English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I can't believe you

I can't believe you translate Turkish

10,221 parallel translation
I want to believe you, but I just can't.
Sana inanmak istiyorum, ama yapamıyorum.
To be honest... I still can't believe what you told me but but if there really is something like what you said to me. Then...
Aslında hala söylediklerine inanamıyorum ama sahiden söylediklerin doğruysa sebebi ne?
Well, you can't blame me for having doubts, but, yeah, I do believe you now.
Şüphelerim var diye beni suçlayamazsın ama evet, artık sana inanıyorum.
You know, I can't believe you had an accident and you didn't even tell your wife!
Kaza yapmış ve bunu karına bile söylememiş olman akıl alır gibi değil!
I can't believe you kept all this.
Bütün bunları sakladığına inanamıyorum.
I can't believe you guys think I'm handsome.
Beni yakışıklı bulduğunuza inanamıyorum.
I can't believe you're here.
Burada olduğuna inanamıyorum.
- Yeah. Can't believe I spoke to you all night, and I didn't even know your name.
Bütün gece adını bile bilmeden konuştuğumuza inanamıyorum.
I can't believe you signed up for the army.
Orduya katıldığına inanamıyorum.
I can't believe Becca's letting you have a party here.
Becca'nın burada parti yapmamıza izin verdiğine inanmıyorum.
I can't believe you invited a stranger to my party, Titus.
Yabancının tekini partime davet ettiğine inanamıyorum, Titus.
I can't believe you're trying to steal my sister, all right?
Ablamı benden çalmaya çalışmana inanamıyorum.
I can't believe you let Kevin take your coat, man.
Kevin'ın montunu almasına izin verdiğie inanamıyorum.
Well, I can't make any guarantees, but I believe I can help you. Thing is, I can't do it alone. There's only one person who can get your husband back.
Hiçbir şeyi garanti edemem ama size yardım edebileceğime inanıyorum bu şeyi yalnız yapamam, kocanızı geri getirebilecek tek bir kişi var ajan Bellamy'i buraya getirmeniz gerek.
You know, I can't believe it's taken me this long to say this, but thank you for getting me out of there.
Bunu söylemenin bu kadar uzun sürdüğüne inanamıyorum ama teşekkür ederim beni orada unutmadığın için.
I can't believe you lost Chopper.
Chopper'ı kumarda kaybettiğine inanamıyorum.
I can't believe you did that...
Yaptığına inanamıyorum.
I can't believe you guys are the ones pitching me this, and I can't believe I'm saying no.
Film yapmayı bana teklif etmenize ve benim de hayır dememe inanamıyorum.
I can't believe this was online for seven years and you never said anything about it.
Bunun yedi yıldır internette dolaştığına inanamıyorum ve bununla ilgili bize en ufak bir şey bile söylemedin.
You slept with my best friend, I can't believe it.
En yakın arkadaşımla yattın, buna inanamıyorum.
I can't believe I'm seeing you.
Gözlerime inanamıyorum.
I can't believe I'm actually going to say this, but... you really should call your mother.
Bunu söyleyeceğime inanamıyorum ama anneni arasan iyi olur.
I can't even believe I'm having this conversation with you.
Bu konuyu seninle konuştuğuma inanamıyorum.
Can you believe I haven't had a drink in five months?
5 aydır içki içmediğime inanabiliyor musun?
I can't believe you!
Aman ya!
You know, I can't believe I'm gonna say this, but that actually makes sense.
Bunu söyleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi ama mantıklı geldi.
Well, people can be sensitive and read hatred into anything you say, but no, I don't believe I've said anything racist that would embarrass the NFL.
İnsanlar hassass olabiliyorlar. Ağzından ne çıksa nefret söylemi gibi algıladıkları oluyor. Ama şahsen NFL'i utandıracak ırkçı bir söylemim olduğunu sanmıyorum.
I can't believe you have a publicist.
Halkla ilişkilercin olduğuna inanamıyorum.
I can't believe you got me this.
- Bir şey değil. Bana bunu aldığına inanamıyorum.
Okay, none of this is making any sense. I can't believe that you're standing here telling me that...
Gelmiş burada dikilmiş bana diyorsun ki...
I can't believe it's you.
Karşımda olduğuna inanamıyorum.
I can't believe you're back.
Geri döndüğüne inanamıyorum.
I can't believe you called me in to do this right now.
Bunlar için beni aradığına inanamıyorum.
I can't believe I didn't listen to you sooner.
Seni daha önceden dinlemediğime inanamıyorum.
I can't believe I'm asking this, but can you help me?
Bunu istediğim için kendime inanamıyorum ama yardımcı olabilir misin bana?
"I can't believe I miss you this much after three hours, X.O."
Daha üç saat olmasına kadar seni bu kadar özlediğime inanamıyorum, sarılıp, öperun.
I can't believe you've left them in there.
- Onları içeride bıraktığına inanamıyorum.
I can't believe I used to have a crush on you.
Eskiden senden hoslandigima inanamiyorum.
I can't believe I almost lost you.
- Seni kaybettiğime inanamıyorum.
I can't believe you had a friend who got killed by the police.
Polis tarafından öldürülen bir arkadaşınız olduğuna inanamıyorum.
I can't believe that you, of all people, are my biggest problem today, Jeffords.
Bugün en büyük sıkıntımın sen olduğuna inanamıyorum, Jeffords.
I can't believe you're really asking that.
Bunu gerçekten sormana inanamıyorum.
I can't believe you let her talk you into this.
Seninle bu konu hakkında böyle konuşmasına izin verdiğine inanamıyorum.
I can't believe you're screwing Walter Blunt.
Kusura bakma, Sophie. - Walter Blunt'la sikiştiğine inanamıyorum.
I can't believe you took a moment to stop here on the way.
Burada durmak için vakit ayırdığına inanamıyorum.
I can't believe you did all this.
Tüm bunları senin yaptığına inanamıyorum.
I can't believe you're already backing down.
Şimdiden sözünden döndüğüne inanamıyorum.
Because I don't believe you pretend to do good so you can get away with fucked up shit, Walker.
Çünkü senin iyi davrandığına inanmıyorum bu saçma sapan işlerden sıyrılıp gidebilirsin, Walker
I can't believe you told Ezra and lived to talk about it. I know.
- Ezra'ya söyleyip sağ kurtulduğuna inanamıyorum.
I can't believe it's really you.
Gerçekten sen olduğuna inanamıyorum.
I can't believe you brought home a Blutbad with 22 bucks.
Eve cebinde 22 dolarla bir Blutbad getirdiğine inanamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]