English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Intuitively

Intuitively translate Turkish

40 parallel translation
It is intuitively obvious.
Sezgisel olarak çok aleni bir şey...
You seem to make all the correct moves - intuitively.
Sezgilerinle tüm doğru hareketleri yaptın.
THE ONLY WAY TO FIND VALERIE... IS TO HIRE SOMEONE AS UNLUCKY AS SHE, WHO WILL INTUITIVELY LEAD YOU TO HER.
Bana göre Valerie'yi bulmanın tek yolu sezgileri sayesinde ipuçları bulan ve... en az onun kadar şanssız birini işe almamız., Bu bir şaka falan mı?
It just seems intuitively right.
Bu bana pek doğru gelmiyor.
I think, without even realising it, Cadet Hailey intuitively arrived at a whole new way of looking at cosmology.
Sanırım Hailey farkına bile.. .. varmadan sezgileriyle kozmolojiye yeni bir bakış açısı getirdi.
Intuitively, you would say the same thing that killed him - exposure to radiation.
Sezgilerime dayanarak, adamı öldüren şeyden yüksek radyasyondan olduğunu sanıyorum.
And you, of course, know this intuitively, don't you?
Ve sen bunu sezgilerinle biliyorsun, değil mi?
I knew it intuitively.
Bunu sezebildim.
I seemed to lack the basic understanding... that my peers just intuitively grasped.
Akranlarımın içgüdüsel şekilde anladıkları... o temel anlayıştan yoksun gibiydim.
"A heart responds to another heart intuitively."
"Kalp kalbe karşıdır."
Grasp the numbers intuitively, from your heart
Sayıları sezgiyle, kalbinle kavra.
Intuitively, yes, but, well, mathematically, no.
Sezgisel olarak evet, fakat matematiksel olarak, hayır.
It struck him why an atom can't be visualised, why it can't be understood intuitively.
Fikir, atomun neden görsellestirilemedigini, neden öngörüyle anlasilamadigini kesfettirdi.
You make connections and leaps intuitively.
Sen bağlantı kuruyorsun ve sezgilerinle hallediyorsun.
Yes, youíll just never be able to think intuitively about this but you can know that, even though you canít think intuitively about it.
Ama bilebilirsiniz. Sezgisel olarak düşünemiyor olsanız bile...
Now we know intuitively that the things in the world around us have mass.
Şimdi içgüdüsel olarak biliyoruz ki, dünyada etrafımızdaki şeyler kütleye sahiptir.
- What about Terri? - I was thinking about Terri growing up. About how she must have felt, and how kids intuitively know if their parents resent them.
Terri'yi büyürken düşünüyordum, nasıl hissetmesi gerektiğini, çocukların, ebeveynlerin onlara kızıp kızmadığını sezgisel olarak nasıl bildiğini düşünüyordum.
Intuitively you would expect people to react to something frightening better than to a detailed message.
Sezgisel olarak insanlara korku verecek birşeyler olmalı - - Detaylı mesajdan çok çok daha iyi.
Counter-intuitively... a mission of this type would be launched during Martian conjunction when Mars and the Earth are at the greatest distance apart.
Karşı-sezgisel olarak... Bu görev ancak Mars tutulması esnasında yola çıkılarak yapılabilir. Tam o esnada Mars ve dünya arası uzaklık en fazla olacaktır.
So there are many things that people intuitively call complex, but only a few of them seem to be able to give rise to consciousness.
Dolayısıyla, insanların sezgisel olarak karmaşık dediği pek çok şey vardır, fakat onların sadece çok azı bilincin ortaya çıkmasına imkan verebiliyor gözükmektedir...
And the unique result of this preservation based approach which is intuitively counter to many is that this logical, ground up empirical process of preservation and efficiency which can only define true human sustainability on the planet would likely enable something never before seen in human history.
Bu sezgisel olarak bir çoğunun karşı olduğu depolama esaslı yaklaşımın benzersiz bir sonucu gezegenimizdeki insan varlılığının sürekliliğini anlatan tüm bu mantıklı, depolama ve verimlilik deneme işlemi muhtemelen insanlık tarihi boyunca hiç görülmemiş bir şeyi devreye sokacaktır.
He intuitively understood that people create personal bonds with things when they know their stories.
Sezgisel olarak anlamıştı ki insanlar hikayelerini bildiği şeylerle kendi aralarında bağlar kurarlar.
Euclid's axioms seem so intuitively obvious that any theorem proved from them was deemed true in an absolute, often metaphysical sense!
Bakarsak Öklit'in Aksiyomlarının Segisel Olarak Doğru Kabul Edilen Birkaç Teoriden Biri Olduğunu ve Kesin Bir Metafiziksel Olay Olduğunu Biliyormuydun!
Cognitively, intuitively advanced.
Kavramsal ve sezgisel olarak gelişmiş.
You'll intuitively know at first glance when someone's up to no good.
Zamanla ister istemez birine baktığında ne mal olduğunu anlamaya başlıyorsun.
'That was when I intuitively realised for the first time'that the existing law did not apply to Jews.
Polonya bu savaştaki diğer ülkelerden çok daha fazla acı çekecekti.
'That was when I intuitively realised for the first time'that the existing law did not apply to Jews.
Birdenbire ilk kez fark ettim ki mevcut yasalar Yahudilere uygulanmıyordu.
Barbie intuitively goes,
Barbie bunu sezer,
What we learned is that they're amazingly friendly, and understanding and intuitively want to be your companion.
Ama inanılmaz dost canlısı olduklarını öğrendik. Anlayışlıydılar ve sizinle arkadaş olmak istiyorlardı. Bunu kaydediyor musun?
She intuitively recognized the artifact.
Kız içgüdüsel olarak objeyi tanıdı.
This Elser works intuitively and very accurately
Bu Elser sezgisel çalışıyor ve neredeyse hatasız ilerliyor.
There's a point where, intuitively, you really do hit the red line on where you're getting to the point of taking serious risk, and that is injury or death or whatever it is.
Sezgisel olarak kırmızı bölgeye girdiğiniz bir an vardır, orada ciddi risk alma noktasına gelirsiniz ve bu da yaralanma olur, ölüm olur, artık ne olursa.
No, because however intuitively obvious it may seem, when subject to calculation, it fails.
Hayır. Çünkü her ne kadar sezgiyle açıkmış gibi görünse de konu hesaplamaya geldiğinde başarısız oluyor.
It was a promise always perceived intuitively.
Daima içgüdüsel olarak fark edilen bir sözdü.
It's Thursday night, and that can only mean, counter-intuitively, football!
Bugün Perşembe gecesi ve bunun tek bir anlamı var, sağduyulu fubol!
It's possible Nieves knows the identity of Lily Cooper's murderer, but I think it's more likely that he intuitively understood where Trager found his second killer.
Nieves'in, Lily'nin katilini biliyor olması muhtemel ama büyük ihtimalle sezgisel olarak Trager'ın ikinci katili nereden bulduğunu anlayabiliyordu.
I believe there's a system in place and the world is so asleep intuitively that people just follow the system without questioning and it's because they're asleep.
Bence bir sistem işliyor ve dünya öyle bir uykuda ki içten içe insanların hiç düşünmeden, sorgulamadan sisteme uyduğunu unutmuşlar.
Which makes her intuitively advanced And emotionally more vulnerable.
Bu yüzden doğuştan ve içgüdüsel olarak üstün ve duygusal anlamda kırılgan.
The arrow makes time a one-way street of irreversible events, something we know intuitively from our everyday experience.
Kahvenize kremayı karıştırabilir ancak ayrıştıramazsınız. İşte bu zamanın okudur.
So, intuitively, it sounds like it's only that and exercise, but what are the other factors that maybe sort of superimposed on that diet and that activity or that hunger and that satiety?
Krasnova? Aynen öyle, Grisha. Direk aklıma o geldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]