Immortality translate Turkish
917 parallel translation
I learnt that immortality is unendurable alone.
Ölümsüzlüğün, yalnız olunca çekilemez olduğunu öğrendim.
The mortal tedium of immortality.
Ölümsüzlüğün öldürücü sıkıcılığı.
Immortality may be fun... but it's not fun enough to take the place of 100 % virtue... and three square meals a day. "'
Terbiyesizlik eğlenceli olabilir ama % 100 erdem ve günde üç öğün yemeğin... yerini alacak kadar eğlenceli değil. "'
This document will be my ticket to immortality.
Bu belge benim ölümsüzlük biletim olur.
Do you believe in immortality?
Ölümsüzlüğe inanır mısın?
Dr. Edelmann, do you believe in the immortality of the soul?
Doktor Edelmann, ruhun ölümsüzlüğüne inanıyor musunuz?
Frankenstein gave you eternal life. Power which time cannot destroy. The secret of immortality, it will soon be mine.
Frankestein sana ebedi ömrü, zamanın yok edemeyeceği gücü, ölümsüzlüğün sırrını verdi ve yakında bu benim olacak.
Tomorrow morning, you will have won your beachhead on the shores of immortality.
Yarın sabah, ölümsüzlüğün kıyılarına çıkarma yapmış olacaksın.
There's no sacrifice too great for a chance at immortality.
Ölümsüzlük uğruna ne feda etsek azdır.
Condemn these Christians, and you'll make martyrs of them and insure their immortality.
Hristiyanları lekeler ve birer şehit yaparsanız bu onları ölümsüz kılar.
We'll find immortality together... for they'll remember me through you.
Ölümsüzlüğü birlikte bulacağız... senin içinde beni bulmaları için.
Become his protector, and you would achieve immortality.
Onun koruyucusu olursanız ölümsüzlüğü yakalarsınız.
Yes, immortality.
Evet, ölümsüzlük.
Immortality.
Ölümsüzlük...
You're asking me to rob my parents of immortality. And let their bodies, rot into nothingness, like the carcasses of slaves and animals?
Sen ailemin ölümsüzlüğünü çalmak, köleler ve hayvanlar gibi, vücutlarının çürümesine izin vermemi istiyorsun.
Here are the deeds to my parents house, and to the tomb, which they thought would give them immortality.
işte bu kutsal olan ailemin evinin... ve kutsal mezarlarının tapusu.
Immortality?
Ölümsüzlük!
And i shit on your art, your immortality, your boasting, your unbearably idiotic manliness!
Sıçayım senin sanatına be... O böbürlenmeler, o ölümsüzlük hevesi, o aptalca erkeklik gösterileri...
Are you positive he's teetering on the edge of immortality?
Emin misin, ölümsüzlüğün eşiğinde bocalıyor?
I'm talkin'about the establishment of my immortality.
Ebediliğimin kurulmasından bahsediyorum.
SOME PEOPLE WOULD CALL THAT IMMORTALITY. BUT WHY MAKE IT SOUND SO IMPOSING?
Bazıları buna "ölümsüzlük" der.
AND, IN EXCHANGE, I GIVE YOU IMMORTALITY. AND THEN INDESTRUCTIBILITY
Siz bana şu sözde ruhunuzu teslim edin, ben de size karşılığında ölümsüzlük vereyim.
THAT I'M NOT THE SORT OF FELLOW TO KILL THE GOOSE THAT LAYS THE GOLDEN EGG. WHEN YOU TALK OF IMMORTALITY TO ME, BROTHER,
Sizi temin edeyim, Bay Cadwallader ben altın yumurtlayan tavuğu kesecek tiplerden değilim.
HE HAS GIVEN ME IMMORTALITY IN EXCHANGE FOR MY SOUL.
Daha basit anlatamazdım.
I DREAM ED, AS YOU DREAM, OF IMMORTALITY.
Anlamsız geldi.
I quoted some lines from Wordsworth's Ode on Intimations of Immortality. Did you hear them?
Wordsworth'un "Duygu ve Ölümsüzlük" adlı lirik şiirinden bir pasaj okudum.
The church has been promised immortality.
Kiliseye ölümsüzlük vaat edilmiş.
Beautiful. And now for immortality.
- Güzel, ve şimdi ölümsüzlük için
Soon all the innocence will be gone... and then I will have immortality... and I shall have Prospero.
Yakında masumiyet yok olacak o zaman ölümsüzlüğe kavuşacağım ve Prospero benim olacak.
We stand each side of a barrier... you in your world of change and decay, I in immortality.
Bariyerin her iki tarafında duruyoruz... sen ve senin dünyan değişiyor ve çürüyor, ben ölümsüzüm.
I suppose there's a time in everyone's life when the idea of immortality seems very desirable.
Sanırım ölümsüzlük fikri çok istenen bir şey olduğundan.. herkesin hayatında belirli bir yeri vardır.
But you wanted immortality.
Ancak ölümsüzlüğü sen istedin.
In android form, a human being can have practical immortality.
İnsanoğlu android formunda ölümsüzlüğe erişebilir.
Do you believe in the immortality of the soul?
Ruhun ölümsüzlülüğüne inanıyor musunuz?
I've been wondering about the immortality of the soul.
Ruhun ölümsüzlüğü konusunu gerçekten çok merak ediyorum.
Give these other characters a crack at immortality.
Şunlara da olumsuzluğu anlat.
immortality was within my reach. Yet in order to succeede I needed the blood of 13 women.
Ama bunu başarmak için onüç bakirenin kanına ihtiyacım vardı.
Immortality and eternal beauty.
Ölümsüzlük. Ve sonsuz güzellik.
I want immortality.
Ölümsüzlük istiyorum.
Believe me, Captain, immortality consists largely of boredom.
İnanın bana Kaptan, ölümsüzlük fazlasıyla sıkıntıdan ibaret.
There will be no immortality.
Ölümsüzlük olmayacak.
If you speak to him, he will steal your immortality.
Eğer onunla konuşursanız, sonsuz yaratılışınızı çalacaktır.
But are you lying so that you may take her place, so that I can entrust you with the gift of immortality?
Ama ya ölümsüzlüğü size hediye edeyim diye, onun yerini almak için yalan söylüyorsanız? Eğer bana ihanet ettiyse, öğrenirim.
Many more will follow us and taste immortality.
Birçokları bizleri takip edip ölümsüzlüğü tadacak.
Immortality.
Ölümsüzlük.
Virtual immortality, or as much as any man will ever want.
Gerçek bir ölümsüzlük. Ya da insan ne kadar istiyorsa.
There's no immortality here! All this is for nothing!
Ölümsüzlük yok!
The groom talked about the immortality of the soul... and he hadn't got a buttonhook.
Damat ruhun ölümsüzlüğünden bahsetmeye başladı ve kol düğmelerini bulamadı.
The immortality of the soul?
Ruhun ölümsüzlüğünden mi?
You see, Flint, in leaving Earth, with all of its complex fields within which he was formed, sacrificed immortality.
Flint, kendi oluştuğu karmaşık alanların olduğu Dünya'yı terk ederek ölümsüzlüğünden feragat etti.
Nothing really important, just immortality.
- Pek önemli bir şey değil.