English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I can't believe it

I can't believe it translate Turkish

6,255 parallel translation
I can't believe it.
Buna inanmıyorum.
I can't believe the neighbors haven't complained about it.
Komşularının bundan şikayetçi olmadığına inanamıyorum.
I can't believe it. Everything is still the same, Tammy.
Her şeyin aynı olduğuna inanamıyorum Tammy.
My God, dude, like, I can't believe you actually went through with it!
Tanrım, dostum, gerçekten bunu yapabileceğini sanmıyordum.
I can't believe it took you 3 weeks.
Üç hafta sürdüğüne inanamıyorum.
I can't believe it, really.
Buna inanamıyorum, gerçekten.
It's just that I don't really believe that writing can be taught.
Bir şeyler yazmakla ilgili eğitim verilemeyeceğini düşünüyorum.
- Come on. - I can't believe it.
- Buna inanamiyorum.
I just can't believe it.
- Sadece inanamıyorum.
I can't believe I'm here. It's insane.
Burada olduğuma inanamıyorum, delice.
I can't believe it.
- Buna inanamıyorum.
- I'm so sad, I can't believe it all happened here.
Çok kötüyüm, burada olanlara hiç inanmadım.
I can't believe it.
İnanamıyorum.
- I can't believe it.
- İnanamıyorum.
I can't believe that you would... allow this... you had every opportunity to prevent it, to warn us about it.
- Sana ve bu duruma izin verdiğine inanamıyorum. Bunu önlemek için şansın vardı, bu konuda bizi uyarabilirdin.
I can't believe it's over.
Bittiğine inanamıyorum.
I can't believe he let you film it.
Senin çekim yapmana izin vermesine inanamıyorum.
- No, I don't believe it.
Hayır canım, inanmıyorum.
But if it's over and you don't marry her, it's like, "I can't believe I wasted my time with you."
... okumayı yazmayı öğretebilirsiniz fakat sonunda evlenmediyseniz "Vaktimi seninle harcadığıma inanamıyorum." derler.
Like, I can't believe it. I'm just watching the people. And I can hear them laugh, and I could feel the laughter.
İnanamıyorum insanlara bakıyorum güldüklerini duyabiliyorum, kahkahalarını hissedebiliyorum.
I can't believe it!
İnanamıyorum!
- I can't believe it's happening now!
- bunun şimdi olduğuna inanamıyorum!
Man, I can't believe Uncle Billy bought all of this land, and he isn't doing anything with it.
Billy Amca'nın burayı satın alıp öylece bıraktığına inanamıyorum.
I can't believe I didn't see it before.
Bunu daha önce görmediğime inanamıyorum.
I can't believe it. Oh, yeah.
İnanılır gibi değil.
I can't even believe I've made it this deep into this experience.
Bu anı yaşadığıma ben bile inanamıyorum.
Shit, I can't believe it, just you I needed...
Haydi be, bir tek siz eksiktiniz...
I can't believe you, damn it!
- İnanamıyorum sana, amına koyayım!
I can't believe it.
Gözlerime inanamıyorum.
I can't believe it.
Buna inanamıyorum.
I can see you don't believe me but I am willing to bet my tits and a pack of cigarettes, it's the truth.
Bana inanmıyor gibisin ama memelerim ve bir paket sigaram üzerine bahse girerim, gerçek bu.
I put in a rock-climbing wall, all the classrooms are skate parks, we got zip-line stairwells, Terminator gym teachers, your office is now a haunted forest- - extra ghosts- - and, if you can believe it,
Tırmanma duvarı koydum, Tüm sınıflar kayak parkı, fermuar merdivenler, terminator beden öğretmenleri var, sizin ofisiniz artık bir perili orman- - ekstra hayaletli ve inanabilirseniz, iki kutuplu direk topu.
I can't believe you guys went through all that stuff. It's just insane!
Bu kadar badire atlattığınıza inanamıyorum, çılgınlık bu.
I can't believe it's even legal to write some of this crap.
Bu şeylerden bazılarını yazmanın yasal olmasına bile inanamıyorum.
I can't believe that was 10 months ago. Sometimes, it seems like yesterday, and, sometimes, it seems like forever.
Bunun 10 ay önce olduğuna inanamıyorum.Bazen sanki dünmüş gibi, bazen de asır olmuş gibi.
I can ´ t believe it.
İnanamıyorum.
I can ´ t believe it!
İnanamıyorum!
I can't believe they remade it.
Onu yeniden yaptıklarına inanamıyorum.
I can't believe it worked. Cool, right?
- İşe yaradığına inanamıyorum.
I can't believe it... it's all bullshit...
Buna inanamıyorum... Hepsi saçmalık...
I just can't believe he lost it like that.
Kendini öyle kaybetmesine inanamıyorum hala.
I still can't believe it.
Hala inanamıyorum.
I can't believe it doesn't bother you.
Bunun seni rahatsız etmediğine inanamıyorum.
I can't believe it!
- İnanamıyorum.
I can't believe I actually did it, but...
Yaptığıma inanamıyorum ama...
Harry, I know you don't believe in God, but..... the suffering I've seen, it can only be the result of evil.
Harry, Tanrıya inanmadığını biliyorum ama acı çektiğini görüyorum. Sadece kötülüğn sonucu olabilir.
I can't believe it. I think you just laughed a little bit.
Buna inanamıyoum.Sadece birazcık güldün.
Such a princess. I can't believe this is it.
- Gittiğine inanamıyorum.
I can't believe this is it.
Sonuna geldiğimize inanamıyorum.
I can't believe it. You know what, I didn't know.
Aslında, hiçbir şey bilmiyordum.
It's just a different flock, and I can't believe you'd be more loyal to a group of strangers you just met in the park than you would be to me, your best friend!
Sadece farklı bir sürü. ve gerçekten parkta tanıştığın yabancılara en iyi arkadaşından daha daha sadık kaldığına inanamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]