English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm only saying

I'm only saying translate Turkish

383 parallel translation
I'm only saying this now, but she may seem strong, but her heart was probably full of fear
Bunu şimdi söylüyorum ama o kız güçlü görünse de kalbi çoktan korkuyla dolmuş olmalı.
I'm only saying what it sounded like.
Sadece bana öyle geldiğini söylüyorum.
They're saying its me, because I'm only a butler.
Ne de olsa kâhya olduğumdan benim diyorlar.
As I was saying, Stevenson, according to our information... and we have accurate sources... since you decided to disassociate yourself from us... you've accumulated quite a stock... of which you have been able to dispose of only one-third.
Dediğim gibi Stevenson, aldığımız bilgilere göre ki kaynaklarımız doğrudur bizimle ilişkinizi kestiğinizden beri epey bir stok biriktirmiş ve bunun sadece üçte birini elden çıkarabilmişsiniz.
Even when he was only 5, I remember him saying, Mummy.
Yalnızca 5 yaşındayken bile bana anneciğim dediğini hatırlarım.
He said I only married him because I had to. He hit me again and again and again and then, he made me write a letter to Owens, saying I'd meet him on the train.
Bana defalarca vurdu ve sonra Owens'a onunla trende buluşacağımı söyleyen bir mektup yazdırttı.
I am saying it's our only chance.
Bizim tek şansımız olduğunu söylüyorum.
I'm only saying I wanna marry you.
Sadece seninle evlenmek istediğimi söylüyorum.
I'm only saying she's had enough.
Yetti artık.
I was only saying I like you very much.
Sizden hoşlandığımı söylüyordum sadece.
Well, I was just saying that the only thing that can help the Allies is for the Americans to come over here and come over quick.
Sadece diyordum ki, müttefiklere yardım edebilecek tek şey Amerikalıların buraya gelmesi, hem de çabuk.
I'm only saying you have a chance, all right?
Sadece öyle bir şansın olduğundan söz ediyorum.
I'm only afraid that some day, before she can finish saying it, she will be. There you are.
Korkarım bir gün, bu sözü söylemekten vazgeçmeden önce o tür kızlardan biri olacak.
But that's not the point. I'm only saying that the best thing in the world is when a man comes home and his wife says she wants a baby.
Dünyadaki en güzel şey, bir erkek eve döndüğünde... karısının ona "Bizim bir çocuğumuz olmalı" demesidir.
I'm only saying, if you want her, take her.
Onu istiyorsan git ve al.
In Union of Soviet, when I'm only young boy... many are saying Americans are a bad people.
Sovyetler Birliği'nde, ben genç çocukken bir çoğu söylüyor Amerikalılar kötü insanlar.
I'm only saying it for your own good.
Sadece senin iyiliğin için söylüyorum.
- I was only saying that you should return the hotel to the state it was in at the start of the century.
Hiçbir şey anlamadım. - Dedim ki, sadece oteli, kurulduğu zamanki haline getirmeniz gerekiyor.
I'm Only saying this for reasons of safety.
Ben sadece güvenlik nedeniyle söylüyorum.
I'm saying that we're chasing a bad guess, only.
Onu sadece tahminlerle kovaladığımızı söylüyor. Ayrıca suyumuz da kalmadı.
I'm only saying we should talk about it.
Sadece bunu konuşmalıyız diyorum.
All I wanted was only for you to stop saying that damn "I'm sorry".
Tek yapmak istediğim şey seni her zaman "Özür dilerim" demekten kurtarmaktı.
I'm only saying that I bet you have some change in your pockets.
Sadece ceplerinde para olacağına dair iddiaya girebileceğimi söylüyorum.
- I'm not saying i'll be the only guy for you.
- Senin için tek adam olduğumu söylemiyorum.
I'm saying that the only people who knew Leon was there were cops.
Leon'un orada olduğunu sadece polislerin bildiğini söylüyorum.
What I'm saying is I think only an idiot would vote for me.
Şunu söylüyorum, ancak bir geri zekalı bana oy verir.
I'm only saying hello to an old girlfriend here!
Eski kız arkadaşıma sadece merhaba diyordum!
But I'm only saying this because I care.
Ama sırf seni düşündüğümden söylüyorum.
What's this about Bud saying that only I have to go to Grandma's?
Bud'un söylediği gibi sadece ben mi büyükannemlere gitmek zorundayım?
Now, he can sign a piece of paper saying I'm nuts, but it's only a piece of paper.
O benim deli olduğumu söyleyen bir kâğıt parçası imzalayabilir ama o yalnızca bir kâğıt parçası olarak kalır.
Is it possible - and I'm just saying possible - that the only ones who shouted were among your assaulters?
Sadece saldıran kişiler bağırmış olabilir mi? Sadece mümkün mü diyorum.
And I was using expressions on things that I'd just read, and derived... about Christianity, only I was saying it in the simplest form that I know... which is the natural way I talk.
Hristiyanlık hakkında okuduğum bazı şeyler üzerine yaptığım... çıkarımlardan bahsediyordum. Bildiklerimden yola çıkarak yaptığım... basit ve gündelik yorumlardı.
I'm saying that the vial that he took has a lid designed for lab purposes only.
Aldığı tüpün yalnızca Lab. amaçlarına uygun bir kapağı olduğunu söylüyorum.
No, I'm only saying that maybe she went to meet the lawyer.
Demek istediğim belki de avukata gitmiştir.
LISTEN CAREFULLY, FLUFFY, 'CAUSE I'M ONLY SAYING THIS ONCE.
Dikkatlice dinle, Pofuduk, çünkü bunu bir kez söyleyeceğim.
IF YOU THINK I'M SAYING WHAT I'M SAYING ABOUT MR. GAZZO KILLING NICKY CAPELLI ONLY BECAUSE OF THE DEAL,
Bay Gazzo'nun Nicky Capelli'yi öldürmesi hakkında söylediklerimi anlaşma gereği olduğunu düşünüyorsan, haklısın, ama söylediklerim doğrudur.
I'm only saying it may be difficult to get you into the New Year's honours list.
Roger eski dostum, tek söylediğim seni Yeni Yıl onur listesine sokmanın zor olacağı.
I know you think I'm only saying something that... - that I think you wanna hear, - Chris!
Bunu seni memnun etmek için söylemedim.
You're only allowed three great women in your lifetime, know what I'm saying?
Hayatta sadece 3 büyük kadının... -... olur derler. Beni anladın mı?
I hope you'll forgive me for saying that these ideas are only partly justified.
Umarım bu fikirlerinizin haklılık yüzdesinin çok düşük olduğunu söylememe kızmazsınız.
And I feel really goofy saying this after only knowing you one night, and me being a call girl and all....
Bunu söylerken kendimi aptal gibi hissediyorum. Sonuçta seni bir gecedir tanıyorum ve sonra ben bir telekızım ama sanırım seni seviyorum.
Prick up your freakin'ears... because I'm only gonna be saying this once.
Lanet kulaklarınızı iyice açın çünkü bunu sadece bir kez söyleyeceğim.
Even if I did get together with him, and this isn't saying I did or anything, but if I did, y'know that it wouldn't actually mean anything, I mean y'know that I really only love you,
Onunla beraber oldum diyelim, tabii, bu böyle bir şey yaptığım anlamına gelmesin, ama olduysam bile bunda başka anlamlar aranmamalı. Bir tek seni sevdiğimi biliyorsun, değil mi?
I went to stay at my parents'house which isn't saying much. They only lived two streets away.
Ailemin yanında kalmaya başladım ki bu pek bir şey ifade etmiyor zira sadece iki sokak ötede oturuyorlardı.
I'm not saying I'm the only one to do that.
Bunun yapanın yalnız ben olduğumu söylemiyorum.
I'm only saying that you look like Franzi.
Tek söylediğim Franzi'ye benzediğin.
Which is just a formal way of saying that I need someone to talk to, and strange as this sounds you're the only one I can think of.
Bu da, aslında "dertleşecek birine ihtiyacım var" demenin süslü bir yolu ve garip de gelse bunun için başkasını düşünemiyorum.
Even if that is true, and I'm not saying it is, the only one that has reason to celebrate is Ghee P'Trell.
Bu doğru olsa bile, ki ben öyle olduğunu söylemiyorum,... ödülü hakkeden tek kişi Ghee P'Trell.
I know it's only a fucking nickel, but what I'm saying is I only want it back.
Donny. Tamam, lanet olası bir sent olduğunu biliyorum. Büyük bir anlaşmaydı.
- I'm only saying.
- Ben sadece söylüyorum.
Hey, I'm only making a living, you needn't hurt me by saying so.
Sadece geçinmeye çalışıyorum, kalbimi kırmana gerek yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]