English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Indian's

Indian's translate Turkish

1,692 parallel translation
It's an Indian, a 1920 Indian Scout... modified somewhat.
Kızılderili, 1920 Kızılderili motoru. Biraz elden geçti.
A little too much Indian spirit, huh?
Not almayı bırakmışım. İçkiyi biraz fazla kaçırdınız, huh?
Well, this here could be the world's fastest Indian.
Bu da dünyanın en hızlı Kızılderilisi olabilirdi.
- Yeah, that's an old Indian.
- Evet, eski bir Kızılderili.
I did it Tom, she's the world's fastest Indian.
Başardım Tom. Artık dünyanın en hızlı kızılderilisi.
- What's Indian princess?
- Kızılderili Prenses de ne oluyor?
Ravashi was an Indian footballer who lost both his feet in a go-kart accident in 1957.
Ravashi Hintli bir futbolcuydu. 1957'de gokart yarışında iki bacağını birden kaybetti.
What the hell's the matter with you, Indian?
Senin derdin ne Kızılderili?
He's on a platform in the middle of the Indian Ocean.
Hint Okyanusu'nun ortasında bir platformun üzerinde.
That's the Indian girl!
Bu Hintli kız.
How can you trust a man who's ashamed to be an Indian?
Hintli olmaktan utanan birinden ne bekliyorsun.
The Indian lives across the island. I believe he's a monk
Adanın karşı tarafında misyoner bir yerli yaşıyor.
She was looking for some Indian...
Hayır, karısı geldi buraya. Beni neredeyse öldürüyorlardı.
Willie is very concerned for my safety... though there hasn't been any Indian attacks in years in these parts.
Willie benim güvenliğim için çok endişe duyuyor... bu yıl bu bölgelerde herhangi bir Kızılderili saldırısı olmamasına rağmen.
Wait, that's Indian.
Dur, Hindistanlısın sen.
Sherman's a Flathead Indian, but since the bear was wearing a GPS collar, he didn't have to fully utilize his native powers.
Sherman yerli ve bundan gurur duyuyor ama ayıda bir GPS tasma olduğundan, yerli güçlerini tamamen devreye sokması gerekmedi.
And because he's an Indian and he's a park ranger, and he's very, very familiar with the territory.
Ve bir yerli ve bir park korucusu olduğu için, ve bölgeye gayet, gayet aşina olduğu için.
He's a park ranger and an Indian.
O bir park korucusu ve bir yerli.
. He's doing some kind of Indian ritual.
Bir tür yerli ayini yapıyor.
Say he was an Indian who shouldn't have to follow white man's law, anyway.
Diyelim ki o bir yerli ve o beyaz adamın yasalarına zaten uymak zorunda değil.
Do they think it's an Indian?
Bunun bir yerli olduğunu mu düşünüyorlar?
And a thieving Indian agent's all that fucking Dakota's got.
Dakota'daysa sadece hırsız bir Kızılderili ajanı var.
The severed, rotting head... I paid bounty on last year of that murdered fucking Indian.
Geçen yıl öldürülen o Kızılderili puştunun... koparılmış, çürüyen kafası için ödül verdim.
And it's not gonna be an Indian name that no one can pronounce.
Kimsenin söyleyemediği bir Kızılderili adı olmayacak.
That's her Indian name.
O Kızılderili kabilesindeki adı.
- What is that? That's a piece of Indian pottery.
O Hint Çanağından bir parça
It's on loan from the Indian government. It's not for sale.
Hindistan hükümetinden kiralık, satılık değil.
It's Indian.
- Sarasvati.
So, you figured the hits on the riverboat and the Indian casinos... were all a dress rehearsal just from Monica's speech?
Bütün bu bot ve kızılderili kumarhanelerini soyma olayını... Monica'nın son prova konuşmasından mı çözdün? Aslında hayır.
Ernesto and Hielo have a meeting with a busboy who works on an Indian reservation in Cabazon.
Ernesto ve Hielo, Cabazon'da yerliler için ayrılmış bir bölgede çalışan bir komi ile görüşme yapacaklar.
He's the one who works on the Indian reservation.
Yerlilerin bölgesinde çalışanlardan biri.
You're saying if I... dig up my son's body and rebury him at the... old Indian Burial Ground, that I -
Oğlumun cesedini çıkarıp eski Kızılderili mezarlığına gömersem...
Don't bury your son's body at the Indian Burial Ground, Stotch!
Oğlunu Kızılderili mezarlığına gömme Stotch!
That's Indian, yes?
Hint ismi, değil mi?
No, but you haven't had sex with a woman yet... and, you know, that's like being black... and never having listened to theJackson Five... or being Jewish and never having a knish... or being Indian and never having had a curry or being -
Hayır ama bir kadınla seks bile yapmamışsın. Bu zenci olup ta... Jackson Kardeşleri dinlememek gibi birşey... ya da Yahudi olup ta niş yememiş olmak gibi... ya da Hintli olup köri yememek gibi... ya da İskoç olup ta sürekli konuşmak gibi birşey.
That's Pima Indian talk, boy.
Bu Pima yerlilerinin dili evlat.
Being an Indian, you are a truer American, than any of us.
Bir Kızılderili olarak sen, hepimizden çok daha gerçek bir Amerikalı'sın.
I want you to meet the young Indian architect who has so captured Maxine's heart.
Maxine'in kalbini fetheden genç Hintli mimarla tanış.
When it was time to eat, we would pull over at some rest stop and pull out an Indian meal from a bunch of tiffins, when all I really wanted was a McDonald's.
Yemek vakti gelince, bir mola yerinde durup, Hint yemeklerimizi çıkarırdık, ama benim tek istediğim McDonald's'dı.
You don't mind that Ben's not Indian?
Ben'in Hint olmaması seni rahatsız etmiyor mu?
Arvinds I believe will provide for his future family are no doubt because he's Indian.
Arvind in gelcekte kuracağı aile için hiçbir şüphem yok zira o bir Hintli.
- He's not Indian.
- Değil.
It's hard to explain.. ... what that means, to someone, who isn't Indian.
Bunu açıklamak zor Hintli olmayan birine.
It's a comedy about this.. An Indian Vikram falling in love with American Juliet.
Bu, Hintli Vikram'ın Amerikalı Juliet'e aşık oluşunu anlatıyor.
Granted, the theater's better, there's many good Indian restaurants.
Yani, şüphesiz, tiyatrosu daha iyi, bir sürü iyi Hint lokantası var.
For at that moment an Indian with a bandaged thigh swam towards them.
İşte tam o sırada baldırından sargılı bir Hintli onlara doğru yüzüyormuş.
Then, there was the Indian, who, whenever anxious, always stroked his brow.
Sonra, Hintli olan ne zaman endişeli olsa kaşını okşarmış.
While mourning his wife's death the Indian took a blood oath never to look at another squaw and that he would be responsible for Governor Odious's death.
Karısının ölümüne yas tutan Hintli bir daha asla güzel bir kadına bakmayacağına ve Vali Odious'ın ölümünün elinden olacağına dair yemin etmiş.
Ever since the Indian's misfortune he took a vow to never look at another squaw.
Başına gelen kötü olaydan sonra asla güzel bir kadına bakmayacağına dair yemin etmiş.
I read that it's important after Indian food to... not operate heavy machinery, and not stand around a handsome man's apartment with your jacket on. I don't know what I'm doing here.
Bir yerde okudum, Hint yemeği yedikten sonra ağır makine kullanmak ve bir erkeğin evinde üstünde ceketle ayakta durmak sakıncalıymış.
And now I'd like to know how a fad that only top Indian officers knew came to Don's knowledge?
Sadece üst düzey görevlilerin sahip olduğu bir bilgiyi Don'un nasıl öğrendiğini merak ediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]