English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It didn't feel right

It didn't feel right translate Turkish

128 parallel translation
All right, but don't say I didn't tell you when you begin to feel it.
Siz bilirsiniz, ama söylemedi demeyin.
It didn't feel right, the way the bird fell under me.
Kuşun ayaklarımın dibine düşüvermesi bir tuhaftı.
No, but it didn't feel right.
Hayır, ama doğru gelmeyen bir şeyler var.
If it's all right with you, I didn't feel like bleeding for him.
Beni mazur gör, ama o adam için kanımın dökülmesini istemedim.
It didn't feel right.
İyi hissetmiyorum.
Nah, it didn't feel right.
Hayır, doğru olmadığını hissettim.
Yeah, all right. I know it sounds crazy... but when I saw that body back there, I didn't feel anything like I used to.
Orada cesedi gördüğüm zaman hiçbir şey hissetmedim.
Back then, didn't it feel right?
Eski günler, iyi hissettirmiyor mu?
IT JUST DIDN'T FEEL RIGHT.
Sadece, size doğru gelmedi, değil mi?
But I feel bad about my mother because I know she didn't want it that way. But if she knew I was living here, and I didn't need the store, or even the house or anything, then I think she might think it's all right to let it go.
Ama annem adına kötü hissediyorum çünkü böyle olmasını istemediğini biliyorum ama burada yaşadığımı bilseydi ve mağazaya ihtiyacım olmadığını ya da hatta eve bile, bence o zaman bırakmam sorun olmazdı.
- I just didn't feel right about it.
- Sadece bu konuda rahat değildim.
And it didn't feel right.
Ve doğru değilmiş gibiydi.
It didn't feel right.
Doğru olmadığını hissettim.
It just didn't feel right without you.
Sen olmadan olmuyor.
It just didn't feel right.
Ama artık iyi hissetmiyordum.
It just didn't feel right.l
Doğru gözükmedi.
Baby, every time you went to the underworld, every time you shimmered out of here and I had to wonder if I'd ever see you again it didn't feel right.
Bebeğim, yer altına gittiğin her anda, hep ışınlanıp buradan gittiğinde eğer seni bir daha göremezsem, diye düşünüyordum doğru hissettirmiyordu.
- I didn't feel it'd be right.
Bu hakkı kendimde bulmadım.
It just didn't feel right.
Doğru gibi gelmedi.
Well, you know, it just... didn't... feel right
Ama doğru gelmedi.
I didn't feel right in keeping this... so I want you to have it.
Bunu tutmak bana doğru gelmedi... almanızı istiyorum.
It just didn't feel right.
Pek hissedemedim.
Somehow, it just didn't feel right.
Bir şekilde, doğru hissetmedim.
It just didn't feel right.
Bu sadece doğru hissettirmedi.
- All right. You're upset because you feel your interview didn't go as well as it could, and I'm sorry, too.
Üzgünsün, çünkü görüşmen gerektiği kadar iyi geçmedi.
It just didn't feel right.
Doğru bulmadım.
But it didn't feel right I've got tell Will the truth- - the whole truth
Will'e gerçeği söylemeliyim... tüm gerçeği.
It didn't feel right.
Doğru anmış gibi gelmedi.
I know, it didn't feel right.
Biliyorum, iyi hissetmiyordum.
Call it police intuition, but sonethin'in there just didn't feel right.
İçimdeki polis sezgileri bişeylerin yanlış olduğunu söylüyor
It just didn't feel right. Nothin'does.
Hiç doğru gelmedi Hiçbir şey doğru gelmiyor
It didn't feel right.
- Bu iğrenç.
When I showed up, he said it didn't feel right.
Yanına gittiğimde, doğru yaptığını hissetmediğini söyledi.
Didn't feel right letting it fall apart.
Dökülmesine izin vermek bana doğru gelmedi.
It was really nice to be around some people who didn't think they know everything and who thought there might be something more to life than what they can see and feel and be right about.
Her şeyi bildiklerini düşünmeyen kişilerle olmak gerçekten güzeldi. Hayatta görebildiklerinden, hissedebildiklerinden fazlası olabileceğini düşünen ve bunu dert etmeyen kişilerle olmak güzeldi.
It just didn't feel right.
Bir şeyler tersti sanki.
Earlier, you answered the prosecutor's question you didn't "feel it move along your back, from right to left."
Önceden savcının sorusunu cevapladığınızda "arkanızda sağdan sola gittiğini hissettiğinizi" dememiş miydiniz?
It didn't feel right.
O şekilde doğru olmadığını düşündüm.
So Sayid and I went out to get it, because it didn't feel right to bury you without it.
Sayid'le birlikte onu almaya gittik. Zira seni âsân olmadan gömmek pek doğru gelmedi.
I mean, it'd be weird if she didn't feel that way, right?
Yani, böyle düşünmeseydi garip olurdu, değil mi?
A bit like it didn't feel right when the hoax bomb nearly killed Ray?
Sahte bomba Ray'i neredeyse öldürecekken doğru gelmediği gibi mi?
I mean, how do you know that it didn't feel so right because... it's god's plan?
Yani sırf, tanrının planı diye, doğru bir şey olmadığını nereden biliyorsun?
Look, don't fucking pretend that the other night, you and me, right there, that that didn't mean anything to you, that you didn't feel it too.
Bak, sakın rol yapma. Geçen gece, sen ve ben, tam şurada... Sana hiç bir şey ifade etmedi mi?
It didn't feel right.
Pek doğru gelmiyor.
I didn't feel right using it.
Kullanmanın doğru olmayacağını düşündüm.
- Coming up on family day, it didn't feel right, taking time away from Donna and the kids
- Aile ziyareti esnasında gelip Donna ve çocuklarının zamanını almak doğru gelmedi.
It's... I... It didn't feel right...
Aslında pek doğru gelmedi.
It just didn't feel like the right order of things.
İşler yolunda gitmiyormuş gibi hissettim.
It just didn't feel right.
Yalnızca pek doğru gelmedi bana.
Seven years collecting and readying earth's biosphere - just didn't feel right handing it off.
Yedi yıl boyunca dünya biyosferinden örnekler toplayıp hazırladık başka birine devretmek içimden gelmedi.
Does that mean you thought it didn't feel right either?
Bu, sana da doğru gelmediği anlamına mı geliyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]