I can do both translate Turkish
266 parallel translation
I can do both, but I won't take anything from them lugs.
İkisini de yapabilirim ama o aptallardan bir şey almayacağım.
- I can do both. - Good.
- İkisi de uygun benim için.
Well, maybe I can do both.
Belki ikisini de yapabilirim.
- I can do both.
- İkisini de yapabilirim.
This is the'90s - the 1990s, in point of fact - and I can do both.
90'lı yıllardayız. 1990'lardayız hatta. İkisini birden yapabilirim.
I CAN DO BOTH.
İkisini de yapabilirim.
Second, I can do both.
İkisini de yapabilirim.
Just a few more days, Alex, before you turn him over. Just a few more days, and then if I can't do anything, if we both can't, then you can call the police.
Onu teslim etmeden önce birkaç gün daha sadece birkaç gün, sonra eğer başaramazsam eğer ikimiz de başaramazsak, polisi o zaman ararsın.
I can't do both.
İkisini beraber yapamam.
I believe in a God who can make a whale and who can make a man, and make both do what he pleases.
Ben balinayı yaratabilen, insanı yaratabilen, ve isteklerini yapmaları için ikisini de yaratabilen tanrıya inanıyorum.
I want to do all I can to help you both.
İkinize de yardım edeceğim.
- I can do it with both hands.
- Bunu iki elimle de yapabilirim.
I can't do both.
- İkisine de gidemem.
Listen, I tried, but I just can't do both.
Bak, ikisine birden katılamam.
- I can't do both.
- İkisini aynı anda yapamam..
THE USE OF LOVE- - I CAN'T DO BOTH THINGS AT ONCE.
Sevginin kullanımı... İki şeyi birden yapamam.
I just have to time you on this maze, and we can both do something we enjoy.
- Sadece bu labirente biraz zaman ayırmanı ve beraber eğlenmemizi istiyorum.
I believe in Paradise and Hell. And I do believe that both can be earthly.
Cennet ve cehenneme inanıyorum, her ikisinin, dünyada var olabileceğine de!
Nightengale, we both know there's nothing I can do legally.
Nightengale, ikimiz de yasal olarak bir şey yapamayacağımı biliyoruz.
I think we also both know he can do a lot of damage on his way down.
Bu çöküş sırasında birçok hasara sebep olabileceğini de biliyoruz sanırım.
I can't decide, but I think I'll just go ahead and do both.
Karar veremiyorum. Sanırım ikisini birden yapacağım.
I can't let you do this. you're both insane!
Bunu yapmana izin veremem. İkiniz de delisiniz!
- I can't do both?
- İkinizle birden takılamaz mıyım?
No. I doubt that. But I do think we can both grasp the...
Pek sanmam, ama ikimiz de bir şeyi anlayabiliriz.
You're both unhappy And I am too I can't do this anymore We must split up
İkiniz de mutsuzsunuz. Ben de öyleyim. Artık burada kalamam.
There's a little dance that goes with that, but I can't do them both at the same time.
Bunun bir de dansı var ama ikisini aynı anda yapamam.
We both know Alex. I think we can trust that he'll do the right thing, don't you?
İkimizde Alex'i tanıyoruz. doğru şeyi yapacağına inanmalıyız, değil mi?
- I can't remember much about it, to tell you the truth, but I do remember that you and Tony both laid down your lives for me.
Bu çok kolay. Öyle mi?
However if I do this you and I both know that I can never return to England with honor.
Ancak bunu yaparsam ikimizde biliyoruz ki, İngiltere'ye şerefimle dönemem.
Wait. There's no reason why I can't do both.
Neden ikisini de yapmıyorum ki?
And i still got straight as. Now don't tell me you can't find time To do both things.
Bana ikisini birden yapmak için zaman bulamadığını söyleme.
But Elizabeth and I are both adults and so I don't think there's really anything you can do about it.
Ama Elizabeth ve ben yetişkin insanlarız o yüzden de bu konuda yapabileceğin herhangi bir şey olduğunu sanmıyorum.
I wanna hear you both out and do this in a civil and constructive manner so that I can give you both the time and attention you deserve.
İki taraf da meseleye medeni bir şekilde yaklaşırsa, iki tarafı da dinlemek isterim. Böylece iki tarafa da hak ettiği ilgiyi göstermiş olurum.
If you can do it in less than an hour, I'll buy you both dinner.
Eğer bir saatten daha kısa sürmesini sağlarsanız ikinize de akşam yemeği ısmarlarım.
He will be very upset with both of us, but I can do it.
İkimiz içinde hayal kırıklığına uğrayacaktır, ama bunu yapabilirim.
I can't do both.
İkisini aynı anda yapamam.
Then I guess we're just gonna have to do spinals on you both so we can run a DNA analysis.
Öyleyse, sanırım DNA analizi yapmak için ikinizden de örnek almamız gerekecek.
And I can do it because we both know I have many skills.
Ve bunu yapabilirim. Çünkü ikimiz de iyi biliyoruz ki, bir çok yeteneğim var.
We both knew the risks when we started out. I can do this.
Başladığımızda risklerin ne olduğunu biliyorduk bunu yapabilirim.
There's nothing I can do that'll convince you that I'm clean. It's unhealthy, Roger. It means we're both hooked.
Yaptığın herey için suçlanacaktın.Sana kimse inanmayacaktı.Bense temiz biri olarak bütün Sağlığına dikkat et Roger koridordan dikkatlice geçeceksiniz.
I want to do whatever I can for both of you!
İkiniz için de elimden geleni yapmak istiyorum!
Why can't I do both?
Neden her ikisini de yapamıyorum?
Look, I hate to do this, but you and I both know that Ryan can be unpredictable at times.
Bak, bunu yapmaktan nefret ediyorum ama ikimizde biliyoruz ki böyle zamanlarda Ryan'ın sağı solu belli olmaz.
It's going to be tough on the both of us, but I really want to do this, so can't you find a way to get through it?
Biliyorum. İkimiz için de zor olacak ama bu işi yapmayı çok istiyorum. Bir şekilde idare edemez misin?
I just want you to understand that you can do both.
Sadece ikisini de yapabileceğini anlamanı istiyorum.
If I were to describe to you an insect that can grow up to 8 inches in length, has perfect 360-degree vision, lightning-fast reflexes both in attack and in defense, what do you think such an insect would look like?
Eğer size, 20 santime kadar büyüyebilen, 360 dereceyi mükemmel bir şekilde görebilen, hem saldırıda hem savunmada şimşek hızında refleks gösterebilen bir böceği tarif edecek olsaydım, sizce böyle bir böcek neye benzerdi?
I can do them both together.
İkisini bir arada yapabilirim.
I don't see why a girl can't do both.
Neden ikisini birden yapamadığımı anlamıyorum.
Lana, you and I both know that Clark can do this job.
Lana, ikimiz de Clark'ın bu işi yapabileceğini biliyoruz.
I'll do everything I can to help you both.
Size yardım edebilmek için her şeyi yapacağız.
You both are really, really great... and I love you, but you can't do this.
İkiniz de gerçekten çok çok iyisiniz... ve sizi seviyorum, ama bunu yapamazsınız.
i can't 15664
i can 2958
i can't take it anymore 303
i can't wait to see you 50
i can't talk right now 218
i can't hear you 865
i can't take it 249
i can't stand it 217
i can't believe it 1829
i can't tell you 532
i can 2958
i can't take it anymore 303
i can't wait to see you 50
i can't talk right now 218
i can't hear you 865
i can't take it 249
i can't stand it 217
i can't believe it 1829
i can't tell you 532
i can't wait 554
i can't breathe 689
i can't see 575
i can do it 822
i can't sleep 442
i can't stay mad at you 19
i can't do this anymore 331
i can't see shit 25
i can't remember 638
i can't see you anymore 48
i can't breathe 689
i can't see 575
i can do it 822
i can't sleep 442
i can't stay mad at you 19
i can't do this anymore 331
i can't see shit 25
i can't remember 638
i can't see you anymore 48