English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's goodbye

It's goodbye translate Turkish

519 parallel translation
Bye Kang Min Joo. It's goodbye forever!
Kang Min-joo, sonsuza dek sana veda ediyorum.
It's your goodbye chariot.
Artık aramızdan ayrılıyorsun.
So if I don't check out now, it's goodbye to little old Europe.
Eğer şimdi ayrılmazsam, o zaman küçük yaşlı Avrupa'ya elveda.
- It's goodbye.
- Bu bir elveda.
Joan, it's going to take a lot of courage to say goodbye.
Joan, elveda demek büyük cesaret gerektirecek.
Dad, if you think it's funny, I'm sorry. I came in here to say goodbye.
Baba, bunu komik buluyorsan üzgünüm, buraya veda etmeye geldim.
Why "goodbye" when it's only till morning?
"Allaha ısmarladık" da ne oluyor? Sabaha görüşeceğiz.
It's goodbye.
Elveda.
- I think it's goodbye for good, Lucy.
- Sonsuza dek elveda, Lucy. - Hoşça kal, George.
And if war comes it's "Goodbye, roses".
Savaş başlayınca da hoşça kalın güller. Saçmalama.
Well, goodbye, gentlemen. - It's been a pleasure.
Görüşürüz beyler, çok memnun oldum.
" Trudy, it's your bounden duty to say goodbye to our boys.
" Trudy, evlatlarımıza veda etmek mecburi görevin.
Goodbye Mr. Potts, it's been a great pleasure knowing a man of your intelligence.
Hoşçakalın Bay Potts, sizin zekanıza sahip bir adamı tanımak büyük bir zevkti.
Don't be too taken in by my happy air, Constance. It's the least difficult way of saying goodbye to 20 years.
- Beni aslında neşeli zannetme bu sadece, 20 yıla elveda demenin en az zor yolu.
I guess it's goodbye.
Sanırım, elveda.
- Well, I guess it's goodbye, Jerry.
- Sanırım ayrılma vakti, Jerry.
If you don't hold onto him, it's Goodbye, Charlie Davis.
Ona sahip çıkmazsan, Charlie Davis'e elveda diyebiliriz.
Folks, it's 5 : 15, and these kids have just got time enough to get down to the ship and say goodbye to the fellas.
Saat 5'i çeyrek geçiyor. Bu kızların gemiye binmeden önce.. ... çoçuklara veda etmek icin çok az zamanı var.
If we don't win, it's goodbye, professor.
Kazanamazsak veda ederiz Profesör.
Every time you leave me for a minute, it's like goodbye.
Beni her bırakışın sanki "hoşça kal" der gibi.
It's hard saying goodbye after all we've been to each other.
Birbirimizi bu kadar iyi tanıdıktan sonra veda etmek çok zor.
It's hello and goodbye.
Geldi, gidiyor.
- It's not so obvious... goodbye.
- Etmemek elde değil! Hoşça kal.
"You gotta give up sweets forever, or it's'goodbye Charlie'."
Şekeri tamamen bırakmalısın yoksa elveda Charlie.
I get paid at noon and then it's goodbye to you.
Öğlen paranı alacaksın ve sonra sana güle güle.
Well, it's goodbye for a while.
Bir süre görüşemeyeceğiz.
Goodbye or hello, it's only friendly.
Hoşça kal ya da merhaba. Bu sadece arkadaşça.
It's a long time since I had anyone to say goodbye to.
Uzun zamandır veda edeceğim biri olmadı.
It's a pity, thanks, goodbye.
Çok yazık, teşekkürler, hoşça kalın.
That wind blows, and the sand moves, it's goodbye water holes.
Rüzgar eser, kum hareketlenir, bu su kaynaklarına hoşçakal demektir.
It's been nice knowing you, Mr. Cooney, but goodbye forever.
Seni tanıdığıma memnun oldum, Bay Cooney, fakat spnsuza değin hoşça kalın.
If Colombo sees me, it's goodbye, Charlie.
Colombo görürse, elveda Charlie der.
But if he had it, one bad steppin'like yesterday and goodbye Traver!
Ama o olsaydı, ilk yanlış adımda, dünkü gibi "Traver'e güle güle".
YOU'LL NEVER HAVE COU RAG E TO USE IT AGAIN. NEVER. GOODBYE, PROFESSOR.
Her zaman aynısı.
And when he opens his big fat Red mouth, it's goodbye, Charlie.
O büyük ve kızıl ağzını açtığında "Hoşça kal, Charlie." olacak.
Certain or not, it's clear you're a ignorant scoundrel, because now it's goodbye job, goodbye plans and everything else.
Hem de salaksın. - İşe de projelere de elveda de. Ne güzel durum.
It's time to say goodbye.
Veda etme zamanı.
But England is my home, and it's time to say goodbye.
Ama İngiltere benim evim ve elveda deme zamanı geldi.
Well I guess it's almost goodbye.
Eh sanırım yakında vedalaşacağız.
It's goodbye treatment, Mr. Stillwell!
Güle güle tedavisi, Bay Stillwell!
It's time to say goodbye, Selina.
Hoşça kal deme zamanı, Selina.
And so, Blondie it's goodbye.
Pekâlâ, Sarışın ayrılık vakti.
It's time to say goodbye to biggest mistake of my life.
Hayatımın en büyük hatasına elveda deme vakti geldi.
If they spot our uniforms now, it's goodbye, Nancy.
Eğer şimdi üniformalarımızı fark ederlerse, bu hoşçakal Nancy demek.
♪ Heaven is goodbye forever ♪ It's time for me to go
Cennet sonsuza kadar güle güle, benim için gitme zamanı.
It's not another of those "hello, goodbye" jobs?
Bu yine o kısa süreli işlerinden biri olmayacak değil mi?
At that altitude you can't breathe, so unless they get on oxygen in 45 seconds, it's goodbye.
O yükseklikte nefes alamazsınız. 45 saniye oksijensiz kalırlarsa, her şeye güle güle deyin.
Well, I guess it's time to go out and say goodbye to the ladies.
Sanırım içeri girip hanımlara "hoşçakal" demenin tam zamanı.
Come. It's time to say goodbye with one last sake.
Hadi, son bir sake içip vedalaşma zamanı.
I think it's better we say goodbye here and now.
Sanıyorum şimdi burada birbirimize veda etmemiz iyi olur.
It's much better that we say goodbye now when we're by ourselves.
Birbirimize şimdi, başbaşayken veda etmemiz, çok daha iyi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]