English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I can't hear you

I can't hear you translate Turkish

3,117 parallel translation
It's just you can hear rattling, and I shut it off.
Tıkırtı duyuyorsunuz sadece, ve ben de kapattım.
You know very well that I can't hear
Duymadığımı gayet iyi biliyorsun.
I can't bring it in, because as you can hear, it won't stop.
Getiremem, çünkü duyabileceğiniz üzere, susmuyor.
General, I can't tell you how happy I am to hear you say that, but you realize you're putting yourself on the line here.
General, bunu duyduğuma çok mutlu oldum ama kendinizi tehlikeye attığınızı bilmelisiniz.
I can't hear you!
Seni duyamıyorum!
- ♪ I can't escape from him - ♪ Whose is this voice you hear
- Ondan kaçamıyorum - Her solukta duyduğun,
I can't hear you. Hello?
Seni duyamıyorum.
I can't hear anything you guys are saying!
Söylediğiniz hiçbir şeyi duyamıyorum!
Sorry, I can't hear you.
- Üzgünüm seni duyamıyorum.
All right, hold on. I can't hear you.
Dur, seni duyamıyorum.
No, Jenna, I can't hear you.
Jenna duyamıyorum.
I can't hear you!
Duyamıyorum!
I can't hear you!
Duyamıyorum seni!
I-I-I can't hear you!
Sizi duymuyorum!
If your grades don't improve, and I mean immediately, you can forget about the band. Do you hear me?
Bir an önce notlarını yükseltmezsen unut sen o grubu.
I just told you that I can't punch you. Didn't you hear that as a warning?
Az önce "yumruk atamam" dediğime eminim beni duymadın mı?
Although you can't hear me, I'm glad I could talk face to face.
Beni duymasan da yüzüne bakarak konuşabiliyorum.
I can't hear you well.
Seni iyi duyamıyorum.
Min Soo, go outside and talk. You're whispering and I can't hear you clearly.
Min Soo, dışarıda konuş, çok sessiz konuştuğundan duyamıyorum.
I can't hear what you're say...
Ne dediğini duyamıyo...
I can't hear you over the sound of your robot being destroyed.
Robotunun dağılma sesinden dolayı duyamıyorum seni.
I know you can't hear me, but you can see me, so watch me!
Beni duyamadığını biliyorum fakat beni görüyorsun, beni izle.
Steph, I can't hear you. Who's that?
Steph, seni duyamıyorum.
I can't hear you.
Seni duyamıyorum.
I can't hear you, the phone's ringing.
Telefon çalıyor, seni duyamıyorum.
You know, I can't hear a word you're saying.
Biliyor musun, dediğinizden tek kelime anlamıyorum.
- You can. I just don't think anybody will hear you.
- Olur olmasına da kimsenin seni duyabileceğini sanmıyorum.
- I can't hear you.
- Seni duyamıyorum.
But you can't hear the Devil's voice. You can hear Pip's.
Şeytanın sesini duyamazsın ama Pip'i duyabilirsin.
No, hold on. I can't hear you.
Seni duyamıyorum.
So can you please pass this letter on and tell Claire that if I don't hear from her today, then I'll be in touch with social services and the police.
Bu mektubu Claire'e ulaştırıp, ondan yarına kadar haber alamazsam sosyal hizmetler ve polisle irtibata geçeceğimi söyler misin?
If I can't hear you, I can't help you.
Seni duyamazsam, yardım edemem.
Hold on, I can't fucking hear a thing you're saying.
Bir dakika, hiçbir şey duyamıyorum.
Sorry, I can't hear you.
- Affedersiniz, sizi duyamıyorum.
No, I literally can't hear you.
Hayır, sizi gerçekten duyamıyorum.
You know I can't hear a thing with these on.
Biliyorsun, bunlar kulağımdayken duyamam.
Fletcher, I can't hear you.
Fletcher, seni duyamıyorum.
– I can't hear you.
Seni duyamıyorum.
– I can't hear you over that...
- Seni duyamıyorum.
I can't hear you, wait.
Sizi duyamıyorum, bir saniye lütfen.
Come on, I can't hear you, louder!
Hadi seni duyamıyorum, daha yüksek!
I can't hear you. Dad, I'm in Valparaiso.
Baba, Valparaiso'dayım.
Yeah, I don't think they can hear you.
Seni duyabildiklerini sanmam.
I can't wait to hear what you've got to say for yourselves!
Savunmanızı bekliyorum!
- What? I literally can't hear you.
- Ne dediğini anlayamadım.
I can't hear you, nigger.
Seni duyamıyorum, zenci.
I see your lips moving, but I can't hear you.
Dudaklarının hareket ettiğini görüyorum ama sesini duyamadım.
I've got something to tell you,'cause you can't hear it from someone else, okay?
Sana bir şey söylemek istiyorum, bunu benden duy istedim, tamam mı?
I can't hear you.
Hemen. Seni duyamıyorum.
Don't yell, I can hear you.
Bağırma, seni duyabiliyorum.
Step in here so I can hear you. I can't...
Seni duyamıyorum, yaklaşsana biraz...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]