English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Isn't he handsome

Isn't he handsome translate Turkish

112 parallel translation
He's a big, handsome lad, isn't he?
Yakisikli ve gösterisli bir erkek, degil mi
He's really handsome, isn't he?
Çok yakışıklı değil mi?
He is handsome, isn't he?
Çok yakışıklı, değil mi?
- Right handsome fellow, isn't he?
- Yakışıklı bir adam, değil mi?
Handsome devil, isn't he?
Yakışıklı bir şeytan, değil mi?
- Isn't he handsome?
- Yakışıklı değil miydi?
Isn't he handsome?
Yakışıklı, değil mi?
Handsome, isn't he?
Yakışıklı, değil mi?
He's very handsome, isn't he?
Çok yakışıklı değil mi?
Handsome, isn't he?
Hoş çocuk değil mi?
He's handsome, isn't he?
Yakışıklı, değil mi?
Isn't he a handsome devil? - Oh, yes. - Here we are.
- Yakışıklı herifin teki değil mi?
The first thing I say if I'm asked to dinner isn't "What does he do?" but "Is he handsome?"
Yemeğe davet edildiğimde ilk sorum "Mesleği ne?" yerine "Yakışıklı mı?" oluyor.
Isn't he handsome?
- Yakışıklı değilmi?
Look, isn't he handsome?
Çok şeker oldu değil mi?
Isn't he handsome!
Yakışıklı değil mi!
Zoraide, isn't he handsome?
Zoraide, yakışıklı, değil mi?
He's a handsome lad, isn't he?
Yakışıklı delikanlı, değil mi?
But he's a handsome man, isn't he?
Ama çok yakışıklı, değil mi?
He isn't handsome like my daddy.
Babam gibi yakışıklı da değil.
He is handsome, isn't he?
Gözleri masmavi.
He's very handsome, isn't he?
Çok yakışıklı, değil mi?
It isn't even that he's so handsome.
Çok yakışıklıydı.
Isn't he handsome?
Yakışıklı mı?
Handsome, isn't he?
Çok yakışıklı, değil mi?
Sure is a handsome devil, isn't he?
Yakışıklı kerata, değil mi?
Wow, he's really handsome, isn't he?
Vay be!
Isn't he handsome?
Olabildiğince yakışıklı.
He's very handsome... isn't he?
Çok yakışıklı, değil mi? Evet.
Isn't he handsome?
Yakisikli degil mi?
How handsome he's, isn't he?
ne kadar yakışıklı, öyle değil mi?
He's like a gladiator. Come on, Robert. You can't say this isn't a handsome man.
Hadi Robert, bu adamın yakışıklı olmadığını söyleyemezsin.
And isn't he a handsome thing.
Yakışıklı çocukmuş.
Isn't he handsome?
- Yakışıklı değil mi ama?
He is handsome, isn't he?
Yakışıklı değil mi?
Look, look, isn't he handsome?
Çok yakışıklı, öyle değil mi?
- He's so handsome, isn't he?
- Ne kadar yakışıklı, değil mi?
- oh, isn't he handsome?
- Yakışıklı, değil mi?
Isn't he handsome?
Yakışıklı değil mi?
Isn't he a handsome one?
Yakışıklı biri değil mi?
- A handsome escort, isn't he?
Çok yakışıklı bir refakatçi, değil mi kuzenim?
He's very handsome, isn't he?
- Çok yakışıklı, değil mi?
Isn't he handsome?
Sizce de yakışıklı değil mi?
He's a handsome fellow, isn't he?
- Yakışıklı bir adam değil mi?
- He's handsome, isn't he?
- Yakışıklı, öyle değil mi?
Handsome devil isn't he, Johnny.
Çok yakışıklı, değil mi Johnny?
Isn't he handsome?
Yakışıklı di mi?
He's devastatingly handsome, isn't he?
Onun çarpıcı bir yakışıklılığı var, öyle değil mi?
Handsome buck, isn't he?
Yakışıklı herif, değil mi?
Isn't that right? He's handsome, isn't he? The girls fight over him.
Çocuk odalardan birinde olmalı
He isn't a stud, just handsome.
Çapkın değil. Sadece çok yakışıklı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]