English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / In english

In english translate Turkish

3,708 parallel translation
He reads in French, but most of his own writings are in English.
Fransızca okuyor ama kendi el yazılarının geneli İngilizce.
I'm not that fluent in English.
İngilizcem okadar akıcı değildir.
In English, for my friends.
Arkadaşlarımın anlayabilmesi için İngilizce konuş.
Say it in English.
İngilizce söyle.
In English?
İngilizce'de mi?
Can you say that in English?
İngilizce söyleyebilir misin?
Really? He said it was like Europe, but in English.
Her zaman derdi, orası Avrupa ama İngilizce konuşuluyor.
Okay, one more time in English.
Tamam, bir kez daha türkçe söyle.
Actually, dragging is steeped in English history.
Aslında, sürükleme İngiliz tarihinde gelişmiştir.
We gotta have it in plain English.
Yalın bir dille söylemesi gerekiyor bunu.
"Dearest Pingmar" - and I'll say it in English -
"Çok sevgili Pingmar" Bunu İngilizce söyleyeceğim :
- In english? - No.
- İngilizcede mi?
- Yes, in english!
- Evet, İngilizcede!
Why is it all in English?
Neden hepsi İngilizce?
Angie, some of these aren't even in English.
Angie, bunlardan bazıları ingilizce bile değil.
This program can send down every known word in English.
Program bütün bilinen ingilizce kelimeleri deniyor.
- Any chance I can get that in English?
Bir de İngilizce olarak alabilir miyim?
Fine, I'll do it in English, but it loses something.
Tamam, İngilizce söylerim ama anlamını kaybeder.
I mean, the stuff's that's in English, because most of it's in German.
Yani İngilizce olanları, çünkü çoğu Almanca.
If someone had actually warned me in plain English how hard coming home would be for him, that I'd need to adjust my expectations...
onun için eve dönüşün ne kadar zor olduğu konusunda beni gerçek anlamıyla uyarsaydı ben de beklentilerimi ona göre ayarlardım.
Maybe she should stay home and raise him herself... in English.
O zaman belki evde kalıp kendileri büyütmeliler... İngilizceyle.
Thank God this one's in English.
Çok şükür bunun adı İngilizce.
I got a C-minus on my U.S. History exam, which the teacher bumped up two whole letter grades because I wrote in English stead of my secret language I invented in middle school.
Amerika tarihi sınavımdan C - aldım çünkü öğretmen notumu 2 tam puan arttırdı çünkü ortaokulda uydurduğum kendi gizli lisanım yerine İngilizce yazdım.
Let me say this again in plain English.
simdi sana en basit sekliyle anlatayim.
- Say that in English.
- İngilizce söyle.
Well, it's written right here in plain English.
- Bu ne ya? - Açık bir dille yazılmış.
In English and Korean.
Hem Korece hem İngilizce.
I think A Jan talent in English too
İngilizce becerisi gerçekten onun yaşının ötesinde.
'How do you say that in English?
İngilizce'de nasıl diyorlar?
In English, he said : "fingers who rummage in your pockets."
İngilizce çevirisinde diyor ki : "Parmaklar insanların ceplerini araştırıyor."
In English, motherfucker.
İngilizce konuş, orospu çocuğu.
Say it in English, you goat fuck.
İngilizce konuş, seni keçi pisliği.
And read books that weren't in king james english.
Bir de, Kral James'in onayladığı İncil'de olmayan kitapları okuyacağım yer.
It's got southern U.S. roots, but more specifically, it's Texas south, a sub-dialect of southern English found in the north-central part of the state.
Güney Amerika köklerine ait ama daha belirgin olarak Texas'ın güneyi bir güneyli İngiliz lehçesi, ülkenin orta kuzey kısmında bulunmuştur.
"This Land Is My Land," "Ambushed," and "Don't Make Me Press One For English In My Own Country."
"Bu ülke benim ülkem," "Pusuya düşürülmüş," ve "Kendi ülkemde bana İngilizce için 1'e bastırmayın".
But Mom's been logging her dreams in my dream journal for English class.
Ama annem İngilizce sınıfım için rüyalarını rüya defterime kaydediyor.
You'll have to speak English in the job.
İşinde ingilizce konuşmak zorundasın.
This unit is going to change the meaning of that word, and "mercenary" will now be a badge of honour, rather than a dirty word in the English language.
Fakat bu birim bu kelimenin anlamını değiştirecek. "Paralı asker" bundan sonra İngilizce'de kötü bir kelime olmak yerine onur rozeti olacak.
Aha! You see, what he's trying to say in a very polite English way is, will we be living in sin?
Çok kibar bir ingiliz tarzıyla ne demeye çalıştığını görüyor musun, nikâhsız yaşayacak mısınız?
In the small English town of Cambridge.
Cambridge'deki küçük bir İngiliz kasabasında başladı.
Because Miss Ruseckas, born in Ukraine, obviously did not speak enough English to fill it out herself.
Çünkü Bayan Ruseckas Ukrayna doğumlu belli ki formu dolduracak kadar İngilizcesi yoktu.
The English trade in nutmeg was over.
İngilizlerin hindistan cevizi ticareti sona erdi.
Brian Danziger, 17, he passed out in first period English.
İngilizce dersi sırasında bayılmış.
My English lit professor makes us recite Shakespeare when we come in late.
İngiliz edebiyatı profesörü, geç kalırsak Shakespeare ezberletiyor.
And in return, Phillip taught him English and polite manners.
Karşılığında Phillip ona İngilizce ve görgü kurallarını öğretti.
'To the left and right, shrapnel abursting,'and in between, the English bullets whistle.
Burası, Hitler'in Almanya'nın parçası olmayan ülkeleri işgal etme arzusunu ilk test edeceği yerdi.
If they could do it, and the risks were huge, then there was no other major natural obstacle in their way until the English Channel.
Halkın Hitler'in yaşadığı haberine verdikleri tepki karizmatik gücünün ne kadar derinlere işlediğinin göstergesidir.
'To the left and right, shrapnel abursting,'and in between, the English bullets whistle.
Sağa ve sola şarapnel parçaları fırlıyor. İkisinin arasından ise İngiliz kurşunları geçiyor.
The lords I feel we need to Some people often learn English in Singapore
Sanırım Singapurlu ofisimizden sonra iyi İngilizce konuşan birini arıyorduk.
We have discussed A really good learning English I will send you to study in Britain
Bayan Boonleung ve Wad ile önceden tartıştık, İngilizce dersini geliştirmen için seni İngiltere'ye okumaya göndereceğim.
If they could do it, and the risks were huge, then there was no other major natural obstacle in their way until the English Channel.
Riskler çok büyük olsa da, bunu başardıktan sonra yolları üzerinde İngiliz kanalına kadar başka doğal bir engel kalmıyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]