Immoral translate Turkish
673 parallel translation
And be immoral?
Ve ahlaksız olmak mı?
They're all tricky, treacherous, and immoral.
Hepsi de kurnaz, hain ve terbiyesizlerdir.
I felt absolutely immoral.
Kendimi çok ahlaksız hissettim.
Lucien Legardier is an immoral good-for-nothing.
Lucien Legardier hiçbir işe yaramayan terbiyesizin tekidir.
- It'd be immoral.
- Ahlaka uygun olmaz.
They're degenerate, immoral idiots.
Onlar yozlaşmış, ahlaksız aptallar.
All influence is immoral.
Etki ahlaksızdır.
Immoral.
Terbiyesizdi.
They call me lewd, immoral, and vulgar.
Bana adi, şırfıntı... ve ahlaksız demişler.
Since when is it immoral for someone to legally purchase a newspaper?
Ne zamandır beri birinin gazete alması ahlaka aykırı bir şey oldu?
Mistress Oharu, despite being a servant of the Imperial Household, you have indulged in immoral activity with a man of humble origin.
" Oharu Okui İmparatorluk Sarayı'nın hizmetinde olmanıza rağmen aşağı tabakadan biriyle zina yapmaktan suçlu bulundunuz.
Slightly immoral...
Azıcık müstehcen...
It is immoral for king to drown when pursuing slave who deceive him.
Bir kralın, ona ihanet eden bir köleyi takip ederken boğulması yakışık almaz.
Immoral.
Yakışık almaz.
Immoral!
Yakışık almaz!
This is really... I mean this is the most immoral thing I've ever heard of.
Hakikaten bu... yani, duyduğum en ahlaksız şeylerden biri.
Sir, there's nothing immoral about our teahouse.
Çay evinde ahlaksız birşey yok, efendim.
He's very objectionable, and quite immoral.
Çok sinir bozucu ve ahlaksız biri.
- You're immoral.
- Ahlaksızsın sen.
He was in that cinema for an immoral purpose.
O sinemaya ahlâksız davranışlarda bulunmaya gitmiş.
Certain cats are wrong because they are, in themselves and by themselves, impure and immoral.
Bazı davranışlar çirkin ve ahlâksızca oldukları için yanlıştır.
Miss French, do you think that Emile Zola was immoral?
Emile Zola'nın ahlaksız biri olduğunu mu düşünüyorsunuz Bayan French?
Any immoral overtures?
Size asıldı mı?
It's immoral.
Öyle bir şey yapacak halim yok.
No, no way, it's immoral.
Unutun gitsin! Söz konusu bile olamaz! Büsbütün edebe aykırı.
It was immoral what you did to the jury. Judgement by confusion.
Yaptığın gayriahlakiydi jüriyi kandırıp, oyuna getirdin.
Do you consider the eating of oysters to be moral... and the eating of snails to be immoral?
Sence istiridye yemek ahlaklı bir davranış... salyangoz yemek ise ahlaka aykırı bir davranış mıdır?
Immoral rendezvous!
Ahlaka aykırı randevu!
In fact, come to think of it, it's downright immoral.
Aslında, düşününce, bu büsbütün moral bozucu.
But you think I'm immoral.
Ama beni edepsiz buluyorsun.
It's not important. lt's not like I'm gonna go out and be immoral or commit crimes'cause I don't believe in God.
Tanrı'ya inanmıyorum diye, dışarı çıkıp ahlaksızlık yapacak ya da suç işleyecek değilim.
The Kwimper adults are immoral, defiant of authority, and strongly suspected of illicitly obtaining funds from government agencies.
Sayın Yargıç, Sosyal Hizmetler Departmanı tüm yurttaşlarının iyiliğini sağlamakla yükümlüdür.
It's immoral and illegal.
Bu ahlaksızca ve yasa dışı.
Confident that you gentlemen... would go along with them on the assumption... the evil assumption... that all Negroes lie... all Negroes are basically immoral beings... all Negro men are not to be trusted around our women.
Sizlerin de onlar gibi... tüm zencilerin yalan söylediği... tüm zencilerin esas olarak ahlaksız yaratıklar olduğu... kadınlarımız söz konusu olduğunda hiçbir zenci erkeğe güvenilemeyeceği... varsayımını... bu iğrenç varsayımı benimseyeceğinizden emindiler.
It isn't any more immoral than anything else.
Diğerlerinden hiçbir farkı yok.
This is lewd and immoral conduct.
Bu müstehcen, ve ahlak dışı bir durum.
That's immoral.
İmkanı yok.
I guess they are immoral.
Evet, ahlâksız galiba.
Sure, an immoral guy is a guy who knows he's doing wrong, but he keeps on doing it anyway.
Tabii ya, ahlâksız adam yanlış yaptığını bile bile yapmaya devam edendir.
Amoral. Not immoral. Amoral.
Ahlâksız değil, ahlâkdışı.
That's immoral.
Bu ahlaka aykırı.
I know his business is immoral, but it's not like he's a murderer or thief.
Yaptığı işin ahlaksız olduğunun farkındayım ama sonuçta hırsızlık yapmadı veya cinayet işlemedi.
My work may be immoral, but I treat everyone honestly, damn it!
İşim ahlaksız olabilir ama herkese dürüst davrandım lanet olası!
Found guilty of immoral earnings in City of Baltimore, on the 10th May, last year.
Geçen yıl Baltimore şehrinde, Ahlak dışı kazançtan suçlu bulundu,
It's immoral.
Ahlaksızlık bu.
Might be immoral, but tonight I'd like to be in his place with Milena.
Ahlaka aykırı olabilir, ama bu gece onun yerine Milena ile olmak isterdim.
He's an immoral scoundreI.
Namusuz, alçak adam, aynen alçak adam!
You're an immoral little slut.
Sen ahlaksız bir sürtüksün.
Thas downright immoral.
Ama bu kabul edilemez.
1955 : sentenced for immoral earnings.
1955 : Ahlaka aykırı gelir elde etmek.
- You're just plain immoral.
- Mutlu sonlara bayılırım.