I can't tell him translate Turkish
707 parallel translation
When he's that scared... I can't tell him to believe me...
Bu kadar korkarken bana inanmasını isteyemem.
[diplomat] In regard to this guy you asked me to look into, unfortunately, there doesn't seem to be anything I can tell you about him.
Araştırmamı söylediğin bu adamla ilgili olarak... Maalesef öyle görünüyor ki hakkında söyleyebileceğim hiçbir şey yok.
Tell him it's vital, because I can't find Dr. Ranger.
Hayati olduğunu söyleyin, çünkü Dr. Ranger'ı bulamıyorum.
It's him that's done that, and more as I can't tell you, sir.
Bunu yapan o, ve daha neler yapıyor, efendim.
Tell him I can't see him.
Onu göremeyeceğimi söyle.
Tell him I can't see him now. Impossible.
Şu an görüşmemin imkansız olduğunu söyle.
You tell the general she's busy now and can't see him.
Şimdi meşgul olduğunu ve General'i göremeyeceğini söyle.
I can't tell him.
İtiraf edemem.
- I'll tell him again you can't report.
- Gelemeyeceğinizi söyleyeceğim.
- I can't, either. - You won't tell him they're from me?
Benden olduğunu söylemeyeceksin, değil mi?
I climb poles to put up wires so that some broker in New York... ... can call some guy in Los Angeles and tell him he's been wiped out.
New York'taki borsacı Los Angeles'teki müşterisiyle haberleşsin diye direklere tırmanıp tel çekiyorum.
I'll tell him that I love him... and then he can't marry.
Eğer ona, onu sevdiğimi söylersem evlenemez!
You can tell him from me, any husband who stays away from a wife at a time like this... I can't say I've got any use for him.
Böyle bir zamanda karısının yanında olmayan bir koca... işe yaramaz biridir.
- Hello. Agatha, this time you've got to tell him. I just can't stand it.
Agatha artık söylemelisin, dayanacak takatim kalmadı.
If I don't know what Mr. Beecher looks like... the only way I can tell it's him is if he wears a white carnation.
Bay Beecher'ı tanımadığıma göre... yakasına beyaz karanfil takıyorsa kim olduğunu anlarım.
- Don't tell him. I can't bear any more.
- Ona söyleme. Artık dayanamıyorum.
I can't tell him that.
Ona bunu söyleyemem.
You'll tell me that you can't do it... that you can't live without him, but I'm sure... 15.000 will be enough?
Bana bunu yapamayacağınızı onsuz olamayacağınızı söyleceksiniz ama 15,000'in yeterli olacağından eminim!
I wanted to tell him myself, but when a fellow's your own brother... there ain't much you can say. I'm going into Elkville on a little business.
Bunu kendim söylemek isterdim ama, bir kişi sizin erkek kardeşiniz se söylenecek pek birşey yoktur.
Oh, I can't tell him.
Ha! Ona söyleyemem.
Tell him I can't get to London. He's to meet me in Canterbury.
Londra'ya gelemediğimi, benimle Canterbury'de buluşmasını söyleyin.
But I tell you I just can't stand having him near me.
Size söylüyorum, onun yakınımda olmasına katlanamam.
Now I can't tell him different... can I?
Şimdi ona o şekilde anlatamam, değil mi?
I never saw her again. We can't tell anybody, otherwise they'll take him.
Kimseye söyleyemeyiz yoksa biri elimizden alır.
Tell him I can't.
Ona görüşemeyeceğimizi söyle.
You can tell Armin and tell him this - I ain't aiming'to go to no gallows alone.
Armin'e anlatıp ona bunu söyleyebilirsin- - Ben yalnız hiçbir dayak yemem için aimin değilim.
You can't tell me about Danning, I know all about him, Tip.
Bana Danning'i hiç anlatma,... onu çok iyi tanıyorum, Tip.
And I can't force him Unless I tell him about 776.
776'dan bahsetmeden de onu zorlayamam.
But if I can't find him I can't tell him.
Ama onu bulamazsam söyleyemem.
I can't tell him!
Ona bir şey söyleyemem.
I can't tell, but if he wants to make trouble... we'll give him trouble.
Bilmiyorum ama olay çıkarmak istiyorsa, ben ona olay çıkarırım.
I can't wait to tell him.
Ona söylemek için sabırsızlanıyorum.
Hmm. "I can't tell you how miserable I feel for him."
"Onun için ne kadar üzüldüğümü anlatamam."
I can't tell you anything about your father because I never saw him.
Baban hakkında sana hiç bir şey söyleyemem çünkü onu hayatımda hiç görmedim.
I don't think I can tell you when you feel like you do about him...
Onun hakkında böyle hissederken sana anlatabileceğimi sanmıyorum...
Why can't I go right to him and tell him?
Niye ben direk gidip ona kendim anlatmıyorum?
I'll call him and tell him we can't make it.
Onu arayıp, gelemeyeceğimizi söyleyeceğim.
You can tell your brother from me that if he kills again I don't want him in this valley.
Eğer yeniden cinayet işleyecekse Onu bu vadide görmek istemiyorum.
No need to tell him that, I should think it can't do any good.
Bunu ona söylemeye gerek yok sanırım.
Tell him I have been detained and can't get there right away or I would have picked it up myself.
Alıkonulduğumu ve oraya hemen gelemeyeceğimi söyle. Yoksa gider kendim alırdım.
Tell him I can't speak to him now because...
Meşgul olduğumu söyleyin! Çünkü...
Yes. Then perhaps you can tell us where he lives, where we can find him. I don't know.
Bu hâlde bize onun nerede oturduğunu ya da onu nerede bulabileceğimizi söyleyebilirsiniz.
I can't tell him.
Ona söyleyemem.
You tell him, Katasonych, I can't go to the rear!
Sen söyle, Katasonych, geriye gidemem!
If you do, I'll tell him I can't.
Senin izin verdiğini ona söylemem.
He was bigger than you and had a bigger wallet, but I tell you, when you ain't being a pain, you remind me of him.
Senden daha büyüktü ve cüzdanı daha şişkindi ama doğrusu, canımı sıkmadığın zaman, bana onu hatırlatıyorsun.
And I can't tell him or explain it.
Ona söyleyemiyor ya da anlatamıyorum...
Tell him I can't insult the owner with such an offer.
Böyle bir teklifin mal sahibine hakaret olacağını söyle.
I had no right to tell him that, but those men can't go through another fight.
Onlara doğru söylemek zorunda değildim ama onlar artık başka bir savaşa giremez.
- I can't tell him anything, Jim.
- Ona hiçbir şey söyleyemem.
Enough, I can't see him suffer like this, I'll tell you all.
Yeter, Onu böyle acı çekerken görmeye dayanamam, herşeyi söyleyeceğim.
i can't 15664
i can't take it anymore 303
i can't wait to see you 50
i can't talk right now 218
i can't hear you 865
i can't take it 249
i can't stand it 217
i can't believe it 1829
i can't tell you 532
i can't wait 554
i can't take it anymore 303
i can't wait to see you 50
i can't talk right now 218
i can't hear you 865
i can't take it 249
i can't stand it 217
i can't believe it 1829
i can't tell you 532
i can't wait 554
i can't breathe 689
i can't see 575
i can't sleep 442
i can't stay mad at you 19
i can't do this anymore 331
i can't see shit 25
i can't remember 638
i can't see you anymore 48
i can't help it 628
i can't explain it 227
i can't see 575
i can't sleep 442
i can't stay mad at you 19
i can't do this anymore 331
i can't see shit 25
i can't remember 638
i can't see you anymore 48
i can't help it 628
i can't explain it 227