English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Intensifying

Intensifying translate Turkish

38 parallel translation
The hunt for life in the cosmos is intensifying.
Evrendeki uzaylı avı güçleşiyor.
At the same time your blood pressure cardiac rhythm are intensifying.
Aynı zamanda kan basıncın ve kalp ritmin yoğunlaşır.
And it's intensifying.
Ve yoğunlaşıyor.
My reading is intensifying, sir.
Okuma yoğunlaşıyor efendim.
According to Police Commissioner Gordon, mob violence is intensifying.
Polis Komiseri Gordon'a göre çete savaşı şiddetini artırıyor.
The gravity well is intensifying.
Yer çekimi sahanlığı yoğunlaşıyor.
The distortions are intensifying, but they're not coming from the star.
Gravimetrik bozulmalar yoğunlaşıyor ama yıldızdan geliyor gibi görünmüyor.
At the rate the interference is intensifying in a few weeks, we won't even be able to send
Hızla dalgalanma yoğunlaşıyor. Bir kaç hafta içinde Bir sonda göndermek
Adjusting shield harmonics to compensate. Quantum fluctuations are intensifying.
Kalkan harmonik ayarlanması yapılıyor kuantum dalgalanmaları yoğunlaşıyor.
I'm wondering if anything at home could be intensifying Anna's need to create this fantasy.
Acaba evde olan bir şey mi Anna'nın bu hayalleri kurmasına sebep oldu?
But the hunt was intensifying for some of the most notorious members of the SS implicated in the murder of the Jews.
Ama Yahudilerin öldürülmesine bulaşmış en bilindik SS mensuplarının avı şiddetleniyordu.
And in recent years, it's uninterrupted and it is intensifying.
Ve son yıllarda düzenini bozmadan artmaya devam ediyor.
I'll try intensifying the scanner.
Tarayıcı yoğunlaştırmayı deneyeceğim.
In the extreme conditions of a world warmer by three degrees, losing much of the Amazon could cause the re-release of hundreds of millions of tons of stored carbon, perhaps intensifying global warming another degree.
3 derece daha sıcak bir Dünyanın sert koşullarında Amazonun büyük bir kısmını kaybetmek, hapsedilmiş milyarlarca ton karbonun açığa çıkmasına ve belki de küresel ısınmanın 1 derece daha artmasına sebep olabilir.
Okay, sounds like it's intensifying.
Görünüşe göre gittikçe şiddetleniyor.
And the man sings on at the piano, ignorantly intensifying your repentant purpose.
Evet, ve sonra adam piyanoda şarkı söylüyor ve senin tövbekârlığını görmezden gelerek koyulaştırıyor.
The synthesis between meteor and machine increased his strength but it also boosted his adrenaline, intensifying his emotions.
Meteor ve makine kombinasyonu onun gücünü arttırdığı kesin ama bu ayrıca adrenalin pompalaması sayesinde duygularını da etkiliyor.
but intensifying the process of yanking opiates off receptors could be torture.
... ama yoğunlaştırılmış, uyuşturucuyu reseptörlerden çekme süreci işkenceye dönüşebilir.
The modern humans have this trend of intensifying their exploitation of the environment to sort of squeezing out everything possible from the environment.
Modern insanlar çevrelerindeki en ufak seyden bile yogun bir sekilde faydalanma egilimine sahiptir.
I know you're committed to intensifying the air campaign, but I'm here to ask you to also commit to a ground invasion into kosovo to resolve this situation once and for all.
Hava saldırılarının yoğunlaştırılması konusunda isteklisin biliyorum. Ama buraya bu olayı bir kerede bitirmek için Kosova'ya karadan saldırı izni istemeye geldim.
Your brother's crackdowns back home are intensifying.
Kardeşinin memleketteki baskıları şiddetlenmiş.
His fracturing is intensifying.
Kırılma yoğunlaşıyor.
When darkness falls, the team use image-intensifying scopes to look into the canopy.
Hata yapmak istemezsiniz çünkü sonra bunu ödersiniz. Aslında oyuncaklara çok meraklıyımdır.
And the hunt for the so-called "Craigslist Killer" is intensifying, with police hoping to catch him before he strikes again.
Ve "Craigslist Katili" olarak bilinen katilin aranması yoğunluk kazanıyor.Polis farketmeden yakalamak istiyor.
The Gorgon blood must be intensifying the emotions of the original body.
Gorgon kanı orijinal bedenin duygularını güçlendiriyor olmalı.
Something is keeping him from school, keeping him from his girlfriend, and it's intensifying as time goes on.
Bir şey onu okuldan ve sevgilisinden alıkoyuyor ve bu şey zaman geçtikçe güçleniyor.
With the discovery of Claudia Ward's body investigators'search for the killer is intensifying.
Claudia Ward'ın cesedinin bulunmasından sonra müfettişler katili arama çalışmalarını yoğunlaştırdı.
'The search is intensifying, not for survivors now,'but for the flight recorder.
Kazadan kurtulan olmasa da uçuş kayıtları için aramalar yoğun bir şekilde devam ediyor.
"is intensifying everything I feel."
"... hissettiğim her şeyi kuvvetlendiriyor. "
"is intensifying everything I feel."
"... hissettiğim her şeyi kuvvetlendiriyor.
By intensifying my hunt for men.
Erkek avımı yoğunlaştırarak.
The downside of the artifact is intensifying.
Nesnenin yan etkileri şiddetleniyor.
Not to mention intensifying the tannins.
Tanenler ile yoğunlaştırma da cabası.
But sources close to the probe say the hunt for a possible serial murderer is underway and intensifying.
Ama soruşturmaya yakın kaynaklar olası bir seri katile yoğunlaşıldığını söylüyor.
Rising coastal waters, intensifying weather patterns.
Kıyılardaki suların yükselmesi, hızla değişen mevsimler.
Quakes are intensifying.
Deprem yoğunlaşıyor.
Yeah, WTF? Yes, yes, the storm is intensifying.
- Evet, fırtına şiddetleniyor.
I've been gradually intensifying.
Yavaş yavaş ilerliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]