Instincts translate Turkish
2,505 parallel translation
You haven't changed, you don't trust your instincts.
Sen değişmedin. İçgüdülerine güvenmeyi bilmiyorsun.
'You once told me to trust my instincts about women, Mr Smiley.
Bana kadınlar hakkında bana iç güdülerime güvenmemi söylediniz, Bay Smiley.
'Well, my instincts told me this woman had some treasure.
İç güdülerim bana bu kadının hazinesi olduğunu söyledi.
My instincts are never wrong.
- İçgüdülerim hiç yanılmaz.
That was Ed really trusting his instincts about a very specific thing that he needed to say, and he wanted to do it in a way that was antagonistic.
Özel bir konu hakkında içgüdülerine güvenen Ed konuşma ihtiyacı duyuyordu, ve söylediklerini muhalif bir biçimde aktarmak istiyordu.
Don't worry, their natural instincts always take over.
Merak etmeyin, içgüdüleri her zaman devreye girer.
Natural instincts!
Doğal içgüdüymüş.
Without their instincts, they would be lost, blown off course, but, fortunately, their instincts are strong and...
İçgüdüleri olmadan kaybolur yollarından çıkarlardı ama şanslılar ki içgüdüleri çok güçlüdür ve...
I was just following my instincts.
İç güdülerimi takip ediyordum.
What the pleasure trap is is an interaction between our natural instincts, which are trying to tell us the right thing to do, and some kind of artificial, modern stimulation that is piggybacking or hijacking that process.
Zevk kapanı, doğal içgüdülerimizin arasındaki etkileşim ; bize bunun doğru bir şey olduğunu söylemeye çalışıyor ; bu, süreci taşıyan veya yönlendiren bir çeşit yapay modern dürtü.
Why don't people trust their instincts?
İnsanlar neden içgüdülerine güvenmezler?
Why should we put so much frantic effort into suppressing our most basic natural instincts?
Niye içimizdeki onca arzuyu bastırmak için bu kadar mücadele veriyoruz ki?
No, but my instincts never fail on these cases.
Hayır, ama iç güdülerim asla yanıltmaz beni.
Instincts don't count on the court.
Mahkemede iç güdü geçmez.
No, but your guts, your instincts, your experience.
Hayır, senin cesaretin, iç güdülerin, tecrüben.
It's funny how those initial instincts can be so right, you know?
En baştaki iç güdülerinin doğru olması ne kadar garip değil mi?
I hear cops, and my ex-con instincts kick in. Okay.
Polisleri duyunca eski suçlu içgüdülerim devreye giriyor.
We share the same instincts.
Aynı iç güdülere sahibiz.
Your instincts telling you anything?
İç güdülerin bir şey diyor mu?
- He's having his third instincts.
Üçüncü içgüdüsünü izliyor.
If I bet on somebody's instincts, it's hers.
Birinin içgüdülerini takip edeceksem, bu onunkiler olur.
Then maybe you shouldn't be so sure about her instincts.
O zaman onun hislerinden o kadar emin olmamalısın.
You're the who's always telling me to go with my instincts.
Bana sürekli içgüdülerimle hareket etmemi söylüyordun.
No, it isn't stupid to trust your instincts.
Hayır, içgüdülerinize güvenmek şapşalca falan değildir.
You know what? You want to be a hard-charger and use your instincts, that's fine.
Kahraman olmak ve içgüdülerine güvenmek istiyorsan tamam.
You questioning my instincts, too?
İçgüdülerimi de mi sorguluyorsun?
Or your partner has better instincts than you think.
Ya da ortağının sezileri sandığından daha iyi.
My instincts told me you weren't being honest! I should've trusted my instincts.
Yalan söylediğini hissetmiştim.
He got two bullets in the back of the head. Vincent had twice the instincts that Liam's got, and he never saw it coming. Okay?
Başının arkasından iki kurşun yiyerek öldü.
Yeah, he may be dumb, but his instincts are kicking in.
Aptal olabilir ama içgüdüleri devreye giriyor.
You need to learn how to trust your instincts.
İçgüdülerinize güvenmeyi öğrenmeniz lazım.
= = need retain their wild instincts.
Vahşi yaşam tarzlarını kaybetmemeleri için bu gereklidir.
Your instincts are spot-on. He did it.
İçgüdüleriniz doğru söylüyor.
Animals just do what their instincts tell them.
Beni yemeye çalışmadıkları sürece iyi geçiniriz.
Follow our instincts?
Bu hoşuma gider.
In time she must become expert at finding those weak points... small, hidden chinks in the armor that will stumble out into view and excite her instincts as a huntress.
Zamanla dişi aslan, zırhlarındaki küçük ve saklı yarıkları bulmada uzmanlaşmış hâle gelmeli. O yarıklar ; dişi avcının her an dikkatini çeken ve içgüdülerini heyecanlandıran detaylardır.
You know, you got great instincts about the dead, Megan.
- Biliyorsun, ölüler hakkında büyük içgüdülerin var, Megan.
Trust your instincts.
İçgüdülerinize güvenin.
My instincts aren't that of a king.
İçgüdülerim kral olmaya layık değil.
The world you left behind fell victim to some of the baser instincts of our species :
Geride bıraktığınız dünya türümüzün kötü içgüdülerine kurban gitti :
Trust your instincts.
Sezgilerine güven.
Free her from herself, from her baser instincts.
İlkel duygularından arındıracağız.
Werewolf possesses incredible agility, speed and those keen animal instincts.
Kurt Adam inanılmaz bir çevikliğe..... hıza ve keskin hayvan içgüdülerine sahip.
Somehow it gets to kick the shit out of your mothering instincts.
Nasıl oluyorsa böyle şeyler annelik içgüdülerini öldürüyor insanın.
But when you are on the bike, when you are riding, it's better not to think and to act with your instincts.
Ama motosiklette giderken düşünmemek ve içgüdülerine göre hareket etmek daha iyi.
You have your instincts.
Sezgileriniz var.
The guys who undergo months of training to deny their own instincts for self-preservation?
Kendini koruma içgüdüsünü yok etmek için aylarca eğitim alan adamlar mı?
and instincts and I'm...
ve içgüdülerimi severim...
- You trust my instincts, you always have, and right now my gut is telling me you need to pull away from this.
- İçgüdülerime güvenirsin, hep güvendin, şu anda da içimden bir ses bu işten uzak durman gerektiğini söylüyor.
Got to trust your instincts, Tom.
İçgüdülerine güven bak, Tom.
Next time, I'll trust my instincts.
Gelecek sefere içgüdülerime güveneceğim.