If you're worried translate Turkish
727 parallel translation
Even you don't say it out loud because you're worried if it will delay finding your mother, isn't it?
Olur da anneni daha geç bulursun diye bir şey demedin.
If you're still worried in the morning, we'll investigate your story.
Eğer sabah hâlâ endişeleniyor olursanız, sizin olayınızı araştırırız.
If you're worried about anything, there's a lock just inside the door.
Tedirgin olursanız kapının içerden kilidi var.
If you're worried about sitting down with your general, then stop worrying.
Eğer generalinizle oturmak için kaygılanıyorsanız bunu kesebilirsiniz.
Why don't you come to me if you're worried about something?
Bir şey için kaygılanıyorsan neden bana gelmiyorsun?
If you're worried about Johnny Farrel, don't be.
Johnny Farrel'dan endişelenme.
If you're worried, there's no need.
Bu konuda endişelenmene gerek yok.
Well, if you're worried about me, you can stop.
Benim yüzümden endişeleniyorsan unutabilirsin.
Now, my dear friend, if you're worried about a paltry 92.82, my good friend here, Professor Pettigrew, will be only too happy to vouch for my financial stability.
Şimdi sevgili dostum, 92.82 dolar için endişeleniyorsan iyi dostum Profesör Pettigrew,.. ... maddi durumuma kefil olacaktır. Değil mi profesör?
If you're so worried about that, why don't you keep your voice down?
Madem o kadar tedirginsin o zaman sesini biraz daha alçalt.
If you're worried about me, I already think you're quite a strudel.
Endişeleniyorsan, ben çoktan senin çok tatlı olduğunu düşünüyorum.
If you're so worried, why don't you go and ask him, then?
Neden gidip sormuyorsun?
I can't help you if you're worried.
Endişeliysen sana yardım edemem.
That's all you're worried about. If that's the way you want it, that's the way it's going to be.
Eğer böyle olmasını istiyorsan, böyle olacaktır.
If you're worried about that, there is another way
Eğer buna aklın yatmadıysa, başka bir yol daha var.
There's plenty, if that's what you're worried about.
Eğer endişelendiğin buysa daha çok var.
Look, if you're worried about yesterday, forget it.
Bak, dün konusunda endişelendiysen, unut onu.
If you're that worried, why don't you have someone marry into your family?
O kadar endişeliysen, neden aileden biriyle evlenmiyorsun?
Daddy, if you're worried about something, why don't you take a Think-Ease?
Baba, birşeylerden kaygılanıyorsan, neden bir tane Takma Kafana almıyorsun?
If you're really that worried Jeff why don't you radio in and find out?
Eğer endişeleniyorsan neden telsizle arayıp öğrenmiyorsun?
If you're worried about the numbers, maybe I better handle it alone.
Eskiden rakamlar seni bukadar rahatsız etmezdi Morgan öyle değil mi.
If it's the school you're worried about, don't.
Eğer dert ettiğin okulsa, merak etme.
She hasn't taken up with me, if that's what you're worried about.
Benimle çıkmadı. Endişelendiğin buysa.
Look, dear, if you're worried about Celestine...
Bak tatlım eğer Celestine hakkında endişeleniyorsan...
Just send her away for the night, if you're so worried.
Elbette. Eğer bu kadar endişeleniyorsan onu bu gece dışarı gönder.
Well, it's my night on, Polly baby, and if you're worried about money, I tip large.
Pekâlâ, ben çalışıyorum, Polly bebeğim. Ve eğer parayı düşünüyorsan iyi bahşiş veririm.
If you're still worried about me telling anyone, you needn't be.
Hâlâ, birilerine söylememden endişeleniyorsan, korkmana gerek yok.
Listen, you bitch, if it's the alimony you're worried about...
Dinle, kaltak! Eğer derdin nafakaysa...
If you're worried, send Babcock in with a chit for a pistol.
Endişeliysen, Babcock'u tabanca izni için gönder.
I'II talk to him if you're worried.
O kadar endişeleniyorsan ben kendisini ararım.
If you're worried, hire others.
Endişeliysen başkalarını kirala.
If you're worried about that, I'm willing to sign an agreement myself.
Eğer bu sizi üzüyorsa, ben de bir sözleşme imzalamaya hazırım. Alın bu koltuğu.
If you're so worried about the wig, get it, O Wicked Witch of the West.
Madem peruğu bu kadar istiyorsun, getir o zaman, lanetli batının kötü cadısı.
But if you tip them as to what's going on, you know that gun you're worried about?
Onlara olacaklar hakkında tüyo verirsen dert ettiğin silahı hatırlıyor musun?
If I was who you're worried about, it'd be too late.
Bu saatte ayakta olduğuna göre endişeli olduğun ortada.
Look, Johnny, if you're worried about Henrietta I can go out to the farm and stand by for you and then drive into town as soon as anything happens.
Bak, Johnny, şayet Henrietta için endişe ediyorsan senin için çiftliğe gidip onlara göz kulak olabilirim ve herhangi bir şey olursa hemen şehre bile götürürüm.
If you're prepared, you don't need to be worried.
Hazırlıklı olan herkes geçer.
In any case, it's not the bloody Yanks you're worried about... because if their chances depend on us getting back... they've just about had it in the first place.
Ne olursa olsun, senin üzüldüklerin Amerikalılar olacak... çünkü eğer geri dönmemiz onlar için şanssa... öncelik onların demektir.
Oh, a public place, if you're worried... someplace where we could have a drink?
Göz önünde bir yer olur, merak etmeyin bir içki içebileceğimiz bir yere?
If you're worried about her, why don't you call her?
- Merak ediyorsan, arasana o zaman.
If you're so worried about it, why don't you stop buying designer clothes?
Madem para konusunda bu kadar titizsin neden marka giymekten vazgeçmiyorsun?
If you're worried about security, the Tattaglias will guarantee it.
Sorun güvenlik ise, Tattaglia'lar bunu garanti eder.
Ezra, what my husband means is that... well, we're just kind of worried about you, that's all... and, well, we thought it would be nice... if you could meet someone... and I'd be glad to introduce you if you wanted... you know, someone nice who could be... a companion for you, that's all.
Ezra, kocamın sana anlatmak istediği şu... senin gibi nazik biri için... endişelerimiz var... Belkide birileriyle görüşmek istersen... ben seni birileriyle tanıştırmaktan memnun olurum... bilirsin nazik biri kimbilir... belkide sana yoldaş olur.
If you're worried, you're foolish.
Eğer endişeleniyorsan, aptallık ediyorsun.
If it's a spasm shot you're worried about, I figure to hit the boy in the brain and cut his motors.
- Canlarının yanmasını istemiyorsan, çocuğu beyninden medulayı vurup motor fonksiyonlarını durdururum.
And if you're worried about the Chinese, don't be.
Ve eğer Çinlilerden endişe ediyorsanız, etmeyin.
If you're worried about his health, you can be there.
Eğer sağlığını endişe ediyorsan, sen de orada olabilirsin.
No, it really ain't, love, but if you're worried about Mr. Douvier... why don't you give him a call?
Hayır tatlım aslında değil, yoksa Bay Douvier hakkında endişeleniyomusun... Neden onu aramıyorsun?
I wonder if you're not more worried... than you say you are.
Olduğunu söylediğinden daha çok endişeli olup olmadığını merak ediyorum.
Jeremy, if you're worried about the rent, I've got it sussed.
Jeremy, kira için endişeleniyorsan, onu bulacağım.
If it's the money you're worried about, I could give you the money.
Para konusunda endişeleniyorsanız, size parayı verebilirim.
if you're happy and you know it 31
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not happy 19
if you're not ready 23
if you're lying to me 20
if you're interested 214
if you're gonna kill me 28
if you're hungry 89
if you're 71
if you're reading this 32
if you're watching this 56
if you're not happy 19
if you're not ready 23
if you're lying to me 20
if you're interested 214
if you're gonna kill me 28