Insistent translate Turkish
325 parallel translation
Well, erm, Eleanor wrote her life story. And she's quite insistent that it's true.
Eleanor hayat hikâyesini yazmış ve gerçek olduğu konusunda bayağı ısrarcı.
You know how insistent the duchess was on your coming.
Senin gelmen için düşesin ne kadar ısrar ettiğini biliyorsun. Kim bilir neden!
Now she's at the insistent stage.
Şimdi ısrarcılık aşamasında.
If Gregor's letter hadn't been so insistent, I should never have returned.
Gregor mektubunda o kadar ısrar etmese asla dönmezdim buraya.
Most insistent.
Çok ısrar etti.
Like all great geniuses, there was in him the insistent will to do something big, great, constructive in the world.
Tüm büyük dahiler gibi büyük, muhteşem, yapıcı bir şeyler yaratmak için içinde müthiş bir istek duyuyordu.
I don't wanna be insistent, but we're wasting valuable time.
Baskï yapmak istemiyorum, ama zaman kaybediyoruz.
You are the most insistent person.
Ne kadar israrci bir insansin.
Why are you so insistent?
Niçin bu kadar ısrarlısın?
- Sorry we if we were so insistent.
Fazla ısrarcı davrandıysak kusura bakmayın!
Oh excuse me, Mr. Holmes, there's a gentleman and he's very insistent.
Oh, affedersiniz, Bay Holmes, bir beyefendi geldi, çok ısrar ediyor.
And that feeling has been so insistent that I make guesses.
Bu his o kadar güçlü ki, tahminler yürütüyorum.
But Captain Hook is most insistent, Wendy.
Ama Kaptan Huk çok ısrarcı Vendi.
- He was very insistent.
- Çok ısrar etti.
Big Jule, being a large loser, is insistent that the game goes on.
Koca Jule çok para kaybettiği için oyunun devam etmesini istiyor.
Well, he seemed quite insistent.
Şey, oldukça ısrarcı göründü.
Don't be insistent.
Israrcı olma.
I wouldn't have let you go, but your mother was so insistent
Gitmene izin vermeyecektim ama annen çok inatçı.
Acebos, he's insistent.
Acebos. Çok ısrarcı.
He is very insistent, sir.
Çok ısrarcı efendim.
Mr. Heitz was very insistent.
Bay Heitz çok ısrarcı.
Spanish women have something... insistent.
İspanyol kadınlar biraz ısrarcıdırlar.
He was most insistent.
Çok ısrarcıydı.
I had to allay my wife's suspicion and Tokubei was very insistent.
Karımın şüpheleri yatıştırmak zorunda kaldım ve Tokubei çok ısrarcıydı.
Miss Gila, there's a man here to see you. He's very insistent.
- Bayan Gila, sizi görmek isteyen bir bey var.
Perhaps I was too insistent.
Belki de fazla ısrarcı davrandım.
A challenge to every male... insistent, irresistible, and forever laughing, laughing.
Ona karşı konulamaz. Ve hep güler. Güler, güler.
Kirk out. Captain, I wonder why he's so insistent that our tactical aides come down.
Neden ısrarla taktisyenlerimizin aşağı inmesini istiyor.
You're so insistent.
Çok ısrarcısın.
Anne, please, don't be so insistent.
Anne, bu kadar ısrarcı olma lütfen.
I'm the one who was insistent.
Israr eden benim Hanlon!
Most of them are easy enough to get rid of, but Mr Robinson here was particularly insistent.
Bazılarından kolayca kurtulursunuz ama Bay Robinson gibiler çok ısrarcıydı.
The man was so insistent I thought why shouldn't I let him see it?
Adam çok ısrarcıydı ve düşündüm neden görmesine izin vermeyeyim.
He was most insistent.
Çok ısrar etti.
He seems very insistent.
Çok ısrarcı görünüyor.
Mr Amit was insistent. And you weren't here. So I went over.
bay Amit ısrar etti. ve sende burada değildin. bende yanlız gittim.
Listen, he's really insistent.
Bakın, o gerçekten çok ısrarlı.
Through its executive organs, the Peruvian government is insistent with no exceptions, that a region of this size be taken into possession by deed and by proof within nine months.
Peru hükümeti idari makamları bu büyüklükte bir arazinin tapusunun alınabilmesi için dokuz ay içinde kanıtların belgelendirilmesini ister.
What is it that makes you so insistent on shocking and insulting me?
Neden sürekli olarak beni şok edip, aşağılıyorsun?
He's most insistent.
Çok inatçı.
He is insistent.
Çok ısrarcı.
I imagine it must be very insistent.
Sanırım, çok ısrarcı olabilir.
Well, I... I'll concede I was insistent.
Tamam, ısrar ettiğimi kabul ediyorum.
I suppose I must have been quite insistent with my questions, because he answered me.
Zannediyorum sorularımda bir hayli ısrarcı davranmış olacağım ki bana yanıt verdi.
Insistent people make me angry.
... lsrar edenler tepemi attırır.
Leaving from there, insistent and superficially, it defended the theory of death for natural causes.
O andan itibaren gereksiz ve başarısız bir şekilde ölümün doğal sebeplerle olduğu iddiasını savundu.
Well, Niki was very insistent that I should give you a call.
Niki, seni aramam için çok ısrarcı oldu.
He sounds pretty insistent.
Oldukça ısrarcı görünüyor.
This gentleman is most insistent upon speaking to her ladyship, sir.
bu bey hanımefendi ile konuşmak için çok ısrarcı, efendim.
Is there any particular reason that you're so insistent?
Bu kadar ısrarlı olman için özel bir neden mi var?
Kapil Dev was so insistent that I should've had a cup of tea with him.
Kapil Dev çay içmem için ısrar etti.