Is alive translate Turkish
8,162 parallel translation
If Jake goes to a hospital, a digital trail is created from an MRI, billing, a chart, or even just a security camera, and then my father will find out Jake is alive.
Eğer Jake hastaneye giderse, MR çekildiği andan itibaren oluşan dijital veriler sayesinde tedavisi için yapılan ödemeler, hasta kartı, hatta güvenlik kamera kayıtları babamın eline geçer ve Jake'i bulur.
'The man you married is alive and you just simply took yourself off.'
Evlendiğiniz adam yaşıyor ve sağlıklı. Yanınıza çocuğu alıp yola çıkmışsınız.
- Lady Lola is alive, unharmed, as is her son, the king's son. - or Lola's whereabouts, please...
- veya Lola'nın nerede olduğunu biliyorsan, lütfen...
My father is alive now.
Babam şimdi yaşıyor.
And elvis is alive and well And cutting a new album in my basement.
Elvis de hayatta ve bodrumumda yeni albümüyle uğraşıyor.
Joe, if this woman is alive...
- Joe, eğer bu kadın hayattaysa...
So the American is alive.
Amerikalı yaşıyor.
Alex is alive.
- Alex hayatta.
It is alive.
Ki canlı.
But one thing i do know for sure Is that right now your daughter is alive.
Ancak emin olarak bildiğim bir şey var ki kızınız şu anda hayatta.
I mean, it's a comfort knowing that this boy... That Charlie is alive because of Will.
Charlie denen oğIanın Will sayesinde... hayatta olduğunu bilmek güzel bir his tabi.
So she is alive?
Demek hala hayatta?
He is alive, isn't he?
- Hayatta, değil mi?
If the young Leland Branch is alive and unhurt, I'll call you a lawyer myself.
Leland Branch hayattaysa ve sağlıklıysa avukatını bizzat ben arayacağım.
- Yes, she is alive.
- Evet, yaşıyor.
- What, that Charles is alive?
- Ne yani, Charles hala hayatta mı?
This bastard is still alive.
Bu serseri hâlâ hayatta mı?
Is she alive?
Hayatta mı?
Jake Ballard is very much alive.
Jake Ballard gayet kanlı canlı.
You failed, and Jake Ballard is very much alive.
Başarısız oldun ve Jake Ballard hala hayatta.
What? ! The only reason Mike is still alive is because I have her.
- Mike'ın hayatta olmasının tek sebebi kızın elimde olması.
The rule is as long as you're alive, Elena will remain asleep.
Kural şu ; sen yaşadığın sürece Elena uyanmayacak.
That's a long shot that it's still standing, but for anyone that's alive out there, it's the only shot that they have.
Çok zor iş ama dışarıda hayatta olanların sahip oldukları tek şans.
And all we have to do is stay alive until he builds Christine's device, assuming it works.
Ve yapmamız gereken tek şey o cihazı tamamlayana kadar hayatta kalmak, tabii işe yararsa.
Julia is still alive, isn't she?
Julia hala hayatta, değil mi?
If the dome seals up before the queen is ready, the kinship won't make it out of here alive.
Eğer kraliçe hazır olmadan, kubbe tamamen kapanırsa yakınlık buradan sağ çıkamaz.
Our priority, like yours, is to get out of here alive.
Önceliğimiz, sizin gibi buradan sağ kurtulmak.
You're not one of those nuts that thinks Elvis is still alive, are you?
Elvis'in hâlâ yaşadığına inanan çatlaklardan değilsin, değil mi?
He's one of the two Beatles who actually is still alive.
Gerçekten yaşayan iki Beatles üyesinden biri o?
This is about staying alive long enough to enjoy it.
Asıl mesele bunun tadını çıkaracak kadar uzun yaşamak.
This former Agent X, is he still alive?
Beyler ve bayanlar...
This man is called Alistair, his parents are alive.
Adamın adı Alistair. Ailesi hayatta.
Look how glad he is to be alive.
Yaşıyor olmaktan ne kadar mutlu olduğuna bir bak.
Is he alive?
O yaşıyor mu?
You were prisoners, forced to collude with the enemy to keep your son alive.
Mahkumdunuz, oğlunuzu kurtarmak için iş birliği yapmaya zorlandınız.
What if your data is off and it hits early? Then we're crushed alive. And?
- Biz olmayabilir oraya gidiyoruz.
Is he even alive? He's alive!
- Yaşıyor mu?
Is he alive?
Hayatta mı?
You wait three days, you come back, dig it up, and if it's alive, right then is when you make your wish.
Üç gün bekleyip, geri dönersin, kazar bakarsın. Yaşıyorsa, o zaman dilek tutarsın.
We have to do something or none of us is getting out of those caves alive.
Bir şey yapmalıyız yoksa hiç birimiz mağaradan canlı çıkamayacağız.
Well, if it is trafficking, the upside is we've got a better chance of finding the girls alive.
Kaçakçılığın iyi yanı kızları canlı bulma şansımız yüksek.
An email sent by Sergeant Ballard 14 hours after the alleged attack happened, proving she is still alive!
İddia edilen saldırıdan 14 saat sonra Çavuş Ballard tarafından gönderilmiş bir e-posta hâlâ hayatta olduğunu kanıtlıyor!
If she's alive and with the Ansar Dine, would you know where she is?
Eğer yaşıyorsa ve Ansar Dine ile birlikteyse, nerede olurdu biliyor musunuz?
The important thing is for our stockholders to understand that I am alive and well.
Hissedarlarımız için önemli olan şey, sağlıklı olduğumu bilmeleridir.
Why is he still alive?
O adamın hala nasıl yaşar?
What good is being kept alive if I don't have my mind?
Aklım yerinde olmayacaksa, hayatta kalmamın nesi iyi?
Of course, you'd also have to tell us what happened to Leland Branch, the young man who preceded Samir, and assure us he is alive.
Samir'den önceki genç adam. Bizi hayatta olduğuna ikna edeceksin.
Is he alive or dead?
acaba öldü mü yoksa hala hayatta mı?
One victim is barely alive.
Kurbanlardan biri, ağır yaralı.
Our only chance of getting Collins out alive is if we strike, now.
Collins'i canlı ele geçirebilmek için hemen taarruza geçmeliyiz.
The third terrorist... is very much alive.
Üçüncü terörist hayatta.