English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm outside

I'm outside translate Turkish

5,699 parallel translation
No, I'm gonna wait outside of it and be there when she does.
Hayır, kapısında bekleyip uyandığında orada olacağım.
What am I supposed to do with the hordes gathering outside the door?
Kapının dışında biriken kalabalıkla ne yapacağım ben?
I do have a life outside this job.
Benimde hayatım var bu işin dışında.
I'm on the outside.
Dışarıdayım.
We'll pay 50 bucks, we'll do some paperwork, and if you're good, we'll go outside to the food truck, and I'll buy you a gyro.
50 $ ödeyeceğiz biraz evrak işi yapacağız ve uslu bir çocuk olursan yemek kamyonuna gideceğiz ve sana sandviç alacağım.
'Cause I'm pretty sure that the security guard at the shopping mall had to remove the bench from outside of Victoria's Secret because of you!
Çünkü alışveriş merkezindeki güvenlik görevlisinin Victoria's Secret mağazasındaki bankı çıkarmasının nedenin sen olduğundan oldukça eminim.
Look, Alex, it's like a wall's up around you, and I'm on the outside.
Alex, sanki etrafında bir duvar örülü ve ben de bu duvarın dışındayım.
- I need an outside line.
- Şehir dışını arayacağım.
To the outside world, I'm an ordinary forensic scientist... but secretly, I use my speed to fight crime and find others like me.
Herkes beni sıradan bir adli tıpçı sanırken aslında hızımı gizlice suçla ve benim gibilerle savaşmak için kullandım.
I'm outside.
- Dur. Dışarıdayım.
To the outside world, I'm an ordinary forensics scientist, but secretly, I use my speed to fight crime and find others like me.
Herkese göre sıradan bir adli tıp yardımcısıyken gücümü gizlice suçla ve benim gibilerle savaşmak için kullanıyorum.
I'm gonna step outside.
Ben dışarı çıkıyorum.
I'll be right outside.
Dışarıdayım.
To the outside world, I'm an ordinary forensic scientist, but secretly I use my speed to fight crime and find others like me, and one day I'll find who killed my mother...
Herkese göre sıradan bir adli tıp yardımcısıyken gücümü gizlice suçla ve benim gibilerle savaşmak için kullanıyorum.
From what I understand, this package is to be transferred from somewhere just outside Lille to Thailand.
Anladığım kadarıyla, bu paket Lille'in hemen dışındaki bir yerden Tayland'a gönderilecek.
- I'm gonna be right outside.
- Dışarıda olacağım.
I'll be right outside.
Dışarda olacağım.
I went outside, and there he was just staring at me.
Dışarı çıktım, ve öylece bana bakıyordu.
So I'm supposed to tell Patterson a woman I never met way outside my quadrant just happened to reach out to me to make the arrest?
Bölgemin çok dışında, daha önce hiç tanışmadığım bir kadının durup dururken tutuklanması için benimle temasa geçtiğini mi söyleyeceğim Patterson'a?
I feel like we need some outside help.
Daışarıdan yardım almamız gerektiğini hissediyorum.
I just hope the Emperor hasn't taken Coldblood to find the troops outside the city.
Umarım imparator soğukkanı sehrin dışındaki orduları bulmak için almamıştır.
To the outside world, I'm an ordinary forensic scientist, but secretly I use my speed to fight crime and find others like me, and one day I'll find who killed my mother...
Herkese göre sıradan bir adli tıp yardımcısıyken gücümü gizlice suçla ve benim gibilerle savaşmak için kullanıyorum. Bir gün annemi öldüren kişiyi bulacağım ve babam için adaleti sağlayacağım.
No, I have to think about how I'm perceived outside this office, which is hot, which is what helps me sell drugs to repressed, old doctors, which is how I got to be the number-one sales rep.
Hayır, benim bu ofis dışında nasıl çekici olacağımı düşünmem lazım ki yaşlı doktorlara ilaç satabileyim ve satışlarda bir numara olabileyim.
They won't set foot outside the church, and I can't say I blame them.
Kilisenin dışına adım atmazlarmış ve suçladığımı da söyleyemeyeceğim.
I'm going to go outside.
Dışarı çıkayım.
That's when the glass broke, and then I ran outside, but he was already there.
O sırada cam kırıldı. Ben de dışarı kaçtım ama... Ama o da oradaydı.
I bought a brand new gear box for the camper outside!
Dışarıdaki karavan için yeni bir şanzıman aldım!
Now if you'll excuse me, this is time of day when I like to take my pool cues outside and smash them against a tree.
Şimdi izin verirsen, günün bu saatlerinde ıstakalarımı dışarı çıkarıp ağaca vurarak parçalamayı seviyorum.
I'm picking up radio communication just outside this building.
Radyo konuşması algılıyorum. Binanın hemen dışında.
He was a member of... An elite group... That I employ outside of my company.
Şirketten bağımsız çalıştırdığım özel bir timin üyesiydi.
I'm outside the house of the murderer now.
Şimdi kahrolası katilin evinin önündeyim.
Well, I think that you need to talk to her again because I saw her lurking outside the crime scene before you got there.
Ama sanırım onunla bir kez daha konuşman gerekecek. Çünkü onu sen gelmeden önce suç mahaline sızarken gördüm.
I saw you earlier outside the crime scene, and something seemed off, and then you took some sort of pill, so I checked your bathroom and then your dressing room. In case you had a problem.
Bugün seni olay mahalinin dışında gördüm ve bir şeyler ters göründü ve sen bir çeşit hap aldın sonra da bir problemin var mı diye yatak odanı ve giyinme odanı kontrol ettim.
Mrs Bates, I hope we've not left our manners outside the prison gates.
Bay Bates lütfen. Umarım meselelerimizi hapishane kapıları ardına taşımamış oluruz.
But, yeah, I just met him outside and, I mean, there may or may not have been a spark.
Biraz önce dışarıda tanıştım onunla. Bir elektriklenme olmuş da olabilir, olmamış da.
There was this crowd outside a federal building... political rally, I thought.
Federal binanın önünde bir kalabalık vardı. Politik bir toplantı sandım.
So I just hung around outside her work, like a stalker.
Takipçi bir sapık gibi iş yerinin dışında, oralarda takıldım.
I do have a life outside of you, you know.
Biliyorsun ki senin dışında da bir hayatım var.
You know, I act all cool and sophisticated on the outside, but on the inside, I'm just Todd, you know?
Haklısın. Yani, dışarıdan hep havalı ve kültürlü davranırım, ama içeride, ben sadece Todd'ım.
I'm standing outside the offices of Councilman Hamilton of District C here in New Orleans.
New Orleans'da C Bölgesi Meclis Üyesi Hamilton'ın ofisi önündeyim.
I'll get the car and meet you outside.
Arabayı alayım dışarda buluşuruz.
I was doing that thing where I was floating outside of my body and I could just see myself.
Bir anlığına vücudumun dışına çıkıp dışardan kendimi izledim, tüm o yaptıklarımı izledim.
I'm outside the site.
Mekanın dışındayım.
I've got to go outside and deal with something before they board this place up.
Dışarıya çıkıp bir şeylerle uğraşmam lazım Buraya binmeden önce.
I'll be outside.
Ben dışarıda olacağım.
Oh, okay, so your fix to my problem is to track down a random surfer dude I met outside of a restaurant and use my old jujitsu move on him from middle school.
Oh, sence problemimi çözmek için aylak herifin tekini takip edip, restorantın çıkışında sıkıştırıp ortaokuldan kalma jujitsu hareketimi üzerinde uygulamalıyım.
Though you both claim to be experts on the subject, I'm not sure that your advice is enough to bring that up to a five, so I've consulted outside sources.
Her ikiniz de bu konuda uzman olmanıza rağmen tavsiyelerinizin beşe çıkmama yeterli olabileceğini sanmıyorum.
I'll be right outside that window.
Şu pencerenin hemen dışında olacağım.
To the outside world, I'm an ordinary forensic scientist, but secretly, I use my speed to fight crime and find others like me.
Herkese göre sıradan bir adli tıp yardımcısıyken gücümü gizlice suçla ve benim gibilerle savaşmak için kullanıyorum.
If I had a few gallons, I might be able to get myself and one other person outside the blast zone, if we are lucky.
Birkaç galon yakıtım olsaydı kendimi ve bir kişiyi daha patlama bölgesinin dışına çıkarabilirdim.
I'll be outside, ma'am.
Dışarıdayım han'fendi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]