Informants translate Turkish
386 parallel translation
We'll cover the city with a net of informants.
Haberciler salmalı..
"Our informants"...
"Muhbirlerimiz"...
We were all informants.
Hepimiz muhbirdik.
Certain informants arranged for me to meet Giuliano.
Bazı muhbirler aracılığıyla kendisiyle görüşmüşlüğüm var.
I have informants at the very top.
Yüksek mevkilerde haber elemanlarım var.
There were cops, reporters, voters informants, pickpockets...
Polisler, muhabirler, seçmenler, muhbirler, yankesiciler vardı...
Our informants tell us other of Hitler's top Nazis are also at this moment on their way to Puerto Ubera.
Muhbirlerimizin söylediklerine göre ayrıca Hitler'in diğer önemli görevlerdeki Nazi'leri de Ubera Limanı'na geliyorlarmış.
They have their informants, of course... And will not leave us in our tranquility, Setting fire, hand over that money.
Onlara buradan bilgi veren biri var, şüphesiz ve onlar para gelene kadar buradan gitmeyeceklerdir.
I need a hundred more men, and funds to pay the informants.
Fazladan 100 adama ve muhbirler için ödeneğe ihtiyacım var.
- Yes. I would like you to rent three apartments in a calm area like Prati for my informants.
Ayrıca dostlarım için Prati gibi sakin bir yerde üç apartman tutmanızı istiyorum.
- Do we have informants among them?
- İçlerinde muhbirimiz var mı?
As you can see, I have my own informants too.
Gördüğünüz gibi, benim de muhbirlerim var.
But anyway... they had informants in the industrial areas.
Her neyse... Sanayi bölgelerinden bilgi alıyorlardı.
Informants are all around us.
Ortalık muhbirden geçilmiyor.
That devil has informants everywhere.
O şeytanın her yerde casusları var.
You should know the police have discovered through their network of informants that George Tanner and Tono Toshiro had a business feud last night.
Bilmelisin ki, polis, muhbirleri aracılığıyla George Tanner ve Tono Toshiro arasındaki kan davasını keşfetti.
Sure, I give my informants heroin.
Elbette muhbirlerime eroin veriyorum.
You got the same use for me down the line as I got with my informants.
Çünkü siz de benim muhbirlerimi kullandığım yöntemin aynısıyla beni kullanıyorsunuz.
You never gave drugs to informants, to poor junkies crying out for help?
Muhbirlerine hiç uyuşturucu vermedin mi?
Look, Mr. Santimassino, it's no secret that we use informants that are junkies.
Bakın Bay Santimassino, bağımlıları muhbir olarak kullanmamız, bir sır değil.
In Narcotics you have to supply your informants.
Verdim. Narkotikteysen, muhbirlerini beslemek zorundasın.
- Did you use them as informants? - Sometimes.
- Onları da muhbir olarak kullanır mıydınız?
Lord 9th, Two monks are now working as my informants
9'uncu Lord 2 Rahip casus olarak bilgi veriyorlar
She had street informants, and she'd made the connection between our project and the trouble in the streets.
Kadının sokak muhbirleri vardı, sokaklarda çıkan olaylarla projemiz arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarabilirdi.
She had street informants, and she'd connected our project to the trouble- -
Kadının sokak muhbirleri vardı, sokaklarda çıkan olaylarla...
Local informants told the police that the robbery was committed by Dawson.
Görgü tanıkları, polise, soygunu Dawson'ın işlediğini söylediler.
A warrant was obtained on the basis of the identifications... the informants and Dawson's prior criminal record.
Tanıkların ifadelerine ve Dawson'ın sabıkalarına dayanarak, arama emri çıkartıldı.
Listen, little squirrel, we don't work our informants that way, you got it?
Dinle, küçük sincap, biz muhbirlerimizi öyle çalıştırmayız, anladın mı?
My informants are mine, pal, and they stay that way.
Benim muhbirlerim bana aittir ahbap, ve öyle kalacaklar.
- Informants.
- Muhbirlerden.
You know as well I do that it's my job to deal with informants.
Biliyorsunuz ki bu benim işim ben muhbirlerle çalışırım.
I mean, my man Crockett did time rather than give up his informants.
Derim ki, adamım Crockett ajanları ele vereceğine, içeri girmeyi göze aldı.
We use informants for their knowledge of the street, not as reinforcements.
Biz muhbirleri, sokakta olup biteni öğrenmek için kullanırız, destek gücü olarak değil.
On the desk was the envelope containing photos and letters, the evidence of Mr Boddy's informants.
Masanın üzerinde, içinde fotoğraflar ve mektuplar olan bir zarf vardı Bay Boddy'nin muhbirinin kanıtları.
The list of Newcomer informants is about as long as a list of Mexican war heroes.
Yeni Gelenlerin ihbarcı listesi Meksika savaş kahramanları gibi uzun.
Our informants say Rosta fled the county with two other criminals Josip Baroda and Pytor Tatamovich.
İstihbarat adamlarımız, Viktor Rosta'nın iki suçluyla birlikte ülkeyi terk ettiğini söylüyorlar. Bu iki suçlu : Josip Baroda ve Pytor Tatomovich.
Viktor was organizing a huge cocaine shipment from America. Our informants say 5 million dollars'worth.
Viktor Amerika'dan buraya beş milyon değerinde büyük bir parti kokain getirmek istedi.
Informants assure us Carlos will contact McKussic before he does business elsewhere.
Öğrendiğimize göre, Carlos başkalarından önce McKussic'le iş görecek.
With the help of my ubiquitous, clandestine informants i have learned that the mayor has told the fire chief to catch me with chains on the doors.
Kulağı delik gizli muhbirlerim sayesinde, Vali beyin, itfaiye şefine beni kapılarda zincirlerle yakalamasını söylediğini öğrenmiş bulunuyorum.
through informants, eavesdropping, unreasonable searches and seizures...
el koymalarla medeni haklarımızı kısıtlama girişimini önlemek- -
I've Lied, I've Slept With Informants, I've Taken Drugs, I've Falsified Evidence.
Yalan söyledim, muhbirlerle düşüp kalktım uyuşturucu aldım, kanıtları çarpıttım.
The informants will have a good harvest this season.
Muhbirler bu mevsim iyi hasat kaldıracaklar.
Torture, paid informants, roadside executions, death squads.
İşkence, paralı muhbirler, yol kenarı infazları, ölüm mangaları.
Cover-up stories are used to protect informants... whose lives might be endangered.
Örtbas hikayeleri, hayatları tehlike altından olabilecek bilgi kaynaklarını korumak için kullanılır.
- Keep pumping our informants.
- Muhbirlere gaz vermeye devam.
I have informants across the whole country.
Her yerde casusum var benim!
Looks like all our informants are being tortured.
Üniteler hayvanat bahçesi gibi. Muhbirlere işkence ediliyor.
These people are your informants?
Muhbirlerin bunlar mı?
The Mokra have informants everywhere.
Mokra'nın her yerde bilgi sağlayan, adamları var.
Informants tell us Terek has put bounties on all MVD and FBI personel.
Danışmanlar bize Terek'in tüm MVD ve FBI personeline karşı ikramiye sunduğunu belirttiler.
Informants say it is just a start.
Danışmanlar bunun bir başlangıç öldüğünü söyledi.