I would have called translate Turkish

Had she chased me from my castle or I was noticed I would have called her much worst names... than a heretic.

Beni de kendi kalemden kovalasaydı ben de ona kâfirden daha kötü sıfatları yakıştırırdım.

Then on the third day, I would have called you.

Üçüncü günde ben seni arardım.

Scumbag, Grass, That's what I would have called you!

Bok çuvalının tekisin! İşte sana bu yüzden öyle diyorum!

I would have called you, but then I perceived Dudu the maid also enter the camp.

- Evet. Sizi arayacaktım, ama sonra fark ettim ki, hizmetçi Dudu da kampa giriyor.

I am sorry, Monsieur DuBruis, I would have called you, but I was afraid you wouldn't see me, and I had to see you. Well...

Özür dilerim, Mösyö DuBruis, sizi arayabilirdim fakat sizi görmek zorunda olduğumdan, görüşmek istememenizden korktum.

- I would have called but...

- Telefon ederdim ama...

Of course not, I would have called you.

Elbette almadım, alsam sizi arardım.

I would have called you sooner or later.

Seni eninde sonunda arayacaktım.

I would have called but your number's not listed.

Arayacaktım ama numaranız kayıtlı değil.

I would have called you a lot sooner, but I was out at sea.

Seni çok daha önce arardım, fakat denizdeydim.

I would have called, but I didn't have your number.

Önceden arardım ama numaran bende yoktu.

I would have called you but how could I?

Seni arayacaktım ama nasıl arayabilirdim?

I would have called it Rust and Rims.

Ben olsam adını pas yığını koyardım.

I would have called you at home, but I lost your number.

Seni aramak istedim, ama numaranı kaybetmişim.

I would have called you except you never told me where you lived or where your office was.

Seni arayacaktım ama nerede yaşadığını ve ofisinin nerede olduğunu hiç söylemedin bana.

If I was you last night, I would have called every broad I knew who wasn't related to me by blood.

Dün gece senin yerinde ben olsaydım... kan bağım olmayan her kadını arardım.

I would have called.

Telefonum olmadığı için haber veremedim.

If I wanted a kiss, I would have called your mother.

Öpücük isteseydim anneni çağırırdım.

I would have called, but you disappeared on me.

Seni arayacaktım ama kaybolup gittin.

I would have called the police, but they might not get around to look.

Polisi arardım ama bilemiyorum. Belki siz söylemezseniz gidip bakmazlar.

If you had been in the clear, you would have called the cops the minute I walked in.

Bunu biliyorum.

"Lf," that's a big word. But it's true, Lafe. That's strange back home, if I'd called a man by his first name after only knowing him for two days, people would have been shocked.

Bu büyük bir dünya lafe ama bu gerçek bu çok garip eğer ilk ismini söylersem eve git.

I thought Doyle would be here by the time the trunk left, or I'd have called the police.

Sandık gidene kadar Doyle'un geleceğini düşünmüştüm yoksa polisi arardım.

Why would I have called the paper if we had an understanding?

Onunla aramda bir anlaşma olsa, neden gazeteyi çağırayım ki?

You could have called me and I would have helped.

Beni arasaydınız.. .. size yardım ederdim.

I would've given a thousand rubles to have seen with my own eyes how you walked beside that man after he called you a murderer to your face and you didn't dare ask him anything.

Şu adam, yüzünüze karşı "Katil!" diye bağırdığı halde, kendisine hiçbir şey sormaya cesaret edemeden onunla nasıl birlikte yürüdüğünüzü kendi gözlerimle görebilmek için bin ruble verebilirdim!

They gave me the name of this tutor... so I called him up. He told me to come over on Saturday. I don't suppose you'd have time... to come over with me, would you?

Bana bu özel öğretmenin adını verdiler... ben de telefon ettim... bana Cumartesi gelmemi söyledi... benimle gelmek için zamanın olduğunu... sanmıyorum, ama gelirmisin?

But the songs would be like... I think the English have a song called "Roll Me Over in the Clover", and you go "One, two, three, four..."

Ama şarkılar şöyle olurdu... Sanırım İngilizlerin "Roll Me Over in the Clover" diye bir şarkısı var ve "Bir, iki, üç, dört..." şeklinde gidiyor.

That's why I called the police - so that you would have to go!

- Bu yüzden polisi çağırdım! Gitmek zorunda kal diye.

Oh, you mean you would have come if I just called?

- Arasam gelecek miydin yani?

I would'have called you girls, but all they had left were petites.

Size de haber verecektim, kızlar, ama kalanların hepsi minyonlar içindi.

Only the other day, Prime Minister Pitt called me an idle scrounger, and it wasn't until ages later that I thought how clever it would've been to have said,

Hemen sonraki gün, Başbakan Pitt bana "aylak hırsız" dedi, kaldı ki, bana...

Would have been here right after you called, but I had to shake the weasels.

Hemen gelecektim ama gelinciklerden kurtulmam gerekiyordu.

That's not true! If you'd called, I would have been back. It'll always be you and me, pal.

- Bu doğru değil Ebby, beni arasaydın hemen dönerdim.

You know, I wish you would have called me, because I've been really worried.

Çünkü çok merak ettim.

If y0u'd called, I would have prepared something.

- Haber vermeniz gerekirdi.

You should've called me. I would have...

Beni aramalıydın.

If I hadn't stopped the car, you would have been called "pancake" by now.

Eğer arabayı durdurmamış olsaydım, şimdi gözlemeye dönmüş olacaktın.

I would've called, but they didn't have a phone on the plane.

Arardim ama uçakta telefon yoktu.

If she hadn't called, would I have found out?

Aramasaydı öğrenecek miydim?

I would never have called you in here unless I was certain.

Kesin olmasa sizi buraya çağırmazdım.

How desperate would I have to be to have my ego boosted by girls I slept with and never called again?

Yattığım ve bir daha hiç aramadığım kızların egomu şişirmelerini isteyecek kadar çaresiz bir durumda mıyım?

Would I have called you if he wasn't good?

İyi olmasa seni arar mıydım hiç?

I would not have spilled my father's blood... or listened to those who called me my mother's wife.

"Babamın kanını yerde bırakmayacağım." "... ve bana annemim eşi diyenleri. "

If I'd been the one passing off a fairy story how I'd lost the passbook and asked for a new one... If I'd been the one who started drawing out what took 11 years to put in you would have called Joe.

Eğer banka cüzdanını kaybetmekle ilgili bir masal uyduran ben olsaydım ve yenisini isteseydim ancak 11 yılda birikmiş parayı çeken ben olsaydım o zaman Joe'yu arardınız.

I think that they would have called him sort of a, sort of a little man, a common man.

Bence onlar ona bir çeşit- - küçük adam, bir genel adam diyorlar.

He would have woke up in the middle of spring break... and had the FBI out looking for us. I'm glad you called, Mama.

İyi ki aradın anne.

I assume that's what you want to do, otherwise you would have called in your guards by now.

Bunun yapmak istediğin şey olduğunu varsayıyorum, yoksa şimdiye kadar muhafızlarını çağırmış olurdun.

I never would have even called his wife on the air if I had Robin sitting there.

Eğer Robin burada olsaydı asla eşini aramazdım.

If I had called you... would you have left Babylon 5 and come back to Mars?

Seni arasaydım Babil 5'i bırakıp Mars'a döner miydin?

Michael, I would have just called.

- Ben de söyleyebilirdim.