English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / In so many ways

In so many ways translate Turkish

257 parallel translation
I'm poor in so many ways.
Birçok yönden yetersizim.
I don't think I've ever known any happening to puzzle... so many people in so many ways... and I can help so few of them.
İnsanları her açıdan bu kadar etkileyen başka bir olay daha hatırlamıyorum. Çok az sayıda insana yardım edebiliyorum.
In so many ways.
Birçok şekilde olabilir.
Square-shouldered, balding giant, hair flowing in the wind, bright-eyed, pert, young for his age, but oh, so old in so many ways.
Bu geniş omuzlu kelin saçları uçuşuyor gözleri parlak, küstah, genç ama birçok açıdan yaşlı.
It's so strange because Nigel and Jeanine are so similar in so many ways, but they just can't...
Gariptir Nigel ve Jeanine... pek çok açıdan birbirlerine benzerler, ama şey yapamazlar...
And I've just been, in so many ways, denying it.
Ve ben bunu birçok şekilde inkar etmeye devam ettim.
I'm different in so many ways.
Bir çok yönden farklıyım.
I've betrayed you in so many ways, but I'll love you.
Seni pek çok açıdan aldattım, ama seni seveceğim.
They were alike in so many ways, two peas in a pod.
Pek çok yönden birbirlerine benziyorlar Bir elmanın iki yarısı.
[Meows] And it can be achieved in so many ways.
Ve bu pek çok yolla başarılabilir.
Throughout his career, Welles pushed the creative envelope in so many ways.
Kariyeri boyunca Welles, yaratıcılık sınırlarını değişik şekillerde zorladı.
But fortunately they've been celebrated in so many ways, in so many books and articles and in some, actually, wonderful shows.
Ama neyse ki yıllardır pek çok övgüye mazhar oldular. Sayısız kitapta, makalede ve hem de muazzam programlarda.
- In so many ways.
Son derece yeterli.
We're the same in so many ways.
Bir çok yönümüz benziyor.
I protected them in so many ways, cared for them as if they were my own children.
Onları o kadar çok koruyup çocuklarım gibiymiş baktım ki...
Kevin, that is right in so many ways.
Bir çok şekilde normal.
In so many ways.
Pek çok şekilde.
Oh, that is beautiful in so many ways.
Bu birçok yönden çok güzel.
Well, you know, he has been a... a wonderful father to you in so many ways.
Birçok açıdan senin için harika bir babaydı.
I've tried so hard to show her in so many ways.
Ona olan sevgimi, birçok biçimde göstermeye çalıştım.
All of you around this table have helped me in so many ways that you'll never know and without you, I'd be lost.
Bu masada olanlarınız bilemeyeceğiniz bir çok şekilde bana yardım ettiniz siz olmasaydınız ben kayıptım.
But not in so many ways that we can't be friends.
Ama arkadaş olamayacak kadar farklı değiller.
... and approach it in so many ways... ... why do you not be a part of it just when the public's gonna see it?
... neden şimdi halk izleyecekken bir parçası olmayasın?
And in so many ways... ... I felt that the soul of humanity had been murdered.
Birçok açıdan insanlığın ruhunun öldürüldüğü hissine kapıldım.
You're just like Zhaan in so many ways.
Pek çok yönden Zhaan'a oldukça benziyorsun.
This is so wrong in so many ways.
Neresinden bakarsan bak bu çok yanlış.
In so many ways.
Bir çok anlamda.
He let me and my sister down time and time again so many times and in so many ways it became funny.
Ablamla beni o kadar çok hayal kırıklığına uğrattı ki çok fazla ve çok farklı şekillerde artık komik gelmeye başlamıştı.
You know a person in so many ways.
Bir insanı bir çok yönden tanırsın.
You're brave in so many ways.
Birçok konuda cesur birisin.
She's beautiful, she's funny, she's smart... she's perfect in so many ways... but deep down, we're not right for each other.
O, güzel, komik, akıllı, bir çok yönden mükemmel. Ama aslında birbirimiz için uygun değiliz.
It was an idillic summer in so many ways what I can remember of it.
Hatırladığım kadarıyla pek çok yönüyle harika bir yazdı.
In many ways, the conference was difficult, but we finally persuaded Miss O'Shaughnessy to come to terms, or so we thought.
Bu görüsme birçok açidan zor oldu, ancak sonunda... bizimle anlasmasi için onu ikna ettik, ya da biz öyle sandik.
In many ways, I am so much older than he is.
Ben birçok yönden ondan daha büyüğüm.
♪ And now my life has changed in oh so many ways
And now my life has changed in oh so many ways
Now, do you think maybe we live in this dream world... because we do so many things every day that affect us in ways... that somehow we're just not aware of?
Peki şu olabilir mi, bu hayal âleminde yaşıyoruz çünkü gün içerisinde bizi etkileyen o kadar çok iş yapıyoruz ki bir şekilde bunun bilincinde olamıyoruz?
I have to sit down they need each other in sorta-so many unexpected ways ever since the day you got here you've totally had my back an I just I promise you from now on I will never fail you again
Yani daha önce o işi yaptın. Onunla aramda bir anda bir kardeşlik bağı oluşuyor. Aynı kızla mı?
She lived in so many different ways.
Acayip bir yaşam tarzı vardı.
There just seems to be so many ways to buy it, particularly in this city.
Öyle geliyor ki bunu sindirmenin pek çok yolu var. Özellikle de bu kentte.
Nostradamus'prophecies are written in four line poems called quatrains and they're so dense and esoteric that you can interpret them in many different ways.
Nostradamus'un şiirleri dörtlükler halinde yazılmıştı. Oldukça üstü kapalı ve ezoteriktiler. Farklı biçimlerde yorumlanmaya açıktılar.
I mean, our lives have always been so intertwined that in many ways I feel like you partially invented me, Dawson.
Hayatlarımız o kadar birbirine geçmiş ki pek çok şeyde, beni sen yaratmışsın gibi geliyor, Dawson.
I mean, I love you, but - but - but - we're so different in so many ways that have nothing to do with whether or not you're Jewish.
Yani... Seni seviyorum... Fakat...
But few Hesperornis live to a ripe old age, because in this sea there are so many ways to get eaten.
Çok az Hesperornis olgunlaşacak kadar yaşayabiliyor, çünkü bu denizde yenilip yutulmak için pek çok yol var.
So, in many ways, being sneaky has made me a better person.
Yani, birçok bakımdan saman altından su yürütmek beni daha iyi biri yaptı.
Your argument is flawed in oh so many ways.
İddian pek çok yönden boşluklar içeriyor.
There's so many men who prey on beauty. And not sincerely either, but in cruel ways, just for the conquest.
Üstelik içten bir şekilde de değil, zalimce, yalnızca fethetmek için.
* In so many different ways... *
Çok farklı şekillerde...
In so many other ways we were on the outside, looking in.
Başka başka şekillerde, dışarıdaydık, içeriye bakıyorduk.
I would say, and inspired each other so that it was an equal exchange in many ways.
Birbirimize ilham verirdik. Bu bir çok açıdan eşit bir alışverişti.
People don't realize.... there are so many ways you can die in a fire, not always from flames.
İnsanlar yangında ölmenin pek çok yolu olduğunu bilmez. Her zaman alevler öldürmez.
Good God in heaven, Newbie, there are just so very many ways for me to say this to you :
Tanrı aşkına Çaylak, bunu sana söylemenin o kadar çok yolu var ki :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]