English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's important

It's important translate Turkish

13,110 parallel translation
Though we are yet to complete the first segment of our journey to Odda's estate, it is important we begin the second.
Odda'nın malikânesine olan yolculuğumuzun ilk kısmını henüz tamamlayamamış olsak da ikinci kısmına başlamamız da önemli.
So it's important that all doubts be cleared.
Dolayisiyla onemli olan tum suphelerin giderilmesi.
It's important.
Bu önemli.
It's super important to be really present-moment.
Mevcut anda olmak gerçekten çok önemli.
And when I come back from time in the mountains, whether it's a day or a week or a month, I respect life, but I feel like it's really important to live life.
Ve dağlardaki zamanımdan geri döndüğümde, bu ister bir gün, ister bir hafta, ister bir ay olsun, hayata saygı duyuyorum yaşamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
That's how important it is.
Bu, bu kadar önemli.
I think the time when you're most stressed is when you do your most important work, and that's how it's been for me.
Bence en stresli olduğunuz zaman en önemli işinizi yaptığınız andır, benim için bu böyle oldu.
No, I'm sure it's very important.
Hayır, çok önemli olduğunu biliyorum.
So, it's important to me.
O yüzden benim için de önemli.
Ah, it's nothing important. Just let me know when it's back up and running.
Önemli bir şey değil, sadece tekrardan çalışmaya başladığında haber ver.
Nothing's important but getting on that ship and destroying it.
Şu anda o gemiye gidip onu yok etmekten daha önemli bir şey yok.
For me, it's not important if he win one more championship.
Benim için bir şampiyonluk daha kazanması önemli değil.
Some others, it's very important to give the maximum.
Bazıları için en yüksek güç önemlidir.
It's important that we find it before somebody else does.
Onu başkası bulmadan bizim bulmamız çok önemli.
It's an important part of counterespionage.
Casusluğu ortaya çıkarmanın önemli bir kısmı.
Dean, I-I need to tell you something, and it's important.
Dean sana çok önemli bir şey söylemem gerek.
Uh... no, it's... it's-it's not important.
Evet, önemli bir şey değil.
It's important.
Bu çok önemli bir konu.
It's as important as agriculture and cursive writing.
Tarım ve el yazısı kadar önemli.
It's really important.
Çok önemli bu.
I assume that since you've roused yourself from your lair you think it's important.
Yuvandan çıktığına göre önemli bir durum sanırım.
It's a pretty important detail.
Baya önemli bir detay yani.
It seemed helpful for you guys, and that's important to me.
Sizin için daha kolay olacaktır ve benim için bu çok önemli.
But that just means the thing that they're facing, it's super important.
Ama bu sadece karşı karşıya olduğu şeyin çok önemli olduğunu gösterir.
They had a last-minute buyer lined up, but it looks like Ross screwed up the deal by missing an important meeting.
Son dakika alıcısı bulmuşlar ama Ross önemli bir toplantıyı kaçırınca çuvallamış.
It's important you put Jane first.
Jane her şeyden önce gelir.
The crippled could walk, the blind could see and when news of the cures spread, it became the most important shrine in the west of England.
Kötürümler ayaklandı, körler görür oldu. Şifa haberleri yayılınca burası İngiltere'nin batısındaki en kutsal mekan oldu.
It's important.
- Konu mühim.
"The most important for you, it's your career."
"Senin için en önemli olan şey kariyerin..."
Of course, the most important, it's friends and family.
Elbette en önemlisi aile ve dostlardır.
It's so important to have people that you love close to you.
Sevdiğiniz kişileri yakınınızda tutmanız önemli bir şeydir.
It's very important you remember anything that happened last night.
Dün geceden bir şey hatırlamanız çok önemli.
It's important.
Önemli ama.
Whatever the goal is... the important thing is it's blocking your path!
Amacı her ne olursa olsun burada mesele yolunuza taş koyması!
Well, it's important to have flair.
Evet, doğal yetenek önemli.
It's important.
Çok önemli.
It's important that you and your wife cherish the time you do have left together.
Eşinizle kalan zamanınızı değerlendirmeniz önemli.
I'm not giving it to you because it's not so important.
Önemli olmadığı için sana vermiyorum.
If it's really important to you, you should do it.
Senin için gerçekten önemliyse, bunu yapmalısın.
It's important that I tell you this in case my illness prevents it later.
Hastalığım daha sonra engel olur diye bunu sana söylemem önemli.
It's important to watch and learn, dude.
İzleyip öğrenmek önemli, kuzen.
It's important.
Gerçekten çok önemli.
It's important to keep an open mind.
Açık fikirli olmak çok önemlidir.
Er, miss. - You say it's important?
- Önemli mi demiştiniz?
If it's as important as you say it is, I'm keen to give him the message properly and promptly on his return. Yet I'm unsure as to the nature of the colonel's visit.
Albay'ın ziyaretine anlam veremedim.
- Hey. - It's important.
Çok önemli.
It's important that you trust yourself.
Eminim oldukça yeteneklisindir ama ben uzman doktoru tercih ederim.
It's not important right now.
Şu an önemli değil.
Maybe it's all just fucking meaningless, all these decisions that we make ourselves sick over and these choices we think are so important.
Belki hepsi sadece düşüncesizlikti, bizi hasta eden tüm bu kararlar ve.. çok önemli olduğunu düşündüğümüz seçimlerimiz.
Well, it's important to understand motives, don't you think?
Gerekçeleri anlamak önemlidir, sence de öyle değil mi?
I have a bit of a past and it's important to me that you hear it from me.
Geçmişte yaşadığım bir şeyler var ve onları benden duyman benim için önemli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]