English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Instinct

Instinct translate Turkish

2,664 parallel translation
My instinct never fails me.
İçgüdülerim beni hiç yanıltmaz.
Instinct.
İçgüdü.
Lie, do not believe on instinct.
Yalan, içgüdüye inanmazsın.
- Instinct.
- İçgüdü.
Different kind of, I don't know, instinct.
Farklı bir içgüdün var.
My first parental instinct... when I heard my kid was killed...
Çocuğumun öldüğünü duyduğumda ilk tepkim...
She was chugging a soda, and I just went on instinct.
Nefes almadan soda içiyordu, benim de boşluğuma geldi.
I just had this instinct That the only way that I was gonna be able To let go of all the anger I felt...
İçgüdüm, hissettiğim öfkeden kurtulmanın tek yolunun onu affetmek olduğunu söylüyordu.
There's that instinct to please...
Onu memnun etme içgüdüsü var.
Because you are just instinct.
Çünkü sen sadece içgüdüsün.
You read all the books, they tell you you'll know what to do if you follow your instinct.
Bütün kitapları okudum, içgüdülerine güvenirsen ne yapacağını bileceğini söylüyorlar.
I have no instinct!
Benim içgüdüm yok ki.
You need to use your instinct.
İç güdünü kullanmalısın.
Your instinct towards women is based not on being with one of them for life but having moments with most of them.
Kadınlara karşı olan refleksiniz biriyle bir hayat geçirmek üstüne değil pek çoğuyla anlar yaşamak üstüne kurulu.
That's my gut instinct.
- Bu benim içgüdüm.
Yet, so often in these cases, a gut instinct can be dreadfully misleading.
Yine de, böyle davalarda, içgüdü fazlasıyla yanıltıcı olabilir.
It's an instinct.
Bu bir içgüdü.
So you're betting your whole career on instinct?
Yani, tüm kariyerini içgüdüne mi dayandırıyorsun?
- Your instinct's been wrong before.
- İçgüdün daha önce yanılmıştı.
Berik now hopes that Balapan's hunting instinct will take over.
Berik artık Balapan'ın avcılık içgüdülerine güvenmek zorunda.
Does she have the killer instinct?
Acaba kartalı öldürme içgüdüsüne sahip mi?
He wants people to act on instinct, not think.
İnsanların düşünmeden, içgüdüsel olarak bir şeyler yapmasını istiyor. Bu şirketleri yakalım mı diyorsun yani?
- So you have no maternal instinct?
Sende annelik içgüdüsü de yok herhalde? Yok.
She's got that killer instinct.
Onda katil iç güdüsü var.
It's just instinct, right?
Bu sadece içgüdü, tamam mı?
It was a gut instinct, really, to protect my wife.
Bu içgüdüsel bir şeydi, eşimi korumalıydım.
Your instinct was right ; there are fault lines running all through this team.
Tahminlerinizde son derece haklıydınız bu takımda çok ciddi sıkıntılar mevcut.
You think his emotions will override his police instinct?
Sence duygusal davranıp meslek ahlakından vazgeçebilir mi?
I act on instinct.
içgüdülerimle hareket ediyorum.
When you don't know what to do, you have to follow - your masculine instinct.
Ne yapacağını bilmiyorsan erkek içgünü takip edeceksin.
Okay, Cam, you're on my team,'cause I can tell you got the killer instinct.
Pekala Cam, sen bendensin. çünkü sende bir katil içgüdüsü var, sana söyleyeyim.
You know when you first told me about this? My instinct was to say no.
Biliyor musun bana ilk söylediğin zaman içgüdüm hayır dedi.
It's a fallacy that a mother has an instinct to raise a child.
Bir annenin, bir çocuğu büyütmek için içgüdüsü olduğu yanlış bir düşüncedir.
My first instinct was it was a bear, but bears don't walk on two legs.
İlk düşüncem bir ayı olduğu yönündeydi ama ayılar iki ayak üzerinde yürümezler.
I was being driven by pure instinct.
Saf içgüdü ile hareket ediyordum.
But after all and under the effects of that monster... that contains us and which we call instinct... we insist on reproducing.
Ama tüm bu canavarlıklarına rağmen bu bizi de içine alan birşey..
But don't you think maybe it was her maternal instinct, like sixth sense?
Yine de bu onun annelik içgüdüleri olamaz mı? Altıncı his gibi yani?
- Instinct or something, I guess.
Sanırım bu bir çeşit iç güdü gibiydi.
My instinct is telling me so.
Hislerim böyle söylüyor.
It overcame his self-preservation instinct.
Trilamid kendini koruma içgüdüsünü zayıf düşürdü.
Well, then another instinct must have been stronger.
O zaman başka bir içgüdüsü gelişmiş olmalı.
So stop thinking and start using your instinct.
Şimdi düşünmeyi bırak ve içgüdülerini kullan.
Instead, your first instinct was to call the cave.
Onların yerine ilk içgüdün mağarayı aramak oldu.
You didn't know a thing, but I could see it in you instantly- - your instinct for survival.
Hiçbir şey bilmiyordun. Fakat ben aniden sendeki hayatta kalma içgüdüsünü gördüm.
So, it was just instinct that made you look there?
Yani orada görünmesi sadece içgüdüydü?
It's not a primitive gut instinct like in a card game.
Kart oyunlarındaki gibi ilkel bir Güdü değil ama işe yarıyor.
I'm asking you to run against every instinct to maintain secrecy.
Gizliliği sürdürmek adına İç güdülerine karşı hareket etmeni istiyorum
Support my gut instinct and assist in my research.
Beni cesaretlendirir, hırslandırır Ve görevimde yardımcı olurdu.
Guy's accused of cheating - - his first instinct is to lie.
Bir erkeğe aldattığı söylendiğinde ilk tepkisi yalan söylemek olur.
Rick's first instinct is to admit it?
Rick'in ilk tepkisi doğruyu söylemek mi olacak?
- Some instinct.
- Ne iç güdü ama.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]