English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Indulged

Indulged translate Turkish

179 parallel translation
You left me without a word purely because I indulged in a womans trick to make you... jealous.
Sırf seni kıskandırmak için kadınsı bir oyun oynamaya kalkıştığım için.
Suppose yourself a boy... a thoughtless, impetuous boy indulged from childhood upwards.
Çocukluğundan beri şımartılan... düşüncesiz ve tez canlı bir çocuk olduğunu farzet
I indulged for a moment in a fantasy of all 12 of them being wiped out simultaneously at a family reunion by my unseen hand.
Bir süreliğine, 12'sinin birden, bir aile toplantısında görünmez elim tarafından ortadan kaldırılması hayaline esir düştüm.
Mistress Oharu, despite being a servant of the Imperial Household, you have indulged in immoral activity with a man of humble origin.
" Oharu Okui İmparatorluk Sarayı'nın hizmetinde olmanıza rağmen aşağı tabakadan biriyle zina yapmaktan suçlu bulundunuz.
Ah well, if fifty thou weren't a month's worth of my wages, that's one of those whims I would have indulged, I assure you.
Elli bin, bir aylık maaşım olmasaydı fantezilerim için müptelası olurdum, emin olun.
I hate to belabor the obvious, but in the interest of semantics I'm impelled to observe you indulged in a mixed metaphor.
Lafı fazla uzatmayı sevmem, ama anlam bilimi adına yanlış bir metafor kullandığınızı belirtmeden geçemeyeceğim.
I thought the holy British empire... indulged in more modern ethics.
Kutsal İngiliz imparatorluğunun modern etiğe daha düşkün olduğunu sanırdım.
Yet her mother is so indulged in the conversation that she doesn't even notice that the girl walked away.
Annesi sohbete o kadar dalmış ki, Kızının oradan ayrıldığını dahi fark etmiyor.
In fact, Brantink was only the first of all those who worshipped and indulged me, and who robbed me of all my illusions.
Aslında Brantink bana tapanların, tutulanların yalnızca biriydi ve bütün hayallerimi çalan kişiydi.
The Queen despised her marriage and indulged her carnal lust.
Kraliçe evliliğini aşağıladı ve bedensel şehvetine yenik düştü.
Do you remember those hateful sects, the Adamites and Nicolites, who shared one another's wives, and indulged in debauchery!
Şu iğrenç tarikatları hatırlıyor musun ;.. ... Adamitler ve Nicolitler. Onlar ki karılarını paylaşıp sefahat alemlerinde debeleniyorlardı.
Paul and I indulged her too much, I guess.
Onu suçlayamazsın. Paul de ben de onu çok şımarttık.
Indulged my every whim.
Her kaprisime boyun eğdi.
It is impossible to convey what high hopes he had for the boy and how he indulged in a thousand fond anticipations as to his future success and figure in the world.
Oğlu için ne büyük umutlar beslediğini... gelecekteki başarılarını ve hayattaki yerini düşünerek... nasıl bin bir tatlı hayale daldığını anlatmak imkansız.
He's kind of a weirdo, but good old-fashioned armed robbery is one of the things he's indulged in in the past.
Garip tiplerden ama eski moda silahlı soygun geçmişte sevdiği şeylerden biriymiş.
You, as patron goddess of the city of Joppa, have spoiled and indulged him since birth.
Ama sen, Joppa şehrinin koruyucu tanrıçası olarak onu doğduğu günden beri şımarttın.
Well, I never indulged myself in murder.
Ben hiçbir zaman cinayete bulaşmadım.
I've indulged in sexual excesses that would make Caligula look like a celibate monk.
Sekste o kadar abarttım ki, Caligula bile yanımda evliliğe tövbe etmiş rahip gibi kalır.
All manner of pleasures and diversions were indulged.
Her tür zevk ve eğlenceye dalıyorlardı.
I indulged her every whim so she'd be happy here.
Sırf o rahat etsin diye ben burada saçımı süpürge ettim.
A terrible change came over my stepfather, instead of making friends and exchanging visits with our neighbors, who at first were overjoyed to see a Roylott back in the family seat, he shut himself up in the house and indulged in ferocious quarrels.
Üvey babamda korkunç bir değişim meydana geldi, aralarında tekrar bir Roylott görmekten ziyadesiyle memnun olan komşuların ziyaretlerine mukabelede bulunmak ve ahbaplık yapmak yerine, kendini eve kapattı ve kendini son derece kaba münakaşalara hasretti.
You refuse me a simple favour... then you expect to be indulged?
Benden küçük bir yardımı esirgiyorsunuz... sonra da hoşgörü mü bekliyorsunuz?
After any kind of drug haul, everyone in the crew indulged.
Her uyuşturucu soygunundan sonra bütün çete uçardı.
When I saw him, I said, "I'll write this as a man " who really, you know, had indulged every aspect of himself. "
Onu aniden gördüğümde dedim ki "Tamam, bunu tüm yönleriyle kendisinden haz alan bir adam olarak yazacağım."
Perhaps if you indulged in a brief rest period, you could approach this problem with a fresh point of view.
Belki kendine biraz dinlenme fırsatı tanırsan, bu meseleye yeni bir bakış açısıyla yaklaşabilirsin.
I think after five years of unjust incarceration it is reasonable to request Mr. Brigante be indulged his right to speak.
Beş yılını haksız yere hapiste geçirdikten sonra... Bay Brigante'ye konuşma hakkının verilmesini talep etmek makuldür.
At first, I indulged him.
Başlarda hep öyle davrandım.
Well, Inspector, in all my career as a writer I never indulged in such exuberant flights of fancy.
Peki, müfettiş yazarlık kariyerim boyunca, böyle büyük bir hayal gücüne rastlamadım.
At first I indulged him.
Başlarda hep öyle davrandım.
- Listen,... in Turin, a house was discovered, which indulged in appointments of sadomasochisms.
Şunu dinle. Torino'da Sadomazoşist bir genelev bulundu.
Your brothers-in-law indulged in illegal arms.
Kardeşlerin kaçak silahlarla yakalandılar.
Both doctors have testified... that on the basis of their examination... they are satisfied you have recently indulged... in both active and passive sodomy.
İki doktor da onayladı. Onların muayenesine dayanarak kısa süre önce aktif ve pasif olarak oğlancılık yaptığınıza.
Well, he also informed me that you recently indulged in an unorthodox, not to mention hazardous mode of travel.
Ayrıca bana, son zamanlarda alışılmışın dışında ve tehlikeli bir seyahat türüne kendinizi kaptırdığınızı söyledi.
One fairy, she said... would stand on tip-a-toe at the end of her hand. I indulged her.
Bir perinin elinin ortasında durduğunu söyledi...
- After Billy, some guests indulged.
- Ve Billy'den sonra, konukların bazıları da onunla oldular.
I've indulged in nothing even remotely sarcastic... and I want that understood.
Hayatımda bir kez dahi olsa uzaktan bile olsa alaycı biri olmadım ve bunun doğru anlaşılmasını istiyorum.
I've indulged you long enough.
Sana yeterince hoşgörü gösterdim.
All your lives you've been indulged and considered it oppression.
Hayatlarınız boyunca size hoşgörülü davranıldı ama bunu eziyet sandınız.
He indulged and infantilised my mother for his own purposes.
Kendi amaçları için anneme hoşgörü gösterdi ve onu kullandı.
When are these fat, arrogant, overpaid, overfed, over privileged, over indulged, white collar, business criminal, asshole, cocksuckers going to put out their cigars and move along to their next abomination?
Ne zaman bu şişman, kibirli, yüksek maaşlı besili, ayrıcalıklı düşkün, beyaz yakalı kartelci, göt deliği, sik emiciler purolarını söndürüp de sıradaki iğrençliklerine yönelecekler?
All the people you hurt, all the appetites you indulged.
Yaraladığın tüm herkes, giderdiğin tüm açlıklar.
We bad lots of pbonograpb records, that we indulged in.
Gözümüz gibi baktığımız bir sürü gramofon plağımız vardı.
She was an only child, and her father indulged her.
Tek çocuktu ve babası onu şımarttı.
When he died, she indulged herself.
- O ölünce, Jamie de kendi kendini şımarttı.
I've indulged once or twice myself.
Ben de bir ya da iki kez kendimi kaptırın.
Maybe one of these Red Indians wandered into Whitechapel and indulged his natural inclinations.
Belki şu Kızılderililerden biri... Whitechapel'e gelmiş ve doğal eğilimlerine boyun eğmiştir.
And I suppose that it's more than possible he concocted this elaborate deception to have some privacy while he indulged in his secret life.
Özenle hazırladığı bu kandırmacayla... sürdüğü yaşamın gizli kalmasını... sağlamak istemiş olması da kuvvetle muhtemel.
Your family indulged you.
Ailen seni şımarttı.
Appetite sated, desire indulged, a miniature of the world and how it will succumb to us.
Dünyanın ve bizim arzularımıza nasıl boyun eğdiğinin bir kopyası.
Simply means that you're trying to evade answering my question, by answering me with questions. It's something that's usually indulged in by individuals who are trying to hide something.
Buda genelde bir şeyleri saklamaya çalışan insanlarda görülen bir davranış tarzıdır.
So I indulged.
Her an ölecek gibi yaşamak lazımmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]