English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I can do this

I can do this translate Turkish

11,696 parallel translation
I can do this.
Bunu yapabilirim.
Give me half an hour so I can do this right.
Bana yarım saat, ver ki doğru bir şekilde yapayım.
It's okay, I can do this in 20.
Yirmi dakika içinde gidebiliriz.
I can do this on my own.
Bunu tek başıma yapabilirim.
I can do this all day, baby.
Bütün gün dövüşelim.
I don't know if I can do this.
Bunu yapabilir miyim bilmiyorum.
Please, Jason, just stay one more day so I can do this.
Lütfen, Jason, bir gün daha kal böylece bunu yapabileyim.
I don't know if I can do this.
Bunu başarabilecek miyim bilmiyorum.
I'm okay. I can do this, Doctor Conrad.
- Görüşürüz o hâlde.
This is Gordon, man. I know this is hard, but Gordon's dead, and there's nothing we can do to bring him back to life.
- Zor olduğunu biliyorum, ama Gordon öldü ve onu hayata döndürebilmek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
I can't do this. I have to tell.
Bunu yapamam, bunu söylemeliyim.
I'm sorry, I-I can't do this.
Üzgünüm. Daha fazla devam edemeyeceğim.
Sorry, mate, I can't do this, this is crazy school.
Üzgünüm dostum, yapamam, deli saçması bu.
I can't do this without him.
Bunu sensiz başaramam.
- I can't do this. This is crazy school.
- Yapamam, deli saçması bu.
And they can say, "Oh, you really believe that Manitowoc Police Department and the FBI and everybody came in and they set this all up just to have Steven Avery guilty of this thing?" Yes, I do.
İsterlerse "Manitowoc Polis Departmanının Ve FBI'ın ve herkesin bunu Steven Avery'yi suçlu bulmak için Kurduklarına inanıyor musun?" Evet, inanıyorum.
[Steven on phone] You know, I always get my chances where... yeah, I'm gonna get out, and then this stuff comes and I can just see that they're trying to do their damnedest to keep me in.
Tam içimden diyorum ki "Evet, buradan çıkacağım", sonra birden ortaya bir şey çıkıyor ve beni içeride tutmak için ellerinden geleni ardlarına koymadıklarını görüyorum.
Because the thought of him being innocent of this crime, um, and sitting in prison again... for something he didn't do, and now for the rest of his life without a prayer of parole, um... I can't take that.
Çünkü bu suçu işlemediği hâlde yeniden hapse atıldığı ve işlemediği bu suç yüzünden bu kez şartlı tahliye olmaksızın ömrünün geri kalanını hapiste geçireceği düşüncesini yüreğim kaldırmaz.
I can't do this anymore, Newt.
Artık bunu yapamam Newt.
I can't watch you do this to yourself anymore.
Kendine yaptıklarını izleyemem artık.
I think we can really do this.
Bence cidden yapabiliriz bunu.
I can't do this.
Bunu artık yapamam.
I can't do this.
Yapamam.
This is the best I can do. "
Elimden gelenin en iyisi bu.
Rick, I can't do this. I can't d...
Rick, yapamam!
No, I can't do this.
Hayır, bunu yapamam.
Well the truth is, I haven't, but you and me can do this together... because knights in shining armour don't exist any more.
Gerçek şu ki başaramadım ama bunu birlikte başarabiliriz. Çünkü artık parlak zırhlı şövalyeler yok.
I've got the login info, if you wanna crack open your computer, we can do this!
Giriş bilgisini aldım eğer bilgisayarını açıverirsen bu işi yapabiliriz!
- I can't do this, I'm not...
- Bunu yapmayacağım, Ben...
I can't do this anymore.
Artık bunu yapamam.
I can't do this right now.
Bunu şimdi yapamam.
I can't do this around the house.
- Bunu evin çevresinde yapamam.
Why? I can't do this.
- Bunu yapamam.
Listen, Chuck. I can't do this.
Dinle Chuck, bunu yapamam.
I can't do this.
Uğraşamam.
Vinny. I can't do this without giving you an anesthetic.
Vinny, sana anestezi uygulamadan yapamam bunu.
I deal with parents every day who should have never brought a life into this world, but most of them are poor or addicts, which I don't forgive them for, but I can understand why it might be hard for them to do the right thing.
Her gün bu dünyaya asla birini getirmemesi gereken ailelerle uğraşıyorum. çoğu fakir ya da bağımlı ki bunun için affetmiyorum ama yine de doğruyu yapmanın onlar için zor olacağını anlıyorum.
I've seen what this guy can do.
Bu adamın neler yapabileceğini gördüm.
- I can't do this...
- Bunu yapamaya...
I can't do this.
Yapamayacağım.
You know what you can do, you can burn this whole place down so I don't have to do this fucking nostalgia night.
Ne yapabileceğini biliyorsun, burayı komple yakabilirsin böylece bu boktan nostalji gecesini yapmak zorunda kalmam.
I can't believe I'm about to do this.
Ben inanamıyorum Bunu yapmak üzereyim.
I can't do this.
Bunu yapamam.
Find my family, I can't do this.
Ailemi bulmak... bunu yapamam.
- Andrew, I can't, I can't do this now.
Andrew, şu an bunu yapamam.
- What do you mean, you can't do this now? Look I just want to talk to my daughter for a second.
Bak, sadece kızımla birkaç saniye konuşmak istiyorum.
Now, I need to get going, so can we do this please?
Hemen gitmem gerek, o yüzden şu işi halledebilir miyiz lütfen?
- I can't do this.
Yapamam.
I have a trial in two days that I'm not prepared for so I can't do this with you today.
Top çizgiyi geçmedi. Gol geçerli değil! Ne?
You know, I can't do this.
Bence esmerliği az bile. - Hindistan'da saat kaç?
Everything you do in there I have to explain to a room full of men whose first and last question is, "How can this be used against us?"
Orada yaptığınız her şeyi, ilk ve son sorusu "Bu aleyhimize nasıl kullanılabilir?" olan bir oda dolusu adama açıklamak zorundayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]