It reads translate Turkish
437 parallel translation
It reads "carry"
"Taşıma" yazıyor.
Sorry, son, that's the way it reads.
Kusura bakma evlat, başka yolu yok.
I believe that's how it reads.
Sanırım okunuşu böyle.
This is the way it reads best.
Bu en iyisi.
It reads "It is forbidden"!
Orada "yasak," yazıyor!
I appreciate your optimism, Doctor, but that's the way it reads.
İyimserliğinizi takdir ediyorum doktor, ama ölçümler aksini söylüyor.
It reads like she committed suicide over a broken heart.
Sanki kalbi kırık olduğu için intihara teşebbüs etmiş gibi bir izlenim bırakıyor.
It reads pretty cramped over there.
Engelli görünüyor.
Note the confusion as it reads our thought transmissions. All right.
Dikkat edersen düşünce dalgalarımızı okurken kafası karışıyor.
It reads in English.
Bak İngilizce yazıyor.
- Only it reads on the surface with us.
- Yalnız sinyal yüzeyden geliyor.
It reads : There is another system.
- Diyor ki "Başka bir sistem daha var."
There are nicer ways to put it, but it reads the same.
Kibar bir tanımı da vardır ama sonuç değişmez.
It reads :
Şöyle yazıyor :
And it reads :
Şöyle ki :
We're gonna turn until it reads 260 degrees.
260 dereceyi gösterinceye dek çevireceksin.
It reads, " Here may be found... the last words of Joseph of Arimathea.
Diyor ki, "Burada..... Arimathea'lı Joseph'in son sözleri yazar."
I wish I could tear it up now before anybody reads it, but I can't.
Hiç kimse okumadan yırtıp atmayı isterdim, ama bunu yapamam.
When the king reads this document and sees the names of those who signed it he will do away with sanctuary for all time.
Kral bu belgeyi okuduğu zaman kimlerin imzaladığını gördüğünde tapınak konusunda üzerine düşeni yapacaktır.
Everybody reads it.
Müthiştir!
Then a pageboy takes it to the desk where a long-faced clerk reads it. -
Yardımcılardan biri tasarıyı kürsüye götürüyor, başkan yardımcısı da okuyor.
We know then that... the pitch blende with the uranium and thorium in it comes to eight and that the uranium alone reads two.
O halde biliyoruz ki... uranyum ve toryum içeren pitch-blende sekiz verirken tek başına uranyum iki veriyor.
Why is it so important Brody reads it today?
Brody'nin senaryoyu hemen bugün okuması neden bu kadar önemliymiş?
That reads'and family', doesn't it?
O artık aileden biri.
It now reads, " General, the Honorable Sir Harold R.O.G. Alexander.
Şimdi şöyle oldu. "Saygıdeğer General Sör Harold R.L.G Alexander," diye başlıyor.
Someone who reads the Bible, wouldn't do anything rash, it must mean she believes in God.
İncili okuyan biri düşüncesiz bir şey yapmaz. Tanrıya inanıyor olmalı.
When one reads ads... "Cause Departure Selling" it seems an excuse to abandon everything... or almost.
Gazetenin ilanlar bölümünde "Taşınma Dolayısıyla Satılık" diye okuyunca bu herşeyi terk etmek için yeterli bir neden olarak gelmişti ya da neredeyse herşeyi.
It can be overloaded... but by increasing the power output... and sliding through radar frequencies as fast as possible... what happens is the firing mechanism... reads the higher amperage as proximity to the target... and detonates the warhead.
Aşırı yüklenebilir... fakat çıkış gücündeki artış... ve radar frekansındaki yüksek değişim,... hedefe yaklaştıkça yükselen akımın... ateşleme mekanizmasını faaliyete geçirip... başlığı patlatmasından kaynaklanıyor.
He reads it every week.
- Her hafta okur.
It only reads about 1 meter in diameter.
Çapı yalnızca bir metre.
Is it because he plays the violin, reads Proust?
Keman çaldığı için mi? Yoksa Proust okuduğu için mi?
The same sort of electrical cross on these two panels and the open position reads green when it should flash red.
Bu iki panel üzerinde de aynı elektronik bağlantı var bu sayede kapının açık pozisyonunda lamba kırmızı yanmalıyken yeşil yanıyor.
It's faint, sir, but it consistently reads an excess of predictable energy level.
Zayıf, fakat sürekli bir tahmin edilebilir enerji fazlalılığı gösteriyor. İlginç.
No it just reads, "Please put $ 50 thousand into this bag. Act natural."
Hayır, "Bu çantaya 50 bin dolar koy ve bir şey yokmuş gibi davran." yazıyor.
I know it doesn't make sense. Instrumentation reads correct but the feel is wrong.
Aletlerin değerleri doğru ama verdiği his yanlış.
Nobody reads about it.
Bunu kimse okumaz.
It tells the future... and reads our minds.
Geleceği söyler ve... aklımızı okur.
Who reads it anyway?
Zaten kim okuyor?
Only that in this town newspaper no one reads it.
Bu gazetenin okurları, yalnızca bu kasaba.
One reads about it every day. Try it.
- Her gün bu konuda yazılar okuyorum.Dene hadi.
- What the hell does that mean? It means, sir, that he reads everything.
Şu demek oluyor ki, efendim, o herşeyi okur.
A guy in Washington reads it.
Washington'dan bir adam da okumuş bunu.
When he reads it, he'll forgive your mother, you'll sea.
Bunu okuduğunda, annenizi bağışlayacaktır, göreceksiniz.
Just follow the program as Chuck reads it off to you.
Chuck, onu senin için okurken programı uygula sadece, hepsi bu.
Scanner reads it's empty.
Tarayıcıya bakılırsa, boş.
Scanner reads it's empty.
Tarayıcıya göre tanker boş.
A stranger picks it up, shuts himself in his room all night, and reads the manuscript,
"Bir yabancı onu yerden aldı... "... tüm gece boyunca odasına kapandı... "... ve kâğıtta yazılanları okudu.
He even reads books about it.
Onunla ilgili kitaplar bile oluyor.
Last guy I show it to reads it, laughs in my face.
Gösterdiğim son adam okudu ve yüzüme baka baka güldü.
Now, next, it seemed likely to us that two of the messages were appeals of some sort to Mrs. Cubitt by adding the T and the G, the message reads :
Sonra, anladık ki iki mesaj da Bayan Cubitt'e bir çeşit yalvarmaydı. ... T ve G'yi ekleyerek mesajda :
"G" and "a" reads "ga", with "i", it's "yi" like a horse.
"G" ve "a" "ga" okunur, "i" ile "yi" okunur at gibi.