Is all i'm saying translate Turkish
1,994 parallel translation
- All I'm saying is the white boy was chalk ready when I got there.
- Tüm söylemek istediğim o beyaz adam ben oraya gittiğimde çoktan ölmüştü.
All I'm saying is that there are a lot of shades of gray.
Tüm söylemek istediğim şu, grinin birçok tonu var.
All I'm saying is- -
Söylemek istediğim- -
At some point, you have to acknowledge the fact that what I've been writing about and what I've been saying is actually happening all around us.
Bir noktada şunu kabul etmeniz gerekiyor, Benim yazıp durduğum, söyleyip durduğum şeyler, etrafımızda gerçekten de oluyor.
All I'm saying is that I'm ready for any situation.
Tek söylediğim her türlü duruma karşı tetikte olduğum.
All I'm saying is, I played this guy.
Ben de diyorum ki, bu adamla oynadım.
All I'm saying is the more predictable we are, The more vulnerable we are.
Tek söylediğim, ne kadar tahmin edilebilir olursak, o kadar savunmasız oluruz.
What I'm saying to all of you is I want this to have a real pace and energy.
Hepinize söyleyebileceğim gerçek bir tempo ve enerji istiyorum.
All I'm saying is, amy's our girl.
Tek söylediğim, hedefimiz Amy.
ALL I'M SAYING IS THAT WITH BOTH OF THESE GIRLS, IT WAS A CLEAN EXCISION.
Tek söylediğim bu iki kızda da temiz kesikler olduğu.
All I'm saying is, see this for what it is.
Söylediğim şey şu, bunun neden olduğunu gör.
Just don't feel bad afterwards is all I'm saying.
Tek söylediğim sonradan kötü hissetmemen.
Ah, all i'm saying is that i don't want to rub anyone the wrong way, even kenneth.
Tek dediğim kimseye kötü davranmak istemiyorum, Kenneth'a bile.
All I'm saying is he might not make it.
Demek istediğim başı yanabilir.
You just better be sure, luke, is all I'm saying, because they are gonna be checking everywhere.
Emin olsan iyi olur Luke, o kadarını söylüyorum çünkü her yeri araştıracaklar.
All I'm saying is your Uncle Howie seemed to fall down a lot.
Demek istediğim... Amcan Howie düşmeye pek meyilliymiş.
Th-th-that's all I'm saying.
İş-işte bu da benim söylediğim.
All I'm saying to you is, you have your pick of the litter.
Demek istediğim, istediğini seç.
All I'm saying is, it's supposed to be a friend vacation. We had our first intruder.
Bunun arkadaşça bir haftasonu olması gerekirken ilk işgalçi geldi.
Look, Peter, all I'm saying is, those guys have been with Daddy for years.
Bak Peter, tüm söylemek istediğim o adamlar babamla yıllardır çalışıyordu.
All I'm saying is that it's Billie's body, and it's a shame the way people are treating her.
Söylemek istediğim şey, bu Billie'nin vücudu. İnsanların ona, bu şekilde davranması çok yanlış.
Well look, all I'm saying is, you know ; things are gonna be different, now.
Tek söylediğim, bundan böyle her şey çok farklı olacak.
All I'm saying is, know your place, behind this line.
Tek istediğim bu çizginin ötesine geçmemeniz.
All I know is, as a woke-up on a boat next to a note I written saying to look for you and help me find the case.
Tek bildiğim, bir sandalda uyandığım ve başucumda bana bavulu bulmak için... bana yardım etmen için seni aramam gerektiğini yazdığım bir not bulduğum.
I know, dear cousin. All I'm saying is if you feel yourself need you can always count on me.
Bunu biliyorum kuzen sadece ihtiyaç duyarsan bana her zaman güvenebileceğini söylüyorum.
Look, all I'm saying is that we all have a little kid inside, right here.
Benim demek istediğim, hepimizin içinde bir çocuk var.
All I'm saying is, there are certain cases where it can enlarge you or make you more of a complete human being,
bütün söylediğim, bazı durumlarda insan genişleyebilir ya da seni daha insan yapabilir,
All I'm saying is, there are certain cases where it can enlarge you.
bütün söylediğim şu, bazı durumlarda insan gelişir.
All I'm saying is, I just want you to be careful.
Şunu söylüyorum : Sadece dikkatli olmanı istiyorum.
All I'm saying is this night could've gone a lot differently if you had.
Sadece, eğer öyle söyleseydin, bu gece çok farklı olabilirdi.
All I'm saying is that that one there is beautiful on the inside as well and she's not going to be available forever.
Tek diyeceğim, oradakinin içinin de güzel olduğu ve her zaman erişilebilir olmayacağı.
All I'm saying is statistically speaking- - Doesn't add up.
Demek istediğim, istatistiksel olarak konuşursak mantıklı gelmiyor.
All I'm saying is live and let live.
Bütün söylediğim yaşa ve yaşamaya izin ver.
All I'm saying is there's hope, hope that maybe Roy will write another book, but in some future incarnation.
Bütün söylediğim umut var, Roy'un başka bir kitap yazabileceğine dair bir umut. ... tabii gelecekte de olabilir.
All I'm saying is that...
Sana tek söylediğim...
All I'm saying is, whatever your poison, I wouldn't tub without it.
Tek söylediğim, o zıkkım her neyse jakuziye o olmadan girmezdim.
All you can do is walk away, that's what I'm saying.
Demek istediğim istediğin zaman çekip gidebilirsin.
That guy had skills, is all I'm saying.
Üzülüyorum.
All I'm saying is, "Oh, I wish I knew."
Ağzımdan tek çıkan, "Keşke bilseydim."
All I'm saying is that you don't know the deal until you say, "l do."
Bütün söylediğim ; "Kabul Ediyorum" diyene kadar, nasıl bir şey olduğunu bilemezsin.
Look, all I'm saying, and please know that I love you, is that you are behind in your life, and we all know why.
Tüm söylemek istediğim, ki seni sevdiğimi asla unutma hayatında biraz geri kalmış olman ve bunun nedenini hepimiz çok iyi biliyoruz.
All I'm saying is that the only evidence we have, or the only thing we can go on, is your description.
Söylediğim şey, elimizdeki tek kanıtın ya da araştırabileceğimiz tek detayın sizin tarifiniz olduğu.
All I'm saying is that if there was anything, it's gone now.
Söylemek istediğim şey, eğer bir şey varsa, çoktan gitmiştir.
All I'm saying is this person that Karthik talks to... is created by Karthik's mind.
Ben, o konuşmaların Karthik'in beyninin yarattığını söylüyorum.
Look, all I'm saying is, you cut off the flow of blood and oxygen to the brain, your dick gets unbelievably hard.
Bakın, beyine kan ve oksijen gitmediğinde penisiniz inanılmaz bir şekilde sertleşiyor.
All I'm saying is that it is possible that someone broke into the apartment and used her computer to steal the documents.
Demek istediğim, biri gizlice girip belgeleri çalmak için bilgisayarını kullanmış olabilir.
- All I'm saying is that there's a connection.
- Tek söylediğim aralarında bir bağlantı olduğu.
All I'm saying is that you and the boy scout aren't exactly intellectual equals.
Tek söylediğim, sen ve izci çocuğun entelektüel olarak uygun bir çift olmadığınız.
All I'm saying is... don't make more out of this than it actually is.
Dediğim şu ki, abartma.
Well, all I'm saying, Noah, is that I didn't like hearing it.
Demek istediğim, bugün söylediğin şey hoş değildi Noah.
- I'm not... I... - All I'm saying is...
Anlamadım.