English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I can

I can translate Turkish

693,252 parallel translation
I can't do that.
Olmaz. Protokole aykırı.
I can get you a meet with Jack in a neutral location,
Jack ile tarafsız bir yerde buluşmanızı sağlayabilirim.
There's nothing I can do for him.
Yapabileceğim bir şey yok.
I can get you anywhere.
Seni her yerde bulabilirim.
I called in every favor I can think of and then some.
Aklıma gelen tüm iyilikleri kullandım.
There's no paper trail, but based on your collections, I can tell you're a, what, sergeant?
Belge yok, ama koleksiyonuna bakılırsa bir çavuş olmalısın.
I can't thank you enough for going out on a limb on this.
Böyle bir riski göze aldığınız için ne kadar teşekkür etsem az.
I just... want to get well so that maybe... Maybe I can be your mother.
Ben sadece iyileşmeyi ve sonra da belki annen olabilmeyi istiyorum.
Look, I know all these stories are fake, but I can't destroy this.
Bakın, tüm bu masalların uydurma olduğunu ben de biliyorum, ama bunu yok edemem.
I can see that.
Görebiliyorum.
I always know I can count on you.
Sana güvenebileceğimi hep biliyordum.
And please... if there's anything I can do.
Bir de rica ediyorum elimden gelecek bir şey varsa çekinmeyin...
- I can get them for you.
Senin için alabilirim.
No, I-I-I can't accept that.
Hayır, bunu kabullenemem.
There is nothing I can do to stop it.
Onu durdurmak için ben hiçbir şey yapamam.
Well, I can't.
Yapamam.
I'm going to hold it off as long as I can.
Tutabildiğim kadar tutacağım.
I can explain if you give me a chance.
İzin verirsen açıklayabilirim.
I can make them love you without you having to give up being the Dark One.
Karanlık Olan olmaktan vazgeçmene gerek bile kalmadan seni sevmelerini sağlayabilirim.
I can't.
Olamam.
With my new powers, I can bring back the dead.
Yeni güçlerimle, ölüyü diriltebilirim.
I can see this is going nowhere.
Bu konuşma bir yere varmayacak.
I can't answer that question, Colt.
Bu soruya cevap veremem.
I can't answer it because you're askin'the wrong question.
Cevap veremem çünkü yanlış soru soruyorsun.
I can't even take a shower in your apartment.
Senin evinde duş bile alamıyorum.
I can read between the lines.
Satır aralarını okuyabiliyorum.
Hey, I know I can't get you one of these, but would you like something non-alcoholic, like, maybe a juice box?
Bunlardan birini içemeyeceğini biliyorum ama alkolsüz bir şeyler ister misin mesela bir meyve suyu?
One of my friends is watching her, I can hang for a while.
Arkadaşlarımdan biri ona bakıyor, burada bir süre takılabilirim.
Jill, I appreciate your help, but I can go to the bathroom by myself.
Jill, yardımın için teşekkürler ama banyoya tek başıma gidebilirim.
So you really think I can do this?
Sence bunu gerçekten yapabilir miyim?
I can always tell.
Hep söylerim.
Something else I can help you with?
Size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?
I can't do that, Elizabeth.
Bunu yapamam Elizabeth.
I can never make that right, but I can protect you.
Bunu asla doğru yapamam ama seni koruyabilirim.
We hope that Reid can profile his mom's location out of Cat, and we just wait until he does?
Reid Cat'i analiz edip annesinin yerini bulana dek bekleyecek miyiz?
I know this time of year can be difficult.
Yılın bu zamanı zorlu geçiyor, farkındayım.
And then we can find Belle.
Sonra Belle'i de bulursun.
But I also can't give up.
Ama pes de edemem.
Doesn't mean to say I'm wrong, dearie.
Bu yanlış konuştuğumu göstermez, canısı.
You know, I'm... I'm gonna need a drink.
Canım içki istedi.
And later that night, I stuck it through a possum's head that was eatin'my mother's garden.
Aynı gece, annemin bitkilerini kemiren bir keseli sıçanın kafasına saplamıştım onu.
Think I'll just leave you alone so you can be visited by your three ghosts.
Seni yalnız bırakayım da üç hayaletinin gelmesini bekle.
All right, I'll grab my scarf and we can go.
Atkımı alayım da gidelim.
Can I?
Ben söylesem?
Figure he can't crap his jersey any more than I crapped mine, right?
Formasına benden daha fazla sıçamaz diye düşündüm.
Um... can I have my soda?
Sodamı alabilir miyim?
You can run along now, I'll put him to bed.
Sen artık gidebilirsin, onu yatağa götürürüm.
I know you can do it.
Yapabileceğini biliyorum.
So what can I do you for, sir?
Peki sizin için ne yapabilirim efendim?
Excellent. Can I help you?
Yardımcı olabilir miyim?
Ladies, can I have a second?
Bayanlar, biraz müsaade eder misiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]