English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Indignation

Indignation translate Turkish

153 parallel translation
It is impossible for honest people to read the bill of accusation against Dreyfus without being overcome with indignation and crying out their revulsion.
Dürüst insanların, Dreyfus'a karşı yapılmış olan asılsız suçlamalar silsilesine kayıtsız kalması mümkün değildir.
Was it moral indignation?
Manevi bir kızgınlık mıydı?
I know your outraged indignation.
O çileden çıkmış öfkeli halini biliyorum.
Just how long the citizens of this city will stand for this state of affairs... is a matter of public indignation.
Bu kasabanın vatandaşlarının bu duruma daha ne kadar dayanacakları, toplumsal öfke meselesi.
Haven't you any righteous indignation?
Sen hiç kızmaz mısın be adam?
Keep your moral indignation to yourself.
Bana ahlak dersi vermeye kalkma.
Your moral indignation is beginning to give me a quick pain in the neck.
Senin bu ahlaki kızgınlığın canımı sıkmaya başlıyor.
In certrain quarters the rebellious behavior of a lot of dumb animals caused indignation much conversation, but nothing was done about it.
Kimi yerlerdeyse bir sürü aptal hayvanın isyankâr tavırları öfke dolu konuşmalara yol açıyordu ama yapacak bir şey yoktu.
First she'll go through the typical feminine reaction of indignation... then indifference, then indigestion, then insomnia.
İlk anda kadınsal tepki verip öfkelenecek, sonra ilgisiz kalacak... ardından hazımsızlık çekecek, daha sonra gözüne uyku girmeyecektir.
I understand your pain and indignation, but...
Acını ve öfkeni anlıyorum, ama...
And hearken, ye people... let the earth hear, and all that is therein. For the indignation of the Lord is upon all nations, and His fury upon all their armies.
Kulak ver insanoğlu bütün Dünya duysun, Dünya'daki herkes duysun ki Tanrı'nın gazabı bütün ulusların üzerine çöküyor Tanrı'nın öfkesi insanoğlunun ordularının üzerine çöküyor.
And let's have no displays of indignation.
Bu gösterileri bırakalım.
My dear Balsamo, in political life, moral indignation is a worthless commodity.
Sevgili Balsamo, siyasi yaşamda, ahlaki öfke en değersiz maldır.
Indignation.
Öfke.
If our performance causes aggravation we hope you'll swallow down your indignation and please remember that we show only those things that happened long ago.
Çileden çıkarırsa sizi yaptıklarımız öfkenizi bastırırsınız, umarız. Lütfen unutmayın ki, biz sadece gösteriyoruz olanları uzun zaman önce.
Public indignation at the St. Valentine's Day Massacre... brings to a halt the most notorious era... of open gang warfare in American history.
Toplumun Sevgililer Günü Katliamı Öfkesi yüzünden Amerikan tarihindeki çete savaşları duraksadı.
- l don't comprehend your indignation.
- Öfkenizi anlamıyorum.
I felt such an indignation that I remembered a trick from back home.
Öyle bir öfke duydum ki eskiden aklımda kalmış bir numarayı hatırladım.
Right now I'm working on your moral indignation.
Şu anda senin ahlaki öfken üzerinde çalışıyorum.
And in your friends'indignation?
Ya dostlarının öfkesi?
But after the tragedy in June, when we were invited to come serve under a new flag, when they offered to pay us our dues in pounds sterling, we could only reply with disdain and indignation.
Hazirandaki trajediden sonra yeni bir bayrağın altında hizmet etmek için çağrıldığımızda alacaklarımızı sterlin olarak ödeme teklifinde bulunduklarında sinire ve nefrete kapılarak cevap verdik.
You're full of indignation for the wrongs that have been done to you. First by fate and now by police investigation.
Başınıza gelen haksız muamelelerden dolayı kızgın olduğunuzu biliyorum.
I understand your indignation.
Öfkenize hak veriyorum.
Management has suspended 6 worker following the agitation born out of your indignation for the accident that happened to the comrade Massa, victim of the working rhythms
Çalışma temposunun kurbanı Massa arkadaşımızın başına gelen kazadan sonra doğan haklı öfkenizden dolayı yönetim 6 işçinin sözleşmesini açığa aldı.
And all he reads oppresses him... fills him with indignation... at man's murderous ways towards man.
Ve bütün okudukları insanın insana karşı olan canice tavrı onun içini sıkar ve öfkeyle doldurur.
He was their scapegoat and he died of indignation!
Günah keçisi seçip haksız yere öldürdüler!
" the one that causes the greatest and deepest indignation.
" büyük bir öfkeye sebep oldu.
"to which our tenants react with moral indignation... " and which we cannot tolerate, either. "
Bu durumu kiracılarımız etik olarak uygun bulmamakta ve neticede buna katlanamayız.
When a crisis breaks out in the ruling classes creating cracks in their policy through which the discontent and indignation of the oppressed classes emerge.
Hakim sınıflar için hakimiyetlerini sürdürmek imkansız hale geldiği zaman. Yönetici sınıflar arasında bir buhran olduğu ve ezilen sınıfların kızgınlıklarının ortaya çıktığı zaman.
Patriotic soldiers filled with righteous indignation.
Hepsi Vatan sever askerlerdi!
Your indignation has been duly recorded.
Öfkeli tutumun değerlendirilecek.
At the moment, my dear fellow, There is something more important which concerns us, If you can restrain your indignation.
- Şu an için sevgili dostum bizi ilgilendiren daha önemli bir durum var öfkeni frenlersen iyi olur.
I say, when you know the sordid lower parts of this monstrous machination, then my Lion friends, your frightening indignation cannot be contained within the four walls of this dark prison.
Diyorum ki, bu devasa entrikadaki alçak oyunların.. .. farkındaysanız, o zaman Aslan dostlarım.. .. haksızlığa karşı olan o korkutucu öfkenizi..
But it carried with it all those who said, like Ché Guevara, that they "trembled with indignation every time an injustice is committed in the world".
Ancak ; hareket, kendisiyle birlikte Ché Guevara gibi, "ne zaman dünyada bir adaletsizlik yapilsa öfkeden titrerim" diyenleri de tasiyordu.
He feels these infirmities of time like an injustice, and he reacts to that injustice like Ché Guevara, like the youth of the sixties, with indignation.
Zamanin bu zayifliklarini bir adaletsizlik gibi hissediyor... ve bu adaletsizlige, Ché Guevara gibi, 60'larin gençligi gibi öfkeyle tepki veriyor.
You are sitting there boiling with indignation because you have been forced to leave the warmth and comfort of 221B by the order of Mrs. Hudson's spring cleaning.
Bayan Hudson'un bahar temizliği emri ile sıcak ve rahat 221B'den ayrılmaya zorlandığın için orada oturup sinirden köpürüyorsun.
We'd stir up an international storm of indignation... and upset the Emperor's important links... with the Rothschild bank.
Uluslararası bir kınamayla karşılaşırız ve İmparator'un Rotschild bankasıyla tüm ilişkileri zedelenir.
Thank you, Kevin, for your insightful self-righteous indignation.
Teşekkür ederim Kevin, anlayışlı, üstün öfken için.
Next time you feel righteous indignation, you do the heroic bit.
Bir dahaki seferi haksızlık karşısında kahramanlık kısmını sen yap olur mu?
The Soviet people unanimously declare... there is no limit to our indignation!
Sovyet Halkı oybiriliğiyle açıkladı, "Öfkemizin sınırı yoktur."
- And on top of that, had the indignation... - Whoo. ... to call me, of all people, Good-time Cholly...
Bunların da ötesinde herkesin içinde, bana "İyi gün dostu Cholly sen aşağılık bir zencisin" dedi!
Indignation lends a scathing eloquence almost as effective as fear.
Öfke insanı kırıcı yapıyor. Neredeyse korku kadar etkili.
" Ooh, you know what Bill's doing now, he's going for the righteous indignation dollar.
- Bill'in şimdi ne yaptığını biliyor musun? Şimdi de haklı öfke dolarları kazanıyor.
A lot of people are feeling that indignation.
Birçok insan haksızlıklar karşısında öfke duyar.
I'm O.D.ing on righteous indignation.
Haklı öfkeyle dolup taşıyorum.
I talked to the indignation coordinator out on the lawn today.
Bugün öfkeli başkanlarıyla dışarıda konuştum.
These dramatic video tapes, secretly obtained by animal rights activists... have aroused public indignation.
Hayvan hakları militanlarının gizlice elde ettiği bu çarpıcı... video bantları kamuoyunda öfke yarattı.
On those occasions, when a woman like Farraday is not at fault herself she is liable to experience a rush of righteous indignation.
Farraday gibi bir kadın, kendisinin hatalı olmadığı durumlarda, böyle erdem naraları atmaya eğilimlidir.
For 9 hours... father and daughter sat in the sun. After such humiliation... can anyone contain his indignation?
9 saat boyunca kızıyla birlikte Güneşte oturdu
You come in here so full of righteous indignation.
Buraya haklı bir öfkeyle geldin.
Righteous indignation.
Haklı bir öfke.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]