If you're not happy translate Turkish
156 parallel translation
Linda, if you're not happy here why don't you go away?
Linda, burada mutlu değilsen neden çekip gitmiyorsun?
Besides, if you're not happy, you don't have to stay.
Zaten halinden mutsuzsan, burada kalmak zorunda değilsin.
You're never happy if you're not arguing with someone, are you?
Biriyle uğraşmadan mutlu olamıyorsunuz değil mi?
I could understand it if you were a trigger happy punk, but you're not.
Eli tetiğe kolay giden bir serseri olsan anlardım, ama değilsin.
And what if I prove to you that you're not happy?
Peki ya mutlu olmadığını kanıtlarsam?
If you're not happy with this spot, then your just being plain picky.
Eğer buradan mutlu değilsen, bu sadece huysuzluğundan.
By Friday, if you're not happy, I'll put you on the bus myself.
Cumaya kadar eğer mutlu değilsen seni kendi ellerimle otobüse koyarım.
Look, Toddy, if you're not happy with the arrangement- -
Bak Toddy, anlaşmamızdan memnun değilsen...
If you're not happy for me... I'm gonna get so mad if you're not happy.
Benim için sevinmediysen, çok kızarım sevinmediysen.
Vera's happy, even if you're not, Diana.
Vera mutlu, sen mutlu olmasan da Diana.
If you're not feeling up to it, I'd be happy...
Eğer kendini yeteri kadar iyi hissetmiyorsan...
But the one thing I do know is, they're not happy if you don't spend the night.
Ama bildiğim bir şey varsa o da, yatıya kalmazsan mutlu olmadıklarıdır.
If you're not happy, why don't you spread it around?
madem mutlu değilsin, neden parayı etrafa saçıyorsun?
If you're not happy with the judgement you can appeal
Eğer söylenenleri beğenmediysen, temyize gidebilirsin.
But if you're not happy with what I'm doing, I'll just walk away.
Eğer yaptığım şeyi beğenmiyorsanız, hemen burayı terk edebilirim.
If you're not happy with the seating arrangements, your seats will be moved outside, down the hall, across the station and into the fusion reactor.
Oturduğunuz yerden memnun değilseniz, oturduğunuz yerler salonun dışına, koridorun aşağısına, reaktörün içine taşıyabiliriz.
- You're acting as if you're not happy about this.
Sevinmemiş gibi davranıyorsun. - Kim öyle davranıyor?
'Cause if you're not happy with the EPA up your ass, try the IRS.
Kıçındaki E.P.A. ile mutlu olmadığın için, l.R.S.'yi dene
If you're not happy in a marriage... you don't cheat.
Evlilikten memnun değilsen... eşini aldatmazsın.
Only if you're not happy with the results.
Sadece sonuçlardan memnun değilseniz.
If you're not happy with the first seven minutes, we're going to send you the extra minute free.
Eğer 7 dakikalık çalışmadan memnun kalmazsan.. Sana 1 dakikalık extrayı bedava gönderiyoruz.
If you're not happy, you can get out!
Hoşuna gitmiyorsa gidebilirsin.
Get a nurse if you're not happy.
Memnun değilsen bir hemşire tut.
- Even if you're not happy?
- Sizi mutlu etmiyorsa bile mi?
You know, people have told me that if you're not happy with yourself, you should work on yourself.
Eğer kendinden hoşnut değilsen kendinle uğraş derler.
If you're not happy, you know, life's too short.
Hayat kısa, eğer mutlu değilsen ayrılmalısın.
- If you're not happy,..... you can just take over.
Atlayacağız. Olayların gidişatından memnun değilsen, sen devralabilirsin.
If you're not happy alone, you're not gonna be happy with someone else.
Yalnızken mutlu değilsen, başkasıyla da mutlu olamazsın.
I'd be happy to go through it with you sometime if you're really interested, but we're not here to talk about me. You know what I mean?
Gerçekten ilgileniyorsan bir ara sana anlatırım, ama... burada benim hakkımda konuşmak için toplanmadık.
But then if you realize that you're still not happy.
O zaman yine mutlu olmadığını görmek.
I'm not telling you to settle, Robert, but you're not going to be happy if every time you discover a flaw in somebody, you go to somebody else, because that somebody else is going to have her own flaws!
Sana aile kur demiyorum Robert,.. ... ama birinde bir kusur görünce başkasına giderek mutlu olamazsın, onun da başka bir kusuru vardır.
If you " re not happy, blow!
Eğer mutlu değilsen, çek git!
Well, if she's not happy, and you're not happy, then I'm not happy.
Şey, eğer o mutlu değilse, sen değilsen, o zaman ben de değilim.
I want you to be happy. I'm saying that if you're not -
Senin mutlu olmanı istiyorum Olmadığını görürsem söylerim -
She may not care if you're happy, but she likes me.
Senin mutluluğunu önemsemeyebilir ama beni sever.
And if after that you're still not happy... then we can all talk again.
Ve eğer ondan sonra hala memnun kalmazsanız... o zaman yine toplanır konuşuruz.
If you're not happy, you don't have to help
- Şikayet edecekseniz yardım etmenize gerek yok.
Well, if you're not happy. I'm sorry but there is nothing I can do about it.
Pekala, eğer mutsuzsan üzgünüm, ama bu konu hakkında yapabileceğim birşey yok.
I am not trigger-happy, if that's what you're implying.
Ben mutlu-tetikçi değilim. Eğer kastettiğiniz buysa.
If you're not happy, get the fuck out!
Eğer hoşuna gitmediyse hemen defolup git.
If you're not happy, get out and find another cab!
Memnun değilsen, git başka taksi bul!
But I've- - I am not interested in playing music with you if you're not happy in there.
Eğer mutlu değilsen, seninle birlikte müzik çalmakla hiç işim olmaz.
Okay? So if you're not happy playing music with me :
Eğer benimle müzik yapmaktan memnun değilsen :
If you're not happy with me, exactly the way I am then you can leave.
Olduğum şekilde beni sevemiyorsan... terk edebilirsin.
And what if you're not happy down in New York?
Ya New York'ta mutlu olamazsan?
If you're not happy, then pack up and go!
Mutlu değilseniz toplayıp eşyanızı gidin!
Now, we could use your help... but if you're not happy with me calling the shots... then we'll go it alone.
Şimdi, yardımından faydalanabiliriz... ama benimle olmak hoşuna gitmediyse, son sözünü söyle... sonra da tek başımıza gidelim.
But if you're not happy...
Ama eğer mutlu değilsen...
If you're happy, you're not working hard enough.
Eğer mutluysan çok çalışmıyorsun demektir
We made our decision, we got married and we're happy and if you're not here to celebrate with us, then you should just go home because I don't want you here!
Bir karar verip evlendik ve mutluyuz ve şayet bizi tebrik etmeyeceksen evine gitsen iyi olur. Çünkü seni burada istemiyorum.
You don't have to be a psychiatrist to see that if you used to be happy and now you're not, you should go back to the way it was when you were happy.
Eskiden daha mutluysan, ve şimdi mutlu değilsen, eski haline dönmen gerektiğini bilmek için psikiyatrist olman gerekmez.
if you're happy and you know it 31
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not ready 23
if you're lying to me 20
if you're interested 214
if you're gonna kill me 28
if you're lying 50
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not ready 23
if you're lying to me 20
if you're interested 214
if you're gonna kill me 28
if you're lying 50