English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Inhabited

Inhabited translate Turkish

386 parallel translation
Down steep slopes to the valley of the Batuecas inhabited by a solitary monk and his maid.
Dik yamaçların ardından, hizmetçileriyle birlikte yaşlı bir keşişin oturduğu Batuecas'ın görkemli vadisini geçiyoruz.
Say, either my coat is inhabited, or I'm inhibited.
Ceketimde bir şeyler var, ya da bana bir şeyler oluyor.
Thou hast made it soft with drops of rain, and the land that was desolate has become like a garden, and the waste places are become fenced and are inhabited
Onu yağmurlarla yumuşattın, ve ıssız olan toprakları bir bahçeye çevirdin, boş araziler çevrildi ve üstüne insanlar yerleşti.
There's only one world, Loxi, inhabited by two people.
Sadece bir dünya vardır, Loxi. İki insanın kurduğu bir dünya.
Then why not some entirely different form of life in a world we already know is inhabited by millions of living creatures?
Öyleyse neden tüm başka değişik yaşam türleri, dünyamızda tanımlanmış milyonlarca yaşayan canlı türünün arasına karışmasın?
I'll explore, perhaps find another Metaluna, a place inhabited by beings not unlike myself.
Dolaşacağım, belki bir başka Metaluna bulurum,... kendim gibi olmayanların yaşadıkları bir yer.
South of Colossa lies an accursed island inhabited by wailing demons.
Colossa'nın güneyindeki lanetli bir adada figan eden şeytanlar var.
You didn't actually think you were the only inhabited planet in the universe?
Evrende yaşam olan tek gezegenin sizinki olduğunu sanmıyordunuz değil mi?
I'd like to know whoever said that man originally inhabited the sea!
Kökümüzün denizden geldiğini kim söylemiş, bilmek isterdim.
"Is this planet inhabited?"
"Bu gezegen de yaşayan var mı?"
This island is inhabited by over 200,000 savages.
Bu adada 200.000 den fazla vahşi var.
At first, we must find out whether or not it's inhabited, and if their people are friendly.
Öncelikle, yaşam olup olmadığını öğrenmeliyiz. Ve insanların dost canlısı olup olmadığını.
I don't know whether it's occurred to you Doctor, but this means this place is inhabited.
Aklınıza gelip gelmediğini bilmiyorum, Doktor ama bu, burada yaşam olduğu anlamına gelir.
When was it last inhabited?
Burada en son ne zaman yaşanmış?
The lakes are inhabited by all sorts of strange creatures.
Gölde bir sürü ilginç yaratık bulunuyor.
So, Alydon, we were right to believe the city inhabited.
Alydon, Şehrin varlığına inanmakta haklıydık.
The paintings on the walls of this cave did not fade away in 20 thousand years, although the animals that inhabited Earth at that time had vanished.
Yaratıcı bir insan. Çizginin güzelliğini, şeklin mükemmelliğini, hareketin anlatımının etkisini anlıyordu. Bazı hayvanlar yok olsa bile.
The island is inhabited. He's here!
- Ada ıssız değil.O burada!
It's an island inhabited by savages.
- Vahşilerin yaşadığı bir adadır.
In one hour and 45 minutes, the entire inhabited surface of your planet will be destroyed.
Bir saat 45 dakika içinde tüm gezegen yüzeyiniz tahrip edilecektir.
Inhabited by humanoids.
İnsansı robotların yaşadığı yer.
Obviously, captain, if it is an intelligent creature, if it is the same one, if it therefore is capable of space travel, it could pose a grave threat to inhabited planets.
Kesinlikle, Kaptan, eğer zekası olan bir yaratık ise eğer aynıysa, eğer uzay seyahati yapabiliyorsa, ciddi bir tehdit yaratabilir.
I doubt the computers will be inhabited by more than a group of figures.
Bilgisayarların bir rakamlar grubuyla çok meşgul tutulabileceğini sanmıyorum.
Inscrutable planets, immense comets and unknown galaxies which are inhabited by incredible beings of the most horrible physical sort and bone-chilling psychological nature.
Gizemli gezegenler, devasa kuyruklu yıldızlar ile korkunç fiziki görünümlü ve insanı iliklerine kadar titreten psikolojik yapılı inanılmaz canlıların yaşadığı keşfedilmemiş galaksiler.
There are many planets in this galaxy that can be inhabited.
Bu galakside yerleşime uygun pek çok gezegen var.
Inhabited.
Yerleşim birimi mi?
Inhabited by water demons, those seas were called "the cemetery of ships".
Bu denizlere "Gemi mezarlığı" deniyordu.
Its only satellite, Sarpeidon, is a Class-M planet, which, at last report, was inhabited by a civilised humanoid species.
Tek uydusu, Sarpeidon, M-Sınıfı bir gezegen, son raporlara göre orada medeni insan türleri barınıyormuş.
However, we now have evidence that that vast barren area is inhabited.
Ama şimdi elimizde bu geniş ve çorak bölgede yerleşim yapıldığına dair kanıtlar var.
The legend of the Necronomicon has it that long ago the earth was inhabited by a species from another dimension.
Necronomicon efsanesi çok uzun zaman önce dünyanın ev sahiplerinin başka bir boyuttan gelen türler olduğuna dayanır.
the forests were inhabited by elk and wild goats here lived great flocks of swans and ducks...
Ormanlar geyikler ve yaban keçileriyle kaplıymış ve büyük kuğu ve ördek sürüleri yaşarmış.
There was no inhabited area near Wildfire for a radius of 112 miles.
Wildfire'ın 112 mil etrafında hiçbir yerleşim alanı yok.
But it hasn't been inhabited these five years.
Ama beş yıldır oraya girilmedi.
An island inhabited entirely by ex-international interviewers In pursuit of the impossible dream.
Olmayacak düşün peşindeki eski uluslararası sunucuların yaşadığı bir ada.
If it doesn't we have to assume it is lost and we have to march back the same way in the hope of reaching an area inhabited by Christians.
Aksi takdirde onları yitirdiğimizi farz etmek zorunda kalacağız bir Hristiyan yerleşim merkezine ulaşma umudumuzla geldiğimiz yoldan geri dönmemiz gerekecek.
Anchored on a diff at the seaside is located the Castle Karlstein that seems to defy all elements. It was inhabited by sinister count Dracula.
Deniz kenarında bir yamaçta konuşlanan Karlstein Şatosu, eskimiş duvarlarına rağmen yıllara meydan okumaktadır.
Mr. Pilgrim, we have visited 31 inhabited planets in the universe.
Bay Pilgrim, evrende yaşam olan 31 adet gezegeni ziyaret ettik.
Which is contaminated, but still may be inhabited by humans.
Yasak şehirde hala insanlar... yaşıyor olabilir. Ve ortalık Kirletilir.
But, Lisa, we didn't know the city was inhabited.
Ama, Lisa, şehirde yaşam olduğunu bilmiyorduk.
Our present position is in the Pallas 1 4 system which contains Mantilles, the most remote inhabited planet in the entire Federation.
Konumumuz, Federasyon'un en uzak... yerleþim sistemlerinden Pallas 1 4'ün... Mantilles gezegeni.
The cloud is now moving directly toward the inhabited planet.
Bulut yaþam olan gezegene yöneldi þimdi.
At warp 8, we will intercept the cloud before it reaches the inhabited planet Mantilles.
Warp 8, Mantilles'e ulaþamadan... bulutun önünü kesmemizi saðlayacaktýr.
The importance of Saipan inhabited in the fact of that if this it fell the war would be same in front of Japan.
Saipan'ın önemi şuradan kaynaklanıyordu. Eğer kaybedilirse savaş Japonya'nın burnunun dibine gelmiş olacaktı.
Therefore, the difficulty inhabited in choosing a reduced group.
Dolayısıyla bu az sayıdaki grubu seçmek daha zordu.
He said he didn't know if the place was inhabited or not, and then he spends his nights there.
Evin meskûn olup olmadığını bilmediğini söyledi, sonra da gecesini orada geçirdi.
As you know this failure of the Drive to cut out in time as planned when approaching inhabited areas has occurred before, with the most horrendous results.
Bildiğiniz gibi... Motorun meskûn mahallere ulaştığında devreden zamanında çıkma sorunu... daha önce de olmuştu, ve bu da, korkunç sonuçlara yol açmıştı.
'We had no way of knowing your planet was inhabited.'
Gezegeninizin boş olmadığını bilmemizin imkanı yoktu.
"And then, in this town inhabited mainly by Oriental Jews, anger and hate exploded."
"Ve sonra, geleneksel Yahudilerin ağırlıklı yaşadığı bu kasabada, öfke ve nefret patlaması oldu"
They lie on the far edge of the inhabited world.
Dünya denen meskenin kenarında uzanıyorlar.
Two shoes. They are inhabited.
Bir çift mi?
It is inhabited and death will rise triumphal in the moonlight.
Orada biri yaşıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]