English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's worth a lot

It's worth a lot translate Turkish

169 parallel translation
It's worth a lot more.
Yatım 40 binden fazla eder.
That's a lot of money, but it's worth it to ruin my wife's uncle's Christmas.
Bu oldukça pahalı ama eşimin dayısının Noel'ini berbat etmeye değer.
If that's what I think it is, it's gonna be worth a lot of lettuce one of these days.
Eğer bu olmasını sandığım şeyse, günü birinde iyi mangır getirecek.
HE SAYS HE'S GOT A BUSINESS. IT'S WORTH A LOT OF MONEY.
Çok para kazanılan bir işi olduğunu söylüyor.
It's worth a lot more.
Daha fazla eder.
Of course, there's a lot of work to be done yet, but it'll be worth it.
Elbette daha yapacak çok iş var ama buna değecek.
Monsignore, we could take the ingot, but of course it's worth a lot more.
Monsenyör, külçeyi alabiliriz ama elbette daha fazla eder.
- It's worth a whole lot more than that.
- Bundan çok daha fazla bir şey var.
For what it's worth to you you made yourself a lot of friends, too.
Ama karşılığında bir sürü de arkadaş edindin.
You're worth a lot more and you know it, and that's why you're comin'along with me.
Daha iyilerine layıksın. Bunun da farkındasın, işte bu yüzden benimle geliyorsun.
It's worth a lot more!
Çok daha fazla eder!
It's worth a lot of money to me!
Benim için çok değerli.
It's ancient and worth a lot of dough.
Bence epey para eder.
It's beautiful. Corots are worth a lot of money.
Corot tabloları çok para eder.
I know there's a lot of things to say... but it really isn't worth saying... so please just get out.
Söyleyecek çok şey var ama... biliyorum faydası yok... onun için, lütfen git.
It's worth a lot, huh?
Çok değerli, değil mi?
It's a bargaining chip... worth a lot to a lot of people... including you.
Sende dahil olmak üzere bir çok kişi için çok fazla değeri olan bir pazarlık kozu.
You said it's worth a lot of money.
Çok para ettiklerini söylemiştin.
So, if you think about it, it's worth quite a lot.
Düşün artık ne kadar değerli.
It's platinum, it's worth a lot of money.
Bu platinyum, çok para eder.
It's worth a lot of money.
Çok pahalı bir şey.
Quite candidly, Jeff, some of the staff seem to feel this whole trip is a lot more trouble than it's worth.
Dürüst olmak gerekirse Jeff..... diğer doktorlar bunu alınması gereksiz bir risk olduğunu düşünüyorlar.
It's worth a lot of money.
Çok değerli bir şey bu.
YOU RECKON IT'S WORTH A LOT?
Sanırım senin için çok değerli?
It's really worth a whole lot.
Aslında çok para eder!
There's a lot up there worth it, you know that.
Orada işe değer çok şey var, biliyorsun.
Because... it's worth a lot.
Çünkü... o çok değerli.
It's worth a hell of a lot more than that cheap chardonnay.
Birkaç şaraptan çok daha değerliydi.
It's worth a lot of money.
İyi para eder.
It "s worth a lot more when it ain" t all shot to... shit.
Kurşun deliksiz daha değerliler... Lanet...
Sounds like it's a lot more trouble than it's worth.
Göründüğünden daha fazla sorun yaratacakmış gibi geliyor.
It's worth a lot you make very good coffee.
Kahven çok güzeldi.
Well, this picture is worth such a lot of money because... it's a picture... of Whistler's Mother.
Bu resim çok fazla para değerinde, çünkü... Bu resim Whistler'ın Annesi'nin tablosu.
- It's worth a lot.
- Çok değerli.
For whatever it's worth, Annie, took a lot of guts for you to come here.
Her ne olursa olsun, Annie, buraya gelmen büyük fedakarlıktı.
I'm not sure if this paper is what you wanted- - if I hit the social significance... or whatever you're looking for... but for what it's worth, thanks a lot.
Odevim istediginiz gibi oldu mu bilmiyorum. Toplumsal onem ya da istediginiz... diger noktalara degindim mi emin degilim. Ama sizin icin anlami varsa tesekkurler.
It's not worth much money but it means a lot to me.
Çok para etmez ama benim için değeri büyük.
- It's worth a lot of money to me.
- Benim için pek çok paraya değer.
Well, it's a lot of work, but it's worth it.
Evet, yapılacak çok iş var ama buna değer.
It's not worth a lot of money or anything, but my mom gave it to me...
Maddi hiçbir değeri yok ama annem vermişti...
But I believe that Julie's worth it... and I think her music can touch a lot of people.
Ama Julie'nin değdiğine inanıyorum ve bence müziği birçok insanı etkileyecek.
Colonel Sokalov was under a lot of pressure to prove that the money being spent was going to be worth it.
Albay Sokalov baskı altındaydı, harcanan paranın değeceğini kanıtlamaya çalışıyordu.
Sometimes it's worth a lot. but that's boring.
Bazen epey para ediyor ama bu çok sıkıcı.
He doesn't know what the hell it is, but he knows it's worth a lot.
Ne olduğunu bilmiyordu, ama çok değerli olduğunu biliyordu.
That gun's worth a lot. People know you have it.
SilaH çok değerli ve sende olduğu biliniyor.
It's worth a lot of money.
Bunu ben yaptım. Çok değerli.
It's not worth it to make a whole turkey. it's a lot of work.
Sadece üç kişi için koca hindiyi yapmak yanlış geldi. Çok emek istiyor.
Papa, money's worth a lot today, it's recess'on.
Baba, paranın değeri bugünlerde arttı, Bu tasarruftur.
'Cause money's worth a lot today, it's recess'on.
Neden ama be? ! Çünkü, paranın değeri arttı, tasarruf yapmak lazım.
I mean, it just fills my heart with joy, and probably a lot of other bad stuff, but it's worth it.
Kalbimi neşeyle dolduruyor. İçindeki zaralı nesnelerle birlikte. Ama buna değer.
Sure, it's a lot of work, but she's worth it, you know?
Elden geçirilmesi gerekiyor ama buna değer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]