Late afternoon translate Turkish
291 parallel translation
Late afternoon...
Öğleden sonra...
He took her out buggy-riding in the late afternoon without a chaperon... and then he refused to marry her!
Bir akşamüstü, yanında refakatçi olmadan onu faytonla gezintiye çıkarmış! Ve sonrada onunla evlenmeyi reddetmiş!
To the main parish in Mosquero, Father Stadtmuller returns in his plane in the late afternoon, to conduct evening devotions.
Peder Stadtmuller kendi bölgesi olan Mosquero'daki akşam adamalarını yönetmek.. .. üzere gece geç saatte uçağıyla geri dönüyor.
Late afternoon is better.
Akşam üzeri daha iyi olur.
- We should be in Sparta by late afternoon. - Yes.
Akşamüzerinden evvel Sparta'da olacağız.
This time of year there's always a late afternoon fog, isn't there?
Senenin bu zamanında, öğleden sonra geç bastıran bir sis olur, değil mi?
I'll take a nice warm bath and sleep till late afternoon,
Ilık bir banyo yapıp, akşamüstüne kadar uyuyacağım.
In the late afternoon, you can see the sculling crews of Harvard...
Öğleden sonraları, Harward'lı kürekçileri görebilirsiniz.
Er, the first two were in the morning and all the rest, and I counted 13 of them, they were always in the middle or the late afternoon.
Eee, ilk ikisi sabah olmuş. ve diğer hepsi - 13 tane saydım - onların tümü öğleden sonra ortasında ya da gün sonuna doğru olmuş.
Can't you get some free time in the late afternoon?
Sen akşama doğru bana vakit ayıramaz mısın?
They should be back by late afternoon.
Öğleden sonra dönmeleri gerek.
It was not until late afternoon that their aircraft sighted the mobile fleet over 200 miles away, at the extreme limit of the range of the American bombers.
Henüz ikindi olmamıştı ki Japon seyyar filosu, 320 kilometre uzakta görüldü. Bu mesafe, bombardıman uçaklarının limitiydi.
Cloudy, clearing in the late afternoon.
Bulutlu hava, öğleden sonra açılacak.
I'll be back by late afternoon.
Öğleden sonra geç saatlerde dönerim.
By late afternoon, Toranaga had won the battle, and the slaughter began.
Akşama doğru Toranaga savaşı kazanmıştı ve katliam başladı.
Day after tomorrow, late afternoon.
Yarından sonra ki gün akşamüstü.
He came to my office late this afternoon and hired me to find something Thursby had on him when he was bumped off.
Bu aksam üstü ofisime geldi... ve beni Thursby öldürüldügünde üzerinde olan bir seyi bulmam için tuttu.
I can be with you late this afternoon.
Bu öğleden sonra geç vakitte yanınıza gelebilirim.
He, uh, came back late this afternoon.
Bu öğleden sonra döndü.
Late this afternoon.
- Akşamüzerine doğru.
We'll go down late on Friday afternoon.
Cuma öğleden sonra gideceğiz.
Be in Springfield late this afternoon.
Öğleden sonra Springfield'de olacağız.
Somehow we staggered through Sunday, and by the time we drove Margo to the station late Monday afternoon, she and Lloyd had thawed out to the extent of being civil to each other.
Bir şekilde Pazar'ı atlattık.. .. ve Pazartesi ikindi Margo'yu istasyona götürürken.. .. Lloyd'la Margo birbirlerine uygar davranacakları konusunda anlaştılar.
Late this afternoon.
Akşama doğru.
Baldwin, you will be seen driving out of town... late this afternoon with Mrs. Baldwin.
Baldwin, sen bu öğleden sonra kasaba dışına Bayan Baldwin ile çıkacaksın.
He left for Philadelphia late this afternoon.
Bu öğleden sonra geç saatlerde Philadelphia'ya gitti.
Late one summer, as she was accustomed to do every Saturday afternoon,
Bir yaz sonu, her Cumartesi öğleden sonra yaptığı gibi,
Oh. he had to go into town late this afternoon for some supplies.
Öğleden sonra bazı malzemeleri almak için kasabaya gitti.
An afternoon in late autumn.
Sonbaharın bitimine yakın bir öğleden sonra.
Why were you so late coming home from school yesterday afternoon?
Dün öğleden sonra okuldan eve niye o kadar geç döndün?
While we're on the subject how did you come to be so late on Saturday afternoon?
Madem konu açılmışken... cumartesi öğleden sonra neden o kadar geç döndün?
Besides, I must say, these late-afternoon patrols were hot, dull and tiring.
Ayrıca şunu da belirtmem gerekir öğleden sonraları bu devriyelerim sıcak, ağır ve yorucu geliyordu.
It's too late in the afternoon for tantrums.
Akşamdan sonrası davullar için çok geç.
Miss Marple, Police Constable Wells informs me that he observed you this afternoon at the late Mrs McGinty's cottage.
Bayan Marple, Memur Wells öğleden sonra sizi merhum Bayan McGinty'nin pansiyonunda gördüğünü bildirdi.
My afternoon is full and I'll be back late.
Beklemeniz akıllıca olmaz çok doluyum, geç kalacağım.
The afternoon is too late.
Öğleden sonra çok geç olur.
He was killed late in the afternoon on a country road with his learner's permit.
Sürücü adayı ehliyetiyle, kırsal bir yolda akşama doğru öldü.
I'll be back sometime late this afternoon.
Akşamüstü uğrayıp bakacağım.
You meet me at my office late this afternoon, about five o'clock.
Bugün öğleden sonra, 17.00 gibi ofisimde buluşalım.
I can have a cover artist at work by late this afternoon.
Öğlene kadar, kapak resimleri için ressam bulabilirim.
Good afternoon or better, good evening, because it's already late here.
İyi sabahlar, ya da iyi akşamlar. Burada saat çok geç.
I want to see Amanda in my office late Friday afternoon.
Cuma öğleden sonra Amanda'yı ofisimde görmek istiyorum.
The Soviet Union has just announced that a large meteorite fell late this afternoon in North-West Siberia.
Sovyetler Birliği, biraz önce yaptığı bir açıklama ile bugün akşam saatlerinde Kuzeybatı Sibirya'ya büyük bir göktaşının düştüğünü duyurdu.
You ought to be back by late tomorrow afternoon.
Yarın akşama kadar dönmen gerekir.
He walked out of his cottage late last friday afternoon, and hasn't been seen since.
Şöyle böyle. Geçen cuma öğleden sonra evinden çıkmış ve o zamandan beri kimse görmemiş.
Then I gotta see some people late tomorrow afternoon.
Yarın öğleden sonra da bazı kişilerle buluşmalıyım.
I sent some figures and a memo into the director's office late yesterday afternoon.
Dün akşama doğru müdüriyete bazı veriler ve bir bilgi notu gönderdim.
I was wondering, could you tell me, do you think it's kind of late in the afternoon to be fighting a bull at 5 : 00, 5 : 30?
Merak ediyordum, acaba bana söyleyebilir misiniz, saat 17 : 00, 17 : 30 bir boğa güreşi için bıraz geç bir zaman değil mi?
Late in the afternoon, we see Gen. Garcia, the head of the Latin American syndicate.
Öğleden sonra örgüt başkanı General Garcia'yı görürüz.
Habían cuatro soldados con un oficial... y dos más trayendo unas cajas. She says it was late afternoon when they brought him out.
Onu dışarıya çıkarttıklarında öğleden sonra olduğunu söylüyor.
Mr. Langford won't be in until very late this afternoon.
Bay Langford öğleden sonraya kadar burada olmayacak.
afternoon 648
afternoon delight 17
late night 66
late at night 64
late teens 23
late last night 47
late for what 26
late again 28
afternoon delight 17
late night 66
late at night 64
late teens 23
late last night 47
late for what 26
late again 28