I'm saying translate Turkish
32,104 parallel translation
I'm gonna keep an open mind. I'm not saying no.
Hayır demeyeceğim.
Dude, listen. I'm saying what you've been wanting me to say.
Bak, söylememi istediğin şeyi söylüyorum.
I'm not saying plant-based diets cure be-all but what I am saying is that if you're going through some type of health crisis very much greater when you embrace a plant-based lifestyle.
Bitkisel beslenme sizi tamamen iyileştirir ya da tek kesin çözümdür demiyorum. Demek istediğim, bir sağlık sorunu yaşıyorsanız bitkisel bir yaşam tarzı benimsediğinizde iyileşme ihtimaliniz çok daha yüksektir.
What I'm actually saying is, all it takes to simplify a given process is both parties being open to possibility.
Aslında demek istediğim şey, belirli bir süreci basitleştirmek için gereken tek şey tarafların olabilirliğe açık olmasıdır.
I'm saying, one Instagram post from that guy, your place is on the hot list.
Sana diyorum, bu adamdan Instagram'da bir paylaşım al, mekân popüler listesine girer.
I think this partnership - I'm just saying, the curvy curve of her spine? - was a mistake.
Bence bu ortaklık hataydı.
I'm just saying that I know him better than anyone else, so I'll handle it.
Onu herkesten daha fazla tanıdığımı söylüyorum, yani idare ederim.
- Stella, I'm just saying...
- Stella, dediğim şey- -
- I'm saying, if Alan were to end up hurt or arrested, he will never be allowed at your house again,
- Söylemek istediğim eğer Alan'nın tutuklanması veya yaralanmasıyla sonuçlanacak olursa bir daha asla senin evine gelmeye izni olmaz...
You're the world's greatest dad, you know what I'm saying.
Sen dünyanın en harika babasısın, söylediğimi iyi bilirsin.
Zorn, that's not what I'm saying!
Zorn, söylemek istediğim bu değildi!
That's exactly what I'm saying.
Aynen bunu söylüyorum.
I'm just saying, Craig's a total fraud, and the only thing he's ever killed was this awesome vibe - we had going before he arrived. - Okay, look,
Ve şimdiye kadar öldürdüğü tek şey bu ortamdı o gelmeden önce iyi gidiyorduk.
- Nikolaj--I feel like I'm saying it.
Nikolaj. Nikolah, ya söylüyor gibi hissediyorum ama.
As I was saying, though, I can't wait to see the look on his face when he realizes that we made it, though, right?
Benim de dediğim gibi, bunu başardığımızı fark ettiğinde onun yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum, yani?
Guys, I did want to just say, I hope you made it clear to the president I was saying no to the job of speaker, not to him.
Umarım Başkan'a, yalnızca sözcülüğü istemediğimi kendisine desteğimin tam olduğunu belirtmişsinizdir.
I'm saying I've narrowed it to this block.
Bu apartmanla sınırladığımı söylüyorum.
No, I'm just saying there is a bigger picture here. Hey, hey!
Hayır, sadece burada olayın etkilerini görmen lazım diyorum.
Right, I'm just saying it wasn't her fault... The bubbles.
Tamam, sadece köpükler onun suçu değildi.
That's what I'm saying. You got nothing to worry about.
Demek istediğim şey, korkmana gerek yok.
Okay, all I'm saying with my little peanut mouth is that we need to be very cautious here.
Felaket habercisi ağzımla söylemeye çalıştığım şey dikkatli olmamız gerektiği.
I'm saying he was not.
- Bulunmadı.
I mean, enough to where, maybe I'm crazy for saying I'll look into it.
Belki de, ne bileyim, inceleyeceğim demekte delilik etmişimdir.
You get used to it is what I'm saying.
- Benim demek istediğim, buna alışıyorsun.
Next thing I knew, I was saying the words "phone" and "sex" and now she expects phone sex.
Sonra bir baktım, "telefon" ve "seks" kelimelerini söylüyorum ve şimdi benden telefon seksi yapmamı bekliyor.
That's what I'm saying!
İşte bundan bahsediyorum!
I don't know what you're saying.
- Ne dediğini anlamadım.
I mean, she'd kill me for saying it, but she doesn't find it easy connecting with people. I got that.
Anlattığım için beni öldürebilir, ancak insanlarla kolay kolay ilişki kuramıyor.
I'm just saying there's better ways to go do things.
Diyorum ki bunu yapmanın daha iyi yolları var.
If you know what I'm saying.
Onlar biraz şeker olduğumu düşünebilir.
Know what I'm saying? Aw.
- Ne dediğimi anlıyor musunuz?
I appreciate what you're saying, but I'm happy with what I have.
Dediklerini takdir ediyorum ama elimdekilerle memnunum.
I've sent out a tweet, and I put this on Facebook, saying that Richard Hammond will be appearing in the main square, OK?
Bir tweet attım ve Facebook'a yazdım. Richard Hammond'ın ana meydanda olacağını söyledim. Tamam mı?
I'm just saying, everything in America comes with cheese, apart from the Grand Canyon.
Tek söylediğim, Amerika'da her şeyin içinde peynir var. Büyük Kanyon hariç.
Look, I'm not saying this is perfect, cos it isn't.
Bak, bunun kusursuz olduğunu iddia etmiyorum, çünkü değil.
Well, I suppose it's best summed up at this stage by saying "political reasons."
Sanırım bu aşamada en iyisi "Politik nedenler" diye özetlemek.
And I bet you any money he's saying "I had a misfire."
Bahse girerim bahsedeceğim "yanılıp kaldım" demektir.
No. I'm saying how we choose to fight is just as important as what we fight for.
Söylemek istediğim şey, nasıl savaşacağımız en az uğruna savaştığımız şey kadar önemli.
I mean, come on, you're the one always saying that the more time we spend together in our personal lives, the more it's gonna look like we're married on stage, right?
Hani sen her zaman dersin ya, kişisel hayatımızı ne kadar paylaşırsak, sahnedeki evliliğimiz o kadar gerçekçi olur, değil mi?
I think I'm saying'em.
Sanırım onları söylüyorum.
I'm sorry, you were saying...
Üzgünüm, ne diyordun...
Yeah, and look, I'm not saying that you're not good at what you do.
Evet bak şimdi, yaptığın şeyde iyi değilsin demiyorum.
I am saying, why are we staying here?
Neden burada kaldığımızı soruyorum?
And I'm saying no.
Hayır diyorum.
I'm not saying that you can't.
Yapamazsın demiyorum.
I'm saying you have to be practical.
Daha gerçekçi olmalısın.
You know what I'm saying?
Ne dediğimi anlıyor musun?
Possibly, but do as I'm saying to improve your chances.
Muhtemelen, lakin dediklerimi yapmanız şansınızı arttıracaktır.
You keep saying that- - that she's a liar, she's duplicitous, she's sneaky- - but unless you tell me why you feel that way, I can't help you.
Sürekli bir yalancı, ikiyüzlü, sinsi olduğunu söyleyip duruyorsun ama bana neden böyle hissettiğini anlatmazsan sana yardım edemem.
Well, I'm just saying... football... a lot of people think that's a big deal.
Futbol birçok kişi için önemli bir şey.
I'm just saying don't put so much pressure on it.
Kendine çok fazla yüklenme diyorum.
i'm saying nothing 21
i'm saying no 19
i'm saying it now 23
i'm saying that 38
i'm saying it 35
saying 381
saying good 22
saying what 64
saying that 31
i'm sure 2891
i'm saying no 19
i'm saying it now 23
i'm saying that 38
i'm saying it 35
saying 381
saying good 22
saying what 64
saying that 31
i'm sure 2891
i'm sorry 82539
i'm so sorry 10867
i'm sorry to bother you 274
i'm sorry for your loss 289
i'm sorry i'm late 336
i'm sorry to hear that 634
i'm sorry to disturb you 87
i'm sorry you feel that way 75
i'm so proud of you 522
i'm sorry for you 57
i'm so sorry 10867
i'm sorry to bother you 274
i'm sorry for your loss 289
i'm sorry i'm late 336
i'm sorry to hear that 634
i'm sorry to disturb you 87
i'm sorry you feel that way 75
i'm so proud of you 522
i'm sorry for you 57