English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm here alone

I'm here alone translate Turkish

873 parallel translation
- I'll be here all alone.
Burada yalnız kalacağım.
- No, I'm all alone here.
- Hayır, yalnızım.
I was all alone here.
Burada yalnızdım.
Do you think I'm going to stay here alone?
Burada tek başıma bekleyeceğimi mi sanıyorsun?
I'm down here alone trying to make a living.
Burada kendi başıma yaşamaya çalışıyorum.
And me thinking I was gonna fish here all alone.
Ben de buralarda bir başıma avlanacağım sanıyordum.
I'm going crazy, thinking of you, here... night after night, days alone.
Senin gece gündüz, yapayalnýz... burada olduđunu düţünerek deliriyorum.
- I'm not staying here alone.
- Burada tek başıma kalamam.
I'm sorry I've got to leave you here alone, but I told you what I've got to do.
Tamam. Üzgünüm ama seni burada yalnız başına bırakmak zorundayım. Sana yapmak zorunda olduğum şeyi daha önce söyledim.
I beg your pardon, Lieutenant Grogan, you see I'm so accustomed to working quite alone at my lodgings on Baker Street that I sometimes forget the more modern scientific methods so particularly effective here in America.
Özür dilerim, Teğmen Grogan, anlıyorsunuzdur, Baker Street'teki konutumda tek başıma çalışmaya öylesine alışmışım ki, bazan burada Amerika'da daha modern bilimsel yöntemlerin özellikle uygulandığını unutuyorum.
I'll get him in here alone with you.
İkinizi baş başa bırakacağım.
I don't know whether I ought to leave you here alone or not.
Seni evde yalnız bıraksam mı bilemiyorum.
I knew I couldn't live here alone.
burada yalnız yaşayamayacağımı biliyordum.
I'm here alone without a servant.
Hizmetçim yok ve yalnız başımayım.
But I'm not letting you ride out of here alone.
Ama, senin buradan yalnız gitmene izin veremem.
I'm a woman here alone and unprotected.
Yalnız ve korumasız bir kadınım.
I'm all alone here.
Burada yalnızım.
I'm staying here alone.
Ben burada tek başıma kalıyorum.
You were not here, I couldn't leave her at home alone
Sen burada değildin, onu evde bırakamazdım.
I'll take my chances alone from here on.
Ben şansımı burada denemek istiyorum.
- Have I been here all night... alone?
- Tüm gece burada... yalnız mıydım?
Did you figure I'd leave your wife here alone?
Eşini burda yalnız bırakacağımımı düşünüyorsun?
He thinks I'm all alone here.
Beni yalnız sanıyor.
I was on my way here when suddenly... I realized I wasn't alone.
Buraya doğru geliyordum derken... yalnız olmadığımı farkettim.
Here I am alone.
İşte tek başımayım.
Dear Theo, I'm so happy to have Gauguin here... not to be alone anymore.
Sevgili Theo, Gauguin'in burada olması güzel, yalnız değilim artık.
I was all alone here.
Burada tek başımaydım.
I was right here, alone in my room all day.
Ben tam burada idim, bütün gün odamda yalnızdım.
Every time you go out and I'm alone here...
Her gittiğinde burada yalnız kalıyorum.
No, I won't leave you here alone.
Hayır, sizi burada yalnız bırakmayacağım.
I saw some couples in love and thought : When I have a fiancée, we'll come here all alone.
"... nişanlımı buraya getireceğim " diye düşünmüştüm seni oraya götürüyorum.
No, the perfect crime must be a work of art, like the ceramics I make here in my own workshop, done for art's sake alone, not for gain.
Hayır, kusursuz cinayet bir sanat eseri olmalı, tıpkı kazanç için değil, sanat için, atölyemde yaptığım seramikler gibi
During the war, Brian and I were here alone... but we were always expecting Mark, and that helped to fill in the days.
Savaş sırasında Brian'la ben burada yalnızdık. Ama hep Mark'ı bekliyorduk. Bu da günleri doldurmaya yardım ediyordu.
Must I stay here all alone?
Burada tek başıma mı kalıyorum?
You think I leave you here alone with Suzanne?
Seni burada Suzanne ile tek başına bırakacağımı mı sanıyorsun?
Mother, I've been here almost six weeks, and all I've been able to do so far is go to the movies, and alone, or just sit around the pool.
Anne, neredeyse altı haftadır buradayım ve şu ana kadar sadece sinemeya gidebildim, o da yalnız, ya da havuz kenarında oturdum.
If you want, I can fill the sorcerer's ears with lead... but I don't want to be lying here, alone with him
İsterseniz, büyücünün kulağına kurşun doldurayım ama burada yatmak, onunla yalnız kalmak istemiyorum.
Tomorrow I must be alone here with Miles.
Yarın, burada Miles'la yalnız kalmalıyım.
Look at me. Here I am, alone with a beautiful girl. It's ten thirty, and for me the evening is over.
Bakın, saat gece on buçuk, cazibeli bir kadınla yalnızım, ama gece benim için bitti.
I'm leaving you alone here.
Burayı yalnızlığına terkediyorum.
Here you're alone, I can sleep with you, see the bed over there?
Burada yalnız seninle uyuyacağım oradaki yatağı görüyor musun?
And it's for these others that I take my stand here, not for myself alone.
Onlar hesabına burdayım, kendim için değil.
I've lived here alone with the memory of that dreadful thing
Burada tek başıma yaşadım o gece yaptığım korkunç şeyin hatırasıyla.
You mean you and I are here alone?
Siz ve ben burada yalnız mıyız yani?
I used to play here, alone.
Burada yalnız başıma oynardım.
- Wait here. I'll take him alone.
- Sen dur, onu ben yakalayacağım.
And if you try to make me stay here with her alone, I'll run away.
Onunla kalmaya zorlarsanız, evden kaçarım.
My future in-laws are here and they think I'm alone.
Müstakbel eşlerim burada. Ve yalnız olduğumu düşünüyorlar.
I'm here because I'm here. Alone, by the world forgot.
Buradayım, çünkü buradayım, yalnız, dünya unutmuş.
I'm afraid! Please don't leave me here alone!
Beni burada yalnız bırakma, lütfen!
So here I am alone, a lover in despair
# İşte yapayalnızım şimdi Çaresiz bir âşık olarak #

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]