English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm gone

I'm gone translate Turkish

9,919 parallel translation
I've been gone too long.
Eve pek uğrayamadım zaten.
I'm thinking, I'm figuring at some point, you must have gone to her and-and tried to talk her out of meeting with him.
Bir aşamada ona gitmek zorunda kaldığını ve babanla buluşmaktan vazgeçirmeye çalıştığını düşünüyorum.
When I'm gone, they'll all say "That Sam Swift, " he was well hung! "
Ben gidince hepsi diyecek ki, "Şu Sam Çabuk iyi asılırdı."
You're saying if I was sitting right here, I would have gone, too?
Burada otursaydım eğer benim de gitmiş olacağımı mı söylüyorsunuz?
But now everywhere I look, all I see is what's gone.
Ama şimdi baktığım her yerde, gidenleri görüyorum.
I'm pretty sure if Marta knew the Stitchers program had some secret nefarious purpose, she would've found a way to have left me a message for, you know, when she was gone.
Oldukça eminim ki Marta İlmekçiler Programı'nda gizli kötülerin olduğunu bilseydi gittiği zaman için bana mesaj bırakmanın bir yolunu bulurdu.
I'm sorry that I had to leave you. But I want you to know that even though I'll be gone for a while, I'm watching out for you.
Seni bırakmam gerektiği için özür dilerim ama şunu bilmeni istiyorum ki bir süreliğine ortalıkta olmayacak olsam bile senin arkanı kollayacağım.
I'll watch over Ghani while you're gone.
Sen yokken Gani'ye ben bakarım.
I will find out where she has gone...
Bulacağım nereye gittiğini...
And right there and then, he asked me to watch over you when he was gone, and that is exactly what I'm doing now.
Ve hemen o anda ve orada, O benden kendisi gidince sana bakmamı istedi, şimdi ben de aynısını yapıyorum.
I'm sorry. Claire said she'd gone.
- Claire öldüğünü söylemişti.
Jasper's gone because you made me choose, but I won't be your puppet anymore.
Jasper öldü çünkü bana bir seçim yaptırdın. Daha fazla senin kuklan olmayacağım.
And with Hobbs gone, I've lost my man on the inside.
Ve Hobbs'un da gitmesiyle içerideki adamımı kaybettim.
You know, I've never, in-in all our years of struggle, I have never gone after any of your family members.
Biliyorsunuz bunca yıllık mücadelemizde asla aile fertlerinizden biriyle hiç uğraşmadım.
I couldn't find you, I looked and looked, but you were gone.
Seni bulamadım. Aradım, aradım ama sen gitmiştin.
I mean, he was 5,000 miles away in the South Pacific, but I felt it, and I knew he was gone.
Yani, 8-9 kilometre uzaktaydı fakat hissetmiştim işte, ve öldüğünü anlamıştım.
And I was feeling that way about your sister, but then I woke up this morning... and it was gone, just like that.
Ve kardeşin için de aynı şekilde hissediyordum fakat daha sonra bu sabah uyandım ve birden o his gitmişti.
If you can do that, I'm prepared to offer you complete control Of my estate when i'm gone,
Eğer bunu yapabilirsen gittiğim an mal varlığımın tamamını kontrol etmeni teklif etmeye hazırım.
Well, I guess we proved this is all we get, when you're gone, you're gone.
Sanırım, bunun bize çok şey anlattığını kanıtladık. Gittiğim zaman, gitmiş olursun.
But if I'd had more education, I might have gone further.
Fakat daha fazla eğitim almış olsaydım daha da yükselebilirdim.
There was a time during my surgery when I was gone but still conscious.
Ameliyatım sırasında bir şeye şahit oldum. Ölmüştüm ama bilincim yerindeydi.
I begged him to come home and told him that his father was gone.
Eve dönmesi için yalvardım, babasının gittiğini söyledim.
And once I'm gone, she's only gonna have Brick to focus on.
Ben de gidince elinde sadece Brick kalacak.
My parents, uh, your son... they're all gone now, and I didn't do anything to stop it.
Annemle babam oğlunuz. Hepsi öldü ve ben engel olmak için hiçbir şey yapmadım.
But I needed Mona's help to stay gone.
Ama gitmiş kalmak için Mona'nın yardımına ihtiyacım vardı.
By the time you hear this signal, I'll be gone.
Bu sinyali duyduğunuz vakit ben gitmiş olacağım.
Well, I don't know what I found out. So... whatever happened today, if it had gone differently, you'd be ready to open up to me?
Bugün her ne olduysa farklı şekilde gelişseydi bana sıcak bakmaya başlar mıydın?
Lord Hexham, has asked for a taxi and Mr Carson has gone out, - so I'm not quite sure - -
Yani, Lord Hexham bir taksi istedi ve Bay Carson yok o yüzden bilemedim.
I was gone two months thanks to you.
Senin yüzünden 2 ay boyunca kayıptım.
- Well, he's gone and the whole world thinks he left this great legacy, but... I mean, wh... what did... what did I get from him?
- O öldü ve bütün dünya büyük bir miras bıraktığını düşünüyor ama ben ondan ne aldım ki?
If you change your mind... I'll watch over Ghani while you're gone.
Fikrini değiştirirsen sen yokken Gani'ye ben bakarım.
I'm gone.
Giderim.
But, when I was coming out from the water, my underpants were gone.
Ama sudan çıkarken iç çamaşırım kaybolmuş.
I haven't gone off my meds in years.
Yıllardır ilaçlarımı kullanıyorum.
I never left my post, but in the morning, they were both gone.
Görev yerimden hiç ayrılmadım, ama sabah olunca ikisi de gitmişti.
He's gone, and I'm here, and, uh...
O gitti ama ben hala buradayım.
Keep the process legit while I'm gone.
Ben yokken sürecin meşru ilerlemesini sağlayın.
And now she's gone, and I'm... here... a prisoner.
Şimdi o öldü ve ben de mahkum oldum.
I-I leave for an hour, and she's gone.
Bir saatliğine ayrıldım ve öldü.
My dearest daughter, if you are reading this, then I am dead, and you have gone some way down the dark path.
Sevgili kızım eğer bunu okuyorsan öldüm demektir..... ve sen de bir şekilde karanlık yola girdin.
It wouldn't have changed the outcome, and I still have to live in this town after you're gone.
Bu sonucu değiştirmezdi ve sen öldükten sonra da bu şehirde yaşamak zorundayım.
Only that I woke up and you were gone.
Uyanmıştım ve sen yoktun.
I pick up Isobel and Simon... Well, he's normally gone by five, so...
Isobel'i aldım ve Simon beşe kadar çıkmış olur, yani...
But I've gone off you, Gemma, because it's all gone to your head.
Senden hoşlanmadım Gemma çünkü kendini bir halt sandın.
I mean, what is this, a deal gone wrong or a failed hit?
Bu da ne böyle? Anlaşma mı ters gitti yoksa bu başarısız bir suikast miydi?
I should have gone to college.
Üniversite okumalıydım.
I haven't just gone through it.
Yaşamakla kalmadım.
I thought you were another of hydra's experiments gone wrong.
Seni Hydra'nın bir başka başarısız deneyi sandım.
Tyrell Wellick's gone, I wake up in his SUV, and the world's about to fall apart.
Tyrell Wellick kayıp. Dünya parçalanmak üzereyken arabasında uyandım.
I think I know where he's gone.
Sanırım nereye gittiğini biliyorum.
Yeah. He's gone for the day. Which is why I'm on Flipper duty.
Evet, tüm gün dışarıda olacak bu yüzden Flipper görevindeyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]