Kol translate Turkish
4,863 parallel translation
Perhaps pharaoh has refused Moses, and the spirit of death will travel the streets of Inverness tonight, sparing only those who mark their doors with lamb's blood.
Belki Firavun Musa'yı küçümsemiştir ve ölüm bu gece Inverness sokaklarında kol gezip yalnızca kapısı kanla işaretlenenler kurtulacaktır.
You have to get the bone of the upper arm in the correct position before it slips back into joint.
Eklemi içeri itmeden önce üst kol kemiğini doğru konuma getirmek zorundasınız.
You should see her severed limb series.
Onu kopmuş kol veya bacaklarla ilgilenirken görmelisin.
Look, Trevor had a criminal record as long as my arm.
Bak, Traver'ın kol gibi uzun bir suç kaydı var.
If you like bad boys, you'd love my brother Kol.
Eğer kötü çocukları seviyorsan kardeşim Kol'a bayılırdın.
Do you want me to find your brother Kol?
Kardeşin Kol'u mu bulmamı istiyorsun?
None of you were... not Kol, not Finn, none of you!
Hiçbirinize. Ne Kol'a, ne Finn'e, hiçbirinize!
It's how an archer builds strength.
Bir okçu kol kuvvetini bu şekilde oluşturur.
Maternity gowns where the suits used to be and-and baby booties on the tie rack, and-and in the drawer which used to contain cuff links and a social life is now filled with birthing classes and crying jags.
Takım elbiselerin olduğu yerde hamile kıyafetleri kravatların asıldığı yerde patikler. Kol düğmeleri farklı yerde ve sosyal hayat yerine doğum dersleri ve ağlama nöbetleri var.
Arms width apart!
Kol aralığı hizada durun.
It could've ended with us walking home tonight arm in arm, totally in love.
Bu gece kol kola ve sevgi içinde evimize gidiyor olabilirdik.
And the "al's" in algebra, algorithm, alchemy, and alcohol are just some of the traces left from the time when Arabic was the language of science.
Ayrıca el-cebir, al-goritma, el-kimya ve al-kol sözcüklerindeki "el" ve "al" lar da yine Arapçanın bilim dili olduğu zamanlardan kalan birer iz.
The gym membership, the watch.
Salon üyeliği, kol saati.
Raph, take down "miss rocket arms."
Raph, "bayan roket kol" u alaşağı et.
Where's the--the knob?
Kol... nerede?
Where's the knob?
Kol nerede?
Did he get those little turquoise cufflinks I sent?
Gönderdiğim turkuaz kol düğmelerini aldın mı?
He told me that he got it when a fellow passenger banged his head on an armrest.
Bir kol dayama üzerinde kafasını vurdu Bir adam yolcu zaman O o var olduğunu söyledi.
Oh, no, no, no.
Soygun ve güçlü kol saldırı ile Seni şarj eğer Yani ne alabilirim? Oh, hayır, hayır, hayır.
And don't you dare add sleeves to any of them
Yani sakın kol dikeyim deme.
You bought Daniel those cufflinks when he got accepted into business school.
Bu kol düğmelerini, Daniele üniversiteye kabul edildiğinde almıştın.
The impact Mr. Bray sustained playing hockey shouldn't have caused a compound fracture to his radius.
Bay Bray'in hokey oynarken aldığı darbe ön kol kemiğinde böyle açık bir kırığa neden olmamalı. Bak.
It's just a busted arm.
Sadece bir kol kırılması.
A broken arm is nothing.
Kırık bir kol önemli değil.
There are false-start kerf marks on this radius.
Kol kemiğinde hatalı izler var.
A toe, an arm, top of the spine...
Bir ayak, bir kol, omurganın üstü...
Why would one need a toe, an arm, leg, and a piece of the spinal column?
Neden birisi ayak, kol, bacak ve omurga parçasına ihtiyaç duyar?
I know a spot where the elk drink not 10 miles from here.
Buradan 16 kilometre uzaklıkta geyiklerin kol gezdiği bir yer biliyorum.
Nice. ( wheels and lever clack )
Güzel. ( tekerlekler ve kol laklak )
Okay, let's bring the C-arm in here, please.
Tamam, hadi buradaC - kol getir lütfen izin verin.
The morgue's full and the flu's gone through the nursing home.
Morg dolu ve bakımevinde de grip kol geziyor. Kusura bakma.
Sid Bartel had bruises on his arms and legs from a beating he received two weeks before he died.
Sid Bartel'in kol ve ve bacaklarında, ölmeden iki hafta önce yediği dayaktan kalma morluklar vardı.
Uh, it's like a tote-slash-duffel bag.
Kol askısı olan yünlü bir çantaydı.
The Palace... is full of corrupt officials.
Saray'da rüşvetçiler kol geziyor.
You've got a watch.
Bir kol saatin var.
Stupid arms and stupid legs.
Aptal kol ve bacaklar.
Four braccia, maybe. Three?
Dört bilemedin üç kol.
This arm belongs to a lieutenant.
Bu kol, bir teğmene ait.
I need X-rays of every extremity.
Kol ve bacak röntgenlerini istiyorum.
Sounds good. X-rays on every extremity.
İyi fikir, kol ve bacakların röntgeni çekilecek.
Maybe we should talk about that picture of you two being all grabby in the courtyard yesterday.
Belki de şu ikinizin kol kola olduğu fotoğrafı konuşmalıyız.
As for the specs, we were experimenting with the 286, but in the end, it would only cost your customers an arm and a leg, so we're going with an eight megahertz 8086.
Özelliklere gelince, 286 ile bazı testler yaptık ama gördük ki, müşterilerinize bir kol ve bir bacağa mal olacak. Bu yüzden sekiz megahertz 8086 ile devam ediyoruz.
Yes, kids remember big gestures better.
Evet, çocuklar el kol hareketlerini iyi hatırlar.
I want everyone to introduce yourselves by striking a pose.
Herkesin kendini tanıtmasını istiyorum. Tabii el kol hareketleri ile..
Ms. Ann, arm arm.
Bayan Ann, kol, kol!
But the arm is Ms. Ann's.
Fakat bu kol Bayan Ann'in.
And as bonus, my biceps aren't looking so bad, thank you very much.
Ve ayrıca, kol kaslarım da fena durmuyor, Çok sağolasın.
Tell him that he was on crutches.
Adamın kol değnekleri olduğunu da söyle.
Other than being plastered all over the news?
Tüm haberlerde kol gezmesi dışında mı?
Death is here.
Ölüm burada kol geziyor.
- Arm, please.
- Kol lutfen.