I can't say translate Turkish
8,248 parallel translation
Home, yes, that's what we all called it, though I can't say, to be honest, it ever felt that way.
Ülkemiz evet hepimiz böyle derdik. Buna rağmen dürüst olmak gerekirse hiç böyle hissetmediğimi söylemeliyim.
I can't even remember all the roles I've played.
Hatta oynadığım rollerin sayısını hatırlayamıyorum.
You know, I don't understand why women say you can't have it all.
Kadınlar neden her şeye sahip olamaz derler anlamıyorum.
I can still breathe, so I don't know if it counts as a panic attack if I can still breathe, but my heart is really... maybe slowed down.
Hâlâ nefes alabildiğime göre bu panik atak sayılmayabilir eğer hâlâ nefes alabiliyorsam, ama kalbim gerçekten... Belki de yavaşlamıştır.
Well, I don't know how to say this, but I can't work with him.
Bunu nasıl söyleyebilirim bilmiyorum ama onunla birlikte çalışamam.
There are things that I can't know about, things that you can't say out loud.
Hakkında hiç bir şey bilmediğim şeyler ve yüksek sesle söyleyemeyeceğin şeyler var.
And I can't say I don't want to, and maybe I will, but I don't know you at all.
Ben de bunu istemediğimi söyleyemem ve belki de söylerim ama seni hiçbir yerden tanımıyorum.
I can't say I know it.
Bildiğimi söyleyemem.
Well, I can't say that I'm not relieved that his death occurred on your watch and not on mine.
Benim nöbetimde değil de seninkinde.. .. ölecek olsa bile yine de rahat olduğumu söyleyemem.
You can't open it, but what would your report say if I opened it and I found it full of heroin?
- İyi, açamazsın ama ya ben açıp içinde eroin bulsam raporunda ne yazar?
♪ Can't say I'm not alive ♪
# Yaşamadığımı söyleyemem #
( school bell ringing ) Can I just say, I can't believe I got roped into doing this thing again...
Şunu söyleyeyim, inanamıyorum bu şeyi yaparken tekrar hayal kırıklığı yaşadım.
We make our own luck, so I say that it's good luck to kiss the bride before the wedding because then we can have that kiss that we can't have in front of our friends and family'cause they'd be too jealous.
Kendi şansımızı kendimiz yaratırız, bu yüzden düğünden önce gelini öpmenin iyi şans getirdiğini söyleyeceğim, çünkü bu sayede... çok kıskanacakları için arkadaşlarımız ve ailemizin önünde öpüşemeyeceğimiz şekilde öpüşebiliriz.
That I can't say.
Orasını bilemem.
I can't believe I'm about to say this, but...
Bunu söyleyeceğime inanamıyorum ama ilk Atlıyı bulmuş olabiliriz.
He's also a man you can trust, and I say that as someone who doesn't trust easily...
Ayrıca güvenilir birisidir. Bunun yanında başkalarına kolay kolay güvenemez.
There isn't anything that you can say to me that I don't already know.
Söyleyebileceğin ve benim zaten bilmediğim hiçbir şey yok.
Yeah, I can't say we're on the best of terms.
Evet, şu an aramız pek iyi sayılmaz.
- I can't say it enough.
Ne kadar söylesem az.
Why can't I help you? You can help me by doing what I say.
Sana ne diyorsam onu yap.
Can't say that I would feel any different if I was in your boat.
Yerinde olsam ben de senin gibi hissederdim.
What I can't figure out is why you didn't say anything When I told you about the driver's license
Çalınan ehliyetten bahsettiğim zaman
Can't say I know those names, John.
O isimleri tanıdığımı söyleyemem, John.
I can't say.
- Söyleyemem.
Honestly, sir, without proper intelligence, I can't say better than 50 / 50.
Dürüst olmak gerekirse efendim, gerekli istihbarat olmadan... % 50'den fazla diyemem.
- Well, I can't say it'll be OK.
- İyi olacaksın diyemem..
I can't say it was all easy, or without adventure... ♪ She's mine ♪
Her şey kolaydı diyemem, ya da olaysız...
I can't say for sure. But Ali's probably cut him loose by now.
Net bir şey diyemem ama doğruysa bile Ali çoktan sepetlemiştir.
Can't say that I miss him.
Pek de özlediğim söylenemez.
I find them peaceable folk, mostly, which a man can't say about all his neighbours.
Çoğunlukla onları barışsever insanlar bulurum ki insan tüm komşuları hakkında böyle söylemez.
I can't believe a word you say.
Söylediğin hiçbir şeye inanamam.
I just can't say for sure.
Ama kesin bir şey diyemem.
I climb up the hill and see if it can be done.
Tepeye tırmanmaya çalışayım, oluyor mu olmuyor mu görürüz.
I can say with confidence that they didn't think about the people.
Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki insanları düşündükleri falan yoktu.
If you don't want to talk, OK. But I hope that you do talk because you can, and because I'm interested in what you have to say.
Konuşmak istemezseniz, sorun değil yapabileceğinizden ve söyleyeceklerinizle ilgilendiğimden konuşacağınızı umuyorum.
I can't say I am surprised.
Şaşırdığımı söyleyemem.
I'm gonna say this because I can't help myself, but look...
Bunu söyleyeceğim çünkü kendime engel olamıyorum.
You can't say I didn't keep up my end of the bargain.
Sözümü tutmadığımı söyleyemezsin artık.
I can't say it enough...
Yeterince söylediğimi sanmıyorum.
I can't say, it could get you in deep shit.
- Ne? Söyleyemem, başını belaya sokabilir.
Though I can't say it's enjoyable.
Yine de eğlenceli olduğunu söyleyemem.
But I dare say there are those who've remarked it can't be both.
Ama ikisinin bir arada olmayacağı belli şeylerin olduğunu söyleyebilirim.
Can't say I didn't deserve it, though.
Hak etmedim de diyemem ya.
Well, I can't really say I'm in the mood, mate.
Pek havamda değilim dostum.
Now, I can't say what's gonna happen
Şimdi, hapise döndüğünde...
We don't know exactly how this is gonna play out, But I can say that we've explored Every possible scenario, and we're prepared for it.
Nasıl olacağını tam olarak bilmiyoruz fakat bütün olası senaryolar üzerinde çalıştık ve buna çok iyi hazırlandık.
And you can say I don't have guts, but the fact is I will never cross it.
Bana korktuğumu söylüyorsun ama, ben sadece bardağı taşırmıyorum.
The way the jets are built, if I'm too short, I can't even reach the pedals.
Jetler için fazla kısayım. Pedala bile erişemiyorum.
Ah. Can't say I'm surprised.
Şaşırdığımı söyleyemem.
I can't say that I have, no.
- Asıldığımı söyleyemem, hayır.
I don't know why I... I can always say things in weird times, but...
Bilmiyorum neden böyle şeyleri her zaman tuhaf zamanlarda söyleyebiliyorum ama...
i can't say it 33
i can't say no 22
i can't say anything 38
i can't say for sure 34
i can't say that 38
i can't say i'm surprised 33
i can't say i blame you 25
i can't say that i do 23
i can't say i have 18
i can't say that i have 23
i can't say no 22
i can't say anything 38
i can't say for sure 34
i can't say that 38
i can't say i'm surprised 33
i can't say i blame you 25
i can't say that i do 23
i can't say i have 18
i can't say that i have 23
i can't 15664
i can't take it anymore 303
i can't wait to see you 50
i can't talk right now 218
i can't hear you 865
i can't take it 249
i can't stand it 217
i can't believe it 1829
i can't tell you 532
i can't wait 554
i can't take it anymore 303
i can't wait to see you 50
i can't talk right now 218
i can't hear you 865
i can't take it 249
i can't stand it 217
i can't believe it 1829
i can't tell you 532
i can't wait 554