English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / If you're lying

If you're lying translate Turkish

516 parallel translation
Then we'll just see if this woman is crazy, or if you're the one lying.
O mu deli yoksa sen mi yalan söylüyorsun ayakkabıları yan yana koyarsak anlarız.
If you think I'm going to let a cheating, lying wretch like that upset my plans, you're wrong.
Öyle hilekâr, yalancı bir zavallının planlarımı bozmasına izin vereceğimi sanmıyorsun ya?
If you're not lying, there's only one alternative :
Bella, eğer yalan söylemiyorsan geriye tek açıklama kalıyor.
If you tell me I'm not, you're lying.
Değilsin demek yalan olur.
I'll kick your ass if you're lying!
Yalan söylüyorsan kıçına tekmeyi basarım!
If you're lying....
Eğer yalan söylüyorsan...
If you're lying, they'll make you talk.
Yalan söylüyorsanız bile onlar sizi konuşturur.
This way I can tell if you're lying in a few minutes.
Bu şekilde birkaç dakikada yalan söyleyip söylemediğinizi anlarım.
If witnesses swear they saw Mr Lowry near the Anchor pub about 9.15, do you say they're lying?
Tanıklar Bay Lowry'i saat 9.15 sularında barın önünde gördüklerini söylüyorlar. Yalan söylediklerini mi söylüyorsunuz?
It'll go hard if I find you're lying, boy.
Yalan söylüyorsan kötü olur, evlat.
That's where they catch you if you're lying.
Eğer yalan söylersen yakalarlar
And if you say you're not, you're lying.
Değilim diyorsan, yalan söylüyorsun.
But if I find out that you're lying, so help me, it'll be the last time.
Fakat bir yalan söylediğini öğrenirsem, yemin ediyorum, son kez olacak.
If you're lying, Malcolm...
Yalan söylüyorsan, Malcolm...
But if you're lying, "you're in" big trouble.
Ama eğer yalan söylüyorsanız, başınız büyük dertte.
And if you're lying, I die.
Yalan söylüyorsan, ölürüm.
I don't know if you're lying to me, or if you're insane and I don't really care any longer, but that man, I believe was in the car that's been following us.
Yalan mı söylüyorsun, aklını mı kaçırdın bilmiyorum... ve artık umrumda da değil, ama sanırım o adam... bizi izleyen arabadaki adamdı.
If you're lying...
Yalan söylüyorsan...
If you're lying, you ought to be ashamed of yourself.
Eğer yalan söylersen, kendinden utan.
- Liza, if you're lying...
- Liza, eğer yalan söylüyorsan?
If you're holding out, I'll rip your lying tongue out.
- Para saklıyorsan o yalan söyleyen dilini koparırım.
- Oh, if you're lying...
- Yalan söylüyorsan...
- If you're lying...
- Yalan söylediysen...
If you're lying to me... I swear.
- Bana yalan söylüyorsan...
But if you're lying I'll drop you out of the human register!
Ama yalan söylüyorsan seni nüfus kütüğünden düşerim!
Anyway, it can't be me who's lying, because last night I dreamt, and if you're dreaming you're sleeping, and if you're sleeping you can't go out.
Öyleyse, ben yalan söylemiş olamam, çünkü dün gece düşledim, Sen düşlerken uyuyordun, uyurkende dışarı çıkamazsın.
Well, if you're not lying, how come you're not up there in Canada with your wife?
Eğer yalan söylemiyorsan. niye karınla Kanada'da yaşamaya devam etmedin?
But if you accept everything, you're lying. There were six of us :
Diğerleri tam tersine mevcut şartlara uymaya çalışırlar ve bundan istediklerini alabilirler.
If you like me and you're not lying, you mustn't repeat that.
Eğer beni seviyorsan ve bunda dürüstsen bunu tekrarlamazsın.
If you're lying, you're dead meat.
Yalan söylüyorsan, öldün demektir.
If you're lying, remember one thing :
Eğer yalan söylüyorsanız, bir şeyi unutmayın.
You know, if you're lying, you'll regret it.
Yalan söylüyorsan, pişman ederim seni! Gidelim.
If I find out you're lying...
Yalan söylediğini anlarsam...
You're lying, if you've put in poison why aren't we dead?
Yalancı, yemeklerde zehir varsa... neden hala ölmedik?
If they're lying, what will happen to you?
Söyledikleri yalansa sana n'olacak?
If you're lying, or if you warn Prince... we'll be back and pull your drapes for good.
Yalan söylüyorsan, Prince'i uyarırsan geri dönüp derini yüzeriz. Anladın mı?
If you're lying to me, my friend's gonna take that boy... - on a long walk and he's not coming back.
Yalan söylüyorsan, arkadaşım o çocuğu uzun bir yürüyüşe çıkarır ve geri dönmez, anladın mı?
You're gonna get 50 feet from that if that pressure gauge ain't lying'to us.
Basınç ölçer bize yalan söylemiyorsa onunla 50 feete erişeceksin.
If you're lying to me, I'm gonna deep-fry your ass.
Eğer yalan söylüyorsan, kıçını kızartacağım.
If you're lying, Pascal, you've forged your last ticket.
Yalan söylüyorsan Pascal, son biletini taklit ettin.
And I'll know if you're lying!
Yalan söylediğini anlarsam!
And remember, soldiers, if you're wounded, remain lying down until a nurse reaches you.
Unutmayın, askerler, yaralıysanız bir hemşire gelene kadar bekleyin.
If you're dead, remain lying down.
Ölüyseniz, yerde yatın.
Oh, my... oh! If you're lying, I'll beat the crap out of you.
Eğer yalan söylüyorsan seni gebertirim.
If I find out you're lying, I'll come back and kill you in your own kitchen.
Eğer yalan söylediğin ortaya çıkarsa, gelip seni kendi mutfağında öldürürüm.
If you're lying to me, I'll be back.
Eğer yalan söylüyorsan geri gelirim.
We won't dispute you But if you're lying to us
Tartışmayacağız Ama yalansa
You ´ re lying if you think that thing ´ s gonna kill the enemy.
O şeyi düşmanı yok etmek için yaptılarını söylediklerinde yalan söylüyorlar.
I hope you realize it would be very hard to be a brilliant public speaker if you're lying dead in the snow.
Karda uzanmış ölmeyi bekleyince, parlak bir konuşmacı olmanın ne kadar güç olacağını umarım fark ediyorsunuzdur Bayan Foster.
And, Red, if you're lying, you're a dead man.
Kızıl eğer yalan söylüyorsan ölü bir adamsın.
If you're lying, my machine will show it.
Yalan söylüyorsanız makinem bunu gösterir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]