I work with him translate Turkish
569 parallel translation
I work with him at the station.
TV de onun yanında çalışıyorum.
I work with him.
Orada çalışıyorum.
I work with him.
Birlikte çalışıyoruz.
I work with him.
Onunla çalışıyorum.
He's on special leave to work with us and I expect you to give him your fullest cooperation.
Bizimle çalışmak için özel izinle geliyor. Senden en yüksek seviyede işbirliği bekliyorum.
I know one of them. Used to work with him.
Onlardan birini tanıyorum.
- With him, I don't think it'll work.
- Bunun işe yarayacağını sanmıyorum.
I hope you may be able to work with him again.
Onunla yine iş yapabileceğinizi umarım.
I tried to picture him in love with somebody, but it didn't work.
Onun birine aşık olduğunu gözümde canlandırmaya çalıştıysam da olmadı.
I have never discussed an author's work with him.
Bir yazarın kitabını şimdiye kadar hiç kendisiyle tartışmadım.
I wanted to go with him, but he had work to do.
Onunla gitmek istedim. Ama sığırlarını satmaya götürmeliydi.
That's enough. I know you'll never work with him again.
- Yeter bu kadar.Bir daha asla onunla çalışmayacağını biliyordum
So I couldn't work with him in his bakery.
Bu yüzden onun fırınında çalışamadım.
I have to work with him.
Onunla çalışmak zorundayım.
I wanted to marry him, to work with him.
Onunla evlenmek, onunla çalışmak istedim.
I told her to work with him.
Onunla çalışmasını ben söyledim.
You can come with us, but if you want to wait, then tell him, that I'll never work with him anymore.
Bizimle gelebilirsin. Onu beklemek istiyorsan,... Onunla asla çalışmayacağımı söyle ona.
I don't know, work it out with him.
Bilemiyorum. Bunun onunla çözebilirsin.
Once, I reproached him with forgetting his work.
Bir kez, işini unuttu diye azarladım.
I used to work with him, ride with him.
Onunla birlikte çalıştım, ata bindim.
Well, I used to know a man who knew how to live with his hurt and make his pain work for him.
Acıyla nasıl yaşayacağını ve onu kendi lehine çevirmeyi bilen bir adam tanıyordum.
But I do not want to work with him.
Artık onunla çalışmak istemiyorum.
I promised I'd work with him.
Onun için çalışacağımı söyledim.
I want you to stay with him until he finishes his work, and then I want you to bring the answers to me.
İşini bitirene kadar yanında kalmanı sonra da cevabı bana getirmeni istiyorum.
I'd like to work with him if you let me.
Eğer sende istersen onu çalıştırmak isterim.
And I think that when Christina and I and your mother have time to work on him, you'll have no problem with your father.
Ve Christina, ben ve annen ikna etmek için zaman bulduğumuzda babanla da sorunun kalmayacak.
If it doesn't work out with him, I need you as a spare.
Onunla yürümeyeceğini düşünerek sizi, el altında tutuyorum.
I can't work with him.
Hop! Onunla bir şey yapmak imkansız!
I cannot work with him.
Onunla çalışamam.
I can't work with him around.
O etraftayken çalışamam.
If he isn't, he will be after I have a chance to work with him for a couple of days.
Değilse bile, üzerinde bir kaç gün çalışma fırsatı bulduktan sonra öyle olacak.
I want to work with him
Onunla birlikte çalışmak istiyorum.
- I'll be happy to work with him.
- Peki, işbirliği yapacağım.
I work with him, don't I?
- Nereden biliyorsun?
Listen, he doesn't think I'm good enough to work with him.
Dinle, benim onunla çalışmak için yeterince iyi olmadığımı düşünüyor.
When did I work with him...?
Onunla 20 yıl önce oynamıştım...
Hey look, if you don't want to work with this fucking nut for some reason, I'll buddy up with him, all right?
Hey dinle, bir nedenden bu kaçıkla çalışmak istemezsen ben onunla ortak olurum, tamam mı?
I'm sure I could work something out with him.
Sanırım, adamla işbirliği yapabilirim.
I looked for him, but with all the work I didn't have time...
Onu aradım ama bunca işin arasında çok vaktim olmadı...
I hope to tackle him with Gecko, who should attack from above to the below I will attack his lower part of body It'll work this way
Bence onunla dövüşürken... sen yukardan saldır... bende aşağıdan... böylece onu yenebiliriz
Suddenly, I remembered the theory of my friends'doctor - an observant and philosophical doctor whose work at the hospital put him in daily contact with unwed mothers, prostitutes, with all the shame and misery of women,
Aniden, arkadaşımın doktorunun tavsiyesini hatırladım - hastanede çalışan gözlemci ve felsefeci doktor.. hasta annelerle onu günlük temas içerisine sokmak, fahişeler, tüm utanç ve sefaletiyle, zavallı kadınlar, cebinde para ile..
Well, I went out with him one night, and he got us six nurses by himself, and four of them couldn't report to work the next morning.
Onunla bir gece dışarı çıkmıştım ve tek başına bize 6 hemşire bulmuştu aralarından dördü bir sonraki gün işe gidememişti.
Mr. Walker... I have spent a lifetime... trying to persuade the white man that he needn't fear us... that all we wanted was a chance to work... and prosper beside him... and enjoy with him the fruits of this great land.
Bay Walker... bütün ömrümü... beyaz adamları, bizden korkmalarına gerek olmadığına... tek istediğimizin iş bulup... onlarla birlikte refaha kavuşmak ve bu yüce toprakların nimetlerinden... onlarla birlikte yararlanmak olduğuna ikna etmek için harcadım.
I help him with work.
İşte ona yardım ediyorum.
He gets narked if I work at home and I can't be bothered arguing with him.
Evde çalışmamdan rahatsız oluyor ve onunla tartışarak canımı sıkamam.
Tell him to wait for me until I'm done with work.
Söyle ona beni beklesin paydos edene kadar.
I've been blending up these shakes... with bananas and chocolate syrup... and making him drink them on the way to work.
Ben de muzla çikolata şurubunu güzelce karıştırıp işe giderken yolda içsin diye yanına veriyorum.
- I'll work with him.
- Onunla doğrudan çalışırım.
This is the first day of work I've missed the whole time I've been with him.
Bunca zamandır onun yanındayım buğun ilk kez bir hata yaptım.
But... - Don't know how you work with him.
- Onunla nasıI çalışabildin?
I was up to my knees in rice paddies... with guns that didn't work, going up against Charlie... slugging it out with him, while pussies like you... were back here partying', puttin'headbands on... doin'drugs, listening to the goddamn Beatle albums!
Dizlerime kadar pirinç tarlasında çalışmayan bir silahla, Charlie'ye karşı giderken..... sizler gibi tembellik edip parti yapıp, saç bantlarını takıp uyuşturucu içip, lanet olası Beatle albümlerini dinlemiyorduk!
i work for a living 16
i work here 240
i worked hard 20
i work alone 58
i work for the government 18
i work hard 45
i work out 41
i worked 44
i work for you 30
i work nights 19
i work here 240
i worked hard 20
i work alone 58
i work for the government 18
i work hard 45
i work out 41
i worked 44
i work for you 30
i work nights 19
i work for him 28
i work 156
i work there 30
i work for mr 21
with him 285
i worry about you 87
i worship you 17
i worry 64
i work 156
i work there 30
i work for mr 21
with him 285
i worry about you 87
i worship you 17
i worry 64