Imprecise translate Turkish
37 parallel translation
Imprecise, Lieutenant.
Tam olarak doğru değil Yüzbaşı.
You know how the imprecise use of medical terminology drives me crazy.
Tıbbi terminolojinin yersiz kullanımının beni ne kadar kızdırdığını bilirsin.
Ah, yes, well, inter-world travel is a very imprecise science.
Evet, dünyalar arası seyahat çok keskin bir bilimdir.
Bullets are imprecise.
Kurşunlar... kesin sonuç vermez.
The cuts aren't unusually forceful, just imprecise.
Kesiklerde olağandışı bir etkililik yok, tam ve doğru yapılmamış.
Very imprecise. Well, we've been a little backed up.
Biraz yoğunuz.
imprecise... but acceptable.
Yetersiz... ama kabul edilebilir.
By their nature words are imprecise and layered with meaning.
Sözcükler belirsizdir ve birden fazla anlam taşır.
Actually the term's imprecise, seeing as Jews are only one of the Semitic peoples,..... but for our purposes, we'll say that an anti-Semite is someone that hates..... or is against Jews.
Aslında ifade doğru değil, Yahudileri sadece Sami insanları olarak görmek gerek,..... ama kendi gayelerimiz için, Anti-Yahudi olan kişiyi yahudi'den nefret eden.. .. veya Yahudi'ye karşı olan kişi olarak adlandırıyoruz.
It's too imprecise, sir.
Yeterince kesin değil efendim.
Through the workings of the nervous system... and the particular way that it implements quantum effects - very distinct specific way... not general not fuzzy not imprecise - that it absolutely does open the door... for free will being a possibility... that does not violate modern scientific tenets.
Sinir sistemimizin çalışmaları ve kuantum etkilerini tamamlayış şekliyle - çok ayrı bir şekil, çok genel ve belirsiz değil, kesinlikle kapıları açıyor. Zira özgür irade, modern bilimsel prensipleri çiğnemeyen bir olasılık.
Certainly, "miracle" is an imprecise term, but I'm not sure how else to describe it.
Kesinlikle mucize kelimesi yetersiz ama, ama başka nasıl tarif edilir emin değilim.
The interpretation is imprecise.
Yorumları kesin değil ki.
I love how you described the Ground-Zero-clean-up noise as the, uh, "clanging measures of a discordant hopelessness that rattle around like the imprecise certainty of a howl in a haunted house".
Sıfır noktasının patlama gürültüsünü,'düzensiz umutsuzluğun tınlayan ölçülülüğü'.. .. olarak betimlemeni sevdim. Terk edilmiş bir evde belli belirsiz dolaşan bir uğultu gibi....
But it's a bit imprecise.
Ama bu doğru olmaz.
I mean, they had always been, shall we say, imprecise.
Daha önceleri onlar hakkında şöyle diyebiliriz : Kesin değildiler.
I had one or two ideas of what was happening, but a very imprecise idea, until eight years ago, almost exactly,
Olaya dair az biraz fikrim vardı ama kesin birşey bilmiyordum.
He told me my language was imprecise.
Bana kullandığım dilin özensiz olduğunu söyledi.
imprecise?
Özensiz miydi?
- That is very imprecise.
Bu çok anlamsız.
Some of your flowers are a little imprecise, but I have known all along you are no Millais.
Çiçeklerinin bazıları çok keskin değil ama baştan beri senin Millais olmadığını biliyordum.
Somewhat imprecise for a precision machinist.
İşini bilen bir tornacıya hiç uymuyor.
We found a large number of cubits, which was the unit itself, but imprecise value vary between 52 and 53 cm.
Ölçü aleti olarak çok sayıda kübit bulduk. Ama değerler 52 ila 53 santimetre arasında değişiyordu.
Imprecise, but effortless.
Özensiz, ama kasıntı değil.
And you like to use the extremely imprecise term "smurf" - for just about everything.
Ve ne olduğuna bakmadan her şeye "şirin" diyorsunuz.
It's actually a bit imprecise.
Aslında bu biraz özensiz.
The direction of the research you're suggesting is imprecise and unfocused.
Dilediğiniz araştırmanın yönü kesin değil ve amaçsız.
I am... imprecise and unfocused and you are all idiots!
Kesin değilim ve amaçsızım ve hepiniz aptalsınız!
It's colorless and odorless, but lethal in imprecise doses.
Renksiz ve kokusuz bir şey.. ... ama yanlış dozda verilirse ölümcüldür.
It's an imprecise metaphorical system.
Bu mecazı bir olay.
~ That is extremely imprecise.
- Onun hiçbir kesinliği yoktur.
Imprecise and untested, I'm afraid, but it's the best I've got.
Korkarım, tam değil ve test edilmemiş, fakat elimdekilerin en iyisi buydu.
The locating of objects is a particularly imprecise form of magic, - that I have not yet mastered.
Nesnelerin yerini belirlemek büyünün bilhassa kesin sonuçlar vermeyen ve benim de henüz ustalaşmadığım bir türüdür.
Don't be imprecise, Aisha Cole.
O kadar titiz olma, Aisha Cole.
The sketch is just too imprecise.
Bu çizim çok belirsiz.
Your map will no longer be imprecise.
Haritanız artık düzgün olacak.
I don't want to be imprecise.
Muğlak konuşmak istemiyorum.