It didn't last long translate Turkish
92 parallel translation
It didn't last long, they found me in a department store.
Fazla uzun sürmedi, beni bir mağazada buldular.
You see, then, even if I was frightened of something, it didn't last long.
Görüyorsun ya, bir şeyden korkmuş olsam da, uzun sürmedi.
All right, I admit it started out as a joke, but that didn't last long.
Pekala, bunun şaka gibi başladığını itiraf ediyorum. Ama uzun sürmedi.
The rain didn't last long, did it?
Yağmur uzun sürmedi, değil mi?
It didn't last very long.
Uzun da sürmedi.
I had this great stepbrother for a while, but it didn't last very long.
Bir süre harika bir üvey ağabeyim oldu ama uzun sürmedi.
When she fell ill... It didn't last long. A big thaw and floods...
Hastalandığında... bu uzun sürmedi.
It didn't last long.
Daima sürmedi.
My hard-to-get act didn't last very long, did it?
Zor elde edilir halim uzun sürmedi, değil mi?
Your health program didn't last very long, did it?
Kenara çekin. Daha 10 ya da 12 blok var, efendim.
Oh, my wife was pretty good for a while. But it didn't last that long. It didn't last two years.
Karım bir süre dayandı ama iki sene bile sürmedi bu.
I was married once to a Dutch officer, but it didn't last very long.
Bir zamanlar, bir Alman subayla evlenmiştim, ama çok uzun sürmedi.
It didn't last very long.
Uzun sürmedi, eve uğramazdım.
I just didn't expect the storm would last as long as it has.
Sadece fırtınanın bu kadar süreceğini tahmin etmemiştim.
It didn't last that long.
O kadar uzun sürmedi.
It didn't last very long.
Fazla sürmedi.
It didn't last as long as it usual does this time
Bu seferki kriz öncekiler kadar uzun sürmedi.
It didn't last very long. Couldn't, of course.
Fazla sürmedi tabi ve süremezdi de.
Rain didn't last long, did it?
Yağmur uzun sürmedi, değil mi?
Her repentance didn't last very long, did it?
Tövbesi fazla sürmedi, değil mi?
I met a woman on an escalator once, but it didn't last long.
Bir keresinde bir kadınla yürüyen merdivende tanışmıştık. Ama uzun sürmedi.
It appears your repairs didn't last very long.
Görünüşe göre sizin onarımlarınız pek fazla dayanamamış.
It didn't... last... long...
Ama o... uzun sürmedi.
It didn't last long but it was a very... physical manifestation. I'm getting tired of Rose Red's little tricks.
Rose Red'in numaralarından sıkıldım.
But it didn't last long.
Ama uzun sürmedi.
- That didn't last long, did it?
Fazla dayanamadın, değil mi?
But it didn't last long It disappeared behind the clouds
Fakat bu çok sürmedi bulutların ardında kaybolup gitti
It didn't last long, but it was incredible.
Uzun sürmedi ama inanılmazdı. "
It didn't last long... but it's like we were really going out
Pek uzun sürmedi ama gerçekten çıkıyor gibiydik.
And it didn't last long, you know.
Ve çok uzun sürmedi.
Maybe at the beginning, yes, but it didn't last long.
Belki başlangıçta evet, fakat fazla uzun sürmedi.
- Hey! Let's get him! - But it was a freedom that didn't last long.
Ama bu özgürlük çok uzun sürmedi.
It didn't last very long.
Çok uzun sürmemişti.
It didn't seem to matter that Sarah wasn't his type, wasn't even that pretty - at least not compared to Kathy, who had long legs and lustrous hair and perfect breasts.
Sarah'nın onun tipi olmaması, ya da güzel olmaması önemli değildi. En azından karısı Kathy ile karşılaştırılacak olursa. Uzun bacakları gösterişli saçları ve mükemmel göğüsleri vardı onun.
It didn't last long enough for me to find out.
Bunu anlayacak kadar uzun sürmedi.
- Not a rape because it didn't last long?
- Kısa sürdü diye tecavüz değil mi?
It didn't last long.
- Öyle mi? - Uzun sürmedi.
I've never met an alcoholic yet who didn't know exactly how long it had been since his last drink.
Henüz son içkisini tam olarak ne zaman içtiğini hatırlamayan bir alkolikle tanışmadım.
It didn't last too long.
Fazla uzun sürmedi.
It didn't last long.
Fazla uzun sürmemişti.
Even if it didn't last long...
Çok uzun sürmemiş bile olsa...
It didn't last long.
Fazla dayanamamışım.
But it didn't last long.
Ama bu da uzun sürmedi.
For quite a long while, and the last time, it didn't go very well.
Oldukça uzun bir zaman önce, ve o sonuncusuydu, pek iyi gitmedi.
That didn't last very long. Naw, it didn't.
- Pek uzun sürmedi.
It didn't last long, but it was bad.
Uzun sürmedi ama cidden kötüydü.
It didn't last long.
Uzun sürmedi.
It didn't last long.
Fazla dayanmadı.
Yeah. Anyway, I want you to know it didn't last long.
Uzun sürmediğini bilmeni istiyorum.
it didn't last long, though.
Ama bu fazla uzun da sürmemişti.
- Last time we didn't wait this long. - It's not a train.
Son defasında bu kadar beklememiz gerekmemişti.
it didn't work 351
it didn't matter 54
it didn't hurt 23
it didn't help 17
it didn't make sense 16
it didn't 412
it didn't take 23
it didn't feel right 16
it didn't work out 113
it didn't end well 31
it didn't matter 54
it didn't hurt 23
it didn't help 17
it didn't make sense 16
it didn't 412
it didn't take 23
it didn't feel right 16
it didn't work out 113
it didn't end well 31