkaç yılımız daha olacaktı.
But I free them before I go to Vienna.
Bunlar benim eski kuşlarım! Ama Viyana'ya gitmeden onları azat etmiştim!
But, if you go home to Oliver and tell him that you value his happiness enough to set him free, I'm sure he'll provide for you.
Fakat, Oliver'e gider onu özgür bırakacak kadar mutluluğuna değer verdiğini söylersen, eminim senin geçimini sağlayacaktır.
You're telling me I'm free to go?
Yani gidebilir miyim?
- Then I'm free to go?
- Gidebilir miyim yani?
I said that I collaborated with the colonel of the carabinieri, and that prior to that, the police gave me a free pass, allowing me to come and go.
Jandarma komutanıyla işbirliği yaptığımı ve bunun öncesinde de polisin bana rahatlıkla dolaşmamı sağlayacak ayrıcalık tanıdığını söylüyorum.
And I'm free to go where I please, and when I have a debt, I pay it.
Babam da dürüst bir insandı!
And if I was in your place, I bet, I would say, "This man should be free to go."
Yerinde olsaydım, kesinlikle "Bu adamı bırakayım" derdim.
Just like I'm not free to go after some ugly girl.
Tıpkı benim çirkin bir kızın peşine düşmekte özgür olmadığım gibi.
By destroying Diaz, Sara, I was to be free to go back to you...
Diaz'ı yok ederek Sara, sana geri dönmekte özgür olacaktım...
Well, captain, I suppose I'm free to go now.
- Sanırım şimdi gitmekte özgürüm.
Sure, I'll open it, and you're free to go.
Elbette açacağım, gidebilirsin.
I don't want them to go free, I need someone.
Bu işten bu kadar kolay kurtulmalarını istemiyorum. Birine ihtiyacım var.
So now you're gonna try to persuade me that your technologies will find a cure for me and then I'll be free to go.
Şimdi teknolojinizin benim için tedavi bulacağını ve o zaman gitmekte özgür olacağımı söylersiniz.
I am free and I go when I want to go, all right?
Özgür bir kızım ve istediğim zaman gidebilirim, tamam mı?
Then I'm... I'm free to go?
Yani gitmekte özgür müyüm?
I'm free to come and go, so she uses my body to write letters.
Gelip gitmekte serbestim, vücudumu mektup yazmak için kullanıyor.
If I can get him to tell me where White is will you let both of us go free?
Eğer White'ın nereye gittiğini öğrenebilirsem ikimizi de serbest bırakır mısın?
There's so much to do and so many places to go while I'm still free.
Yapacak çok şey, gidilecek çok yer var, hala özgürken.
- Well, uh... I guess I served, my time and I'm free to go, huh?
Sanırım hapis süremi doldurdum ve gitmekte özgürüm, değil mi?
Because I was just wondering if you're free this Thursday night, maybe you'd like to go out on a date with me?
Çünkü, merak ettim bu Perşembe gecesi boşsan, dışarı çıkar mısın diye soracaktım, benimle?
Now, my American P.O. W... I will live up to my promise and will let you go free.
Pekala benim Amerikalı savaş tutsaklarım... sözümü tutup sizi serbest bırakacağım.
I'm sorry, since you were kind enough to let me go free last time.
Geçen sefer bana yaptıklarına izin verdiğim için çok üzgünüm.
I'm not gonna free Chambers if I go to jail anyway.
Hapse gideceksem Chambers'ı bırakmayacağım.
Let me say I take the whole stash off your hands for free and you assholes go to jail.
Elinizdeki bütün malı bedavaya alayım siz de kodesi boylayın. Ne dersiniz?
I may go to the airport I'm free for an hour
Gidip alabilirim.
No, I'm not free, and I refuse to go back to my father, who bartered me like an animal.
Hayır, özgür değilim ve beni sanki bir malmışım gibi takas eden babama gitmeyi kabul etmiyorum.
I demand right to go free.
Araba almaya geldim. Özgürce gitme hakkımı talep ediyorum.
I'm free to go?
Gidebilir miyim?
No, they go to Oklahoma, I think, for the free land.
Oklahoma'ya gidiyorlar sanırım, bedava arazi için.
I'll have a chance to go to the duty-free shop.
Gümrük vergisiz mallar mağazasına da uğrarım hem.
And I'm free to go with the current to float.
Ve şu an meydana gelen akıntıyla gitmekten memnunum.
Look, as soon as you're free I want us to go off for a couple of weeks... And we won't tell anybody where we're going.
Müsait olduğunda birkaç haftalığına tatile çıkalım.
I assume we are free to go?
Sanırım gitmekte özgürüz?
You said that when I was able to accept what I'd done and I understood the consequences of my actions, I would be free to go.
Yaptığım şeyi kabul edebilmeyi ve hareketlerimin sonuçlarını anlamayı başardığımda, gitmekte özgür olabileceğimi söylemiştiniz. Gitmekte özgür olmak mı?
I must start a new life free of regret! I understand. Let's go to bed.
Anladım.
Can I have your assurance that we'll be free to go, Remata'Klan?
Peki özgür olacağımızın teminatını sen verebilir misin Remata'Klan?
I need to be free a little, so I let her go, you know?
Biraz özgür olmalıyım bu yüzden onu bıraktım? Bu benim tarzım değil. - Oh.
You mean I'm free to go?
Yani serbestmiyim?
- Then I'm free to go?
- Gidebilir miyim?
- I'm free to go out tomorrow, right?
- Yarın izinliyim, değil mi?
They beg me to let them go but how can I do that for free?
Onları bırakmam için bana yalvardılar ama bunu bedavaya nasıl yapardım?
I'll be free to go out and make my own mark in the world.
Sonunda yolculuğa çıkıp dünyada kendi çizgimi yaratmak için özgür olacağım.
That's good. So I'm free to go?
Gidebilir miyim yani?
I can't believe I'm free to go.
Serbest kaldığıma inanamıyorum.
i'm free 344
i'm free now 20
i'm freezing 163
i'm free tonight 20
free to go 17
to god 31
to go 202
to go where 42
i'm fine 13072
i'm fucked up 24
i'm free now 20
i'm freezing 163
i'm free tonight 20
free to go 17
to god 31
to go 202
to go where 42
i'm fine 13072
i'm fucked up 24
i'm feeling good 33
i'm from new york 32
i'm from texas 17
i'm flattered 378
i'm fat 46
i'm from 38
i'm fine with it 83
i'm freaking out 149
i'm flying 93
i'm fucked 90
i'm from new york 32
i'm from texas 17
i'm flattered 378
i'm fat 46
i'm from 38
i'm fine with it 83
i'm freaking out 149
i'm flying 93
i'm fucked 90
i'm falling 55
i'm fired 57
i'm feeling sick 16
i'm fed up 118
i'm funny 47
i'm fun 35
i'm fine here 56
i'm feeling lucky 18
i'm feeling better 55
i'm focused 35
i'm fired 57
i'm feeling sick 16
i'm fed up 118
i'm funny 47
i'm fun 35
i'm fine here 56
i'm feeling lucky 18
i'm feeling better 55
i'm focused 35