English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Indulge

Indulge translate Turkish

907 parallel translation
To live, laugh and indulge themselves in the lap of luxury.
Yaşamak, gülmek ve lüksün tadını çıkartmak için.
120 days earlier, four godless and unprincipled scoundrels had, driven by their depravity, shut themselves away to indulge in the most bestial of orgies.
120 gün önce, dört dinsiz ve ahlaksız serseri fesatlıklarından müteharrik, en hayvanca cümbüşlere düşkünlüklerini göstermek için inzivaya çekildi. Onlara göre, bir kadının hayatı bir sineğinkinden farksızdı.
Let's indulge in this infinite elation
Bu sonsuz mutluluktan zevk alalım
For instance, very obvious here that... many men indulge in nervous fit.
Örneğin ; çok açık şekilde belli ki... Birçok insan bu durumdan haz alır.
No, not at all I occasionally indulge myself
Arada sırada kendimi şımartırım.
Indulge yourself.
Şımart kendini biraz.
While we're waiting, we'll indulge in the famous indoor sport.
Beklerken, ünlü kapalı alan sporunu yapalım.
Mr Halton, since I've had the privilege of enjoying your confidence, may I indulge in a little advice?
Bay Halton, bu gizliliğinizden keyif alma ayrıcalığını yaşadığımdan küçük bir tavsiyede bulunabilir miyim?
As her husband I have to indulge it.
Bazı kadınlar elbiseye düşkün olurlar.
I even allowed myself to indulge in the fantasy that both of us loving her, doing what was best for her together would make her seem like our child after a while.
Kendi kendime şöyle bir hayal bile kurdum ikimiz onu sevsek, birlikte onun yararına çalışsak bir müddet sonra ikimizin çocuğuymuş gibi olurdu.
I never indulge.
Asla öyle bir zaafım olmadı.
I don't coddle or indulge.
Şımarmam ve boyun eğmem.
Nice state of affairs when a man has to indulge his vices by proxy.
Kötü alışkanlıklarıma bir başkasının benim yerime teslim olması iyi oluyor.
Bea, I made the mistake to indulge.
Bea, seni şımartmakla aptallık ettim.
And I dare not indulge myself in the grand illusion : Make war in order to keep peace.
Barışı korumak için savaşmak gibi büyük bir yanılsamaya kendimi kaptırmaya cüret edemiyorum.
She's decided that she must see Paris again, and we indulge her every whim.
Paris'i yeniden görmek istiyor. Biz de bu dileğini yerine getiriyoruz.
Yes, you can afford to indulge yourself.
Tabii, ne de olsa sen kendini şımartacak imkanlara sahipsin.
Provided, of course, that he is not permitted... to indulge in those... excesses of work and emotion... that induced his former crisis.
Tabii eski krizine sebep olan yoğun ve duygusal çalışma temposuna girmesine izin verilmediği takdirde.
However, allow me to indulge my exhibitionist tendencies with this quick-change demonstration.
Ancak, benim teşhirci eğilimlerime şu çabuk kılık değiştirme gösterimle dalmama izin ver.
Well, those afternoon teas that you and Mrs. Armstedder indulge in... don't help either, Mom.
İyi sen ve Mrs.Armstedder bu öğlen çaylarının keyfini çıkarın Yardım etme anne
And now before I return my sponsor will indulge... in a bit of symbolism of his own.
Ve şimdi dönmeden önce sponsorum... biraz sembolizmle keyfine bakabilir kendi kendine...
And now, if you don't mind, I would like to indulge in an old American custom.
Şimdi, izin verirseniz eski bir Amerikan geleneğine girmek istiyorum.
The investigators indulge in a Hollywood touch, to make themselves photogenic before appearing on television.
Sorgucular T'de fotojenik gözükebilmek için Hollywood üslubuna uydular.
- Thank you, but I never indulge.
- Teşekkürler. Ben içmem.
And interested as I am in the devil, I never indulge, thank you.
Ayrıca şeytana ilgi duysam da asla teslim olmam, teşekkürler.
We seldom indulge in games at Scotland Yard, Mr. Froy.
Biz Scotland Yard'da nadiren oyun oynarız, Bay Froy.
I firmly believe that everyone should indulge now and then in some form of athletic sport, don't you?
Herkesin ara sıra bir atletik spor türüne yönelmesi gerektiğine iyice inanıyorum?
No, I'm afraid that I rather indulge mine.
Hayır, korkarım benimkini daha çok şımartırım.
Takes a lot of cabbage to indulge yourself that way.
Kendini o tarzda kaptırmak pahalıya mal olur.
It seems that one of the natives was condemned to death and as a last request was granted the right to indulge in a hearty meal.
Öyle anlaşılıyor ki, yerlilerden biri ölüme mahkum edildi ve son isteği olarak mükellef bir yemek yeme hakkı verildi.
- I don't indulge.
- Şımarmak yok
so we decided to indulge in a bit of bullfighting.
Bu nedenle biz biraz boğa güreşine dalmaya karar verdik.
I believe that everyone owes it to his well-being to indulge in some sport.
Herkesin sağlığını bir tür sporla uğraşmasına borçlu olduğuna inanıyorum.
I refuse to indulge in any kind of sloppy sentimentality.
Her türlü sulu duygusalığa kapılmayı reddederim.
Now to save my voice, I think we shall indulge in some mental telepathy.
Şimdi sesimi korumak için, sanırım, bir tür zihinsel tedaviye girişeceğim.
Doesn't your uncle indulge?
Amcanız içki içmez mi?
Tonight I shall not indulge in my usual gallows humor, for this program has no desire to make light of men who have suffered because of war.
Bu gece benim olağan darağacı mizahıma girmeyeceğim. çünkü bu programın savaştan dolayı eziyet çekmiş insanları hafife alma arzusu yok.
- Reverend, I don't suppose you indulge?
- Rahip, size nasıl bir şey ikram edebilirim?
- Miss Annie feels if we indulge Helen...
- Bayan Annie, Helen'ın davranışlarına- -
Indulge yourself for once!
Bir kez olsun kendini şımart!
The more you indulge, the more they demand.
Sen verdikçe daha çok isterler.
Indulge yourself.
Kendini şımart.
But at my age I can indulge a few whims, can't I?
Ama benim yaşımdaki birinin kaprisleri hoş görülmeli, değil mi?
Senator Prentice, if you would indulge me, sir.
Senatör Prentice, eğer izin verirseniz...
If you would indulge me for a moment, sir.
Senatör Prentice, eğer biraz daha müsaade ederseniz! ...
The kid told me he was hungry, why not indulge him?
Çocuk bana acıktığını söyledi, neden onu doyurmuyorsun?
You indulge in rich food, hold nothing heavier than chopsticks.
Yağlı yiyeceklere düşkünsünüz, yemek çubuğundan başka bir şey kaldırmıyorsunuz.
Of course, we can't always afford to indulge their tastes.
Elbette zevklerine her zaman gücümüz yetmez.
Indulge your senses.
Duyularının zevkine var.
Mr. Potts and Riago, the Apache... indulge in a high-spirited, brotherly bout of wrestling.
Bay Potts ve Apaçi Riago... eğlence olsun diye güreş tuttular.
I indulge her.
Onu hoş görüyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]